ZULÜM VE SEFALETİN KAYNAĞI; BATIL SİSTEMLER VE TAHRİBATLARI
Şeytani heves ve hesaplarla ortaya atılmış, daha bir insan ömrünü doldurmadan cılkı çıkmış, boyası dökülerek foyası anlaşılmış, gerçek hayat ve insan fıtratıyla uyum sağlayamamış olan, kapitalizm, komünizm ve sosyalizm gibi batıl ve bayağı düşünce sistemleri, bilhassa Müslümanlar arasında müşteri bulmak için; ilahi adalet nizamı olan İslam kılıfına sokularak satılmak istenmektedir. Yani MAFYA’yı doğuran ve doyuran sistemleri, İslam’la özdeşleştirip, ömürleri uzatılmaya gayret edilmektedir. İşte “İslam sosyalizmi” veya “İslam kapitalizmi” yakıştırması da bu tür safsatalardan birisidir. Bu tür yakıştırma ve yaklaşımların nasıl bir sahtekârlık örnekleri olduğunu daha iyi kavrayabilmek için “Komünizm, Kapitalizm ve Sosyalizm” gibi sistemlerin ve asıl bu sistemlerin kendi hesabına uydurulmasında ve uygulamasında mühim rol oynayan Yahudi Siyonizm’inin mana ve mahiyetini ortaya koymamız gerekir. Yegâne hak din olan ve adil bir dünya amaçlayan İslam’ı, bu bozuk düzenlerle karıştırmak ve barıştırmak hevesi şeytanlık ve şarlatanlık alametidir. Ansiklopedik tarif ve teferruatlarla kafaları karıştırmadan bu yanlış düşünce ve doktrinleri, herkesin rahatlıkla kavrayabileceği bir sadelikle tanıtmaya başlayalım:
A- KOMÜNİZM
Felsefe olarak Marks ve Engels tarafından geliştirilen, özel teşebbüse dayanan kapitalizmi yıkarak, yerine müşterek teşebbüsü öngören, her malın ortaklaşa üretim ve tüketimini düşleyen, sınıfsız ve sınırsız bir toplum oluşturmayı hayal eden batıl bir düşünce sistemidir. Komünist düşünceye göre; bütün servet ve sermaye, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları, fabrikalar ve çiftliklerin hepsi halkın ortak malıdır ve bunlardan elde edilecek gelir halka eşit olarak bölüştürülecektir. Özel mülkiyet olmayacak, her şey herkesin yararına üretilmek ve tüketilmek üzere devletin kontrolüne verilecektir.
Başta İslamiyet her türlü dini inanış ve yaşayış terk edilecektir. Çünkü komünizme göre “din, halkı uyuşturucu vasıtası ve sömürü aracıdır” Allah, Ahiret, Peygamber, Mukaddes kitaplar uydurma ve asılsız şeylerdir. Maneviyat yoktur, her şey madde ve menfaattir. Ferdi ve toplumsal olayların asıl nedeni ekonomiktir. İnsan gelişmiş bir hayvandır; zaten “evrim” teorisine göre insan bir tesadüfler sonucu hayvandan (Maymundan) türemiştir. Bu nedenle din, iman, ar, namus, edep, hayâ, helal, haram gibi kurum ve kurallar boş ve anlamsız şeylerdir. Komünizmde bu hedeflere ulaşmak için takip edilen yol ise genellikle şöyledir:
1- Önce o ülke halkını dini ve ahlaki değerlerin esaretinden(!) kurtarmak için kitap, dergi, gazete ve filmlerden yararlanarak… Ayrıca radyo, televizyon ve eğitim kurumlarına sızılarak, din ve dindarlar aleyhine yoğun kampanyalar başlatılacak, bunlar alay ve eğlence konusu olacak; gerici, yobaz, çağdışı diyerek dürüst ve dindar insanlara devamlı hücumlar yapılacak, böylece inkâr ve isyan tohumları ekilecek, solculuk ve dinsizlik; ilericilik ve çağdaşlık alameti gösterilecektir.
2- Tarih ve geçmiş devamlı kötülenecek, örf, adet ve geleneklerle bağlar kesilecek, soysuz ve köksüz bir nesil yetiştirilecektir.
3- İşçi, talebe, memur, asker ve köylü sınıfları içine sızılarak gizli açık dernek ve teşkilatlar kurulacak, bu toplum sınıfları ayrı ayrı örgütlenecek, makam, para, kadın ve icabında tehditlerle insanlar bu örgütlere katılıp beyinleri yıkanarak komünizme şartlandırılacak ve bunlara, soygun, cinayet, bombalama gibi çeşitli suçlar işletip örgüte bağımlı hale getirilecektir.
4- İşçi, memur, talebe ve askerler mevcut düzen aleyhine boykot, yürüyüş, miting gibi hareketlerle kışkırtılacak, işçi-patron asker-sivil, amir-memur, fakir-zengin ayırımı körüklenerek sınıflar mücadelesi teşvik edilecektir.
5- Ekonomik ve sosyal hayat felce uğratılacak, siyasi iktidar çaresizliğe mahkûm edilecektir.
6- Derken kurtarılmış mahalleler, iller, bölgeler oluşturulacak, giderek anarşik olaylar hızlanacak, ırk, din mezhep farklılıkları körüklenerek iç savaş alevlenecektir.
7- Nihayet bu genel şaşkınlık ve yılgınlık ortamında topyekûn kanlı isyanlar ve silahlı ihtilallerle komünist devrim gerçekleştirilecektir.
8- Bundan sonra bütün servet ve üretim araçları, basın ve yayın organları, fabrika, çiftlik ve diğer işletme ve kuruluşlar sahiplerinin elinden alınarak “halk adına ve halk için” işletilmek üzere devlete teslim edilecektir.
9- Bütün burjuvazi (Kapitalist düzendeki iktidar sahipleri, servet ve sermaye çevreleri, ağalar, beyler, din adamları) yok edildikten sonra, sınıfsız bir toplum oluşacak ve böylece komünist cennetine erişilecektir. İnsanlara söylenen ve hayal edilen bu olmasına rağmen, komünist devrimlerden sonraki uygulama ve gelişmeler tamamıyla bunun tersinedir. Çünkü hiçbir sosyalist devrimden sonra işçi ve emekçiler asla iktidar olamamış, komünist partisi ve iktidar konseyi “İşçiler adına” kendi mutlak diktatörlüğünü ilan etmiştir. Böylece halk, “yılandan kaçarken çıyana yakalanıverecektir”. Bu komünist parti diktatörlüğü kendi saltanatını sürdürmek için baskı, zülüm ve devlet terörünü de beraberinde getirmektedir. İşte Rusya: sadece 1917-1923 yılları arasında Marxizmin yerleşmesi uğruna 160 bin aydın, 740 bin zengin, memur ve subay, 50 bin polis ve jandarma, 40 bin din adamı, bir buçuk milyon işçi ve köylü idam edilmiştir.[1] Hatta Belçika’da yayınlanan Renaisanca dergisine[2] göre Rusya’da Komünizmin kurbanı 40 milyonu geçmiştir.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…