YERLİ ARABA PALAVRASI VE PKK’YA GÖZDAĞI PATAVATSIZLIĞI
Kandil’i yerle bir edeceksiniz de; 15 yıldır neyi bekliyorsunuz?
Şemdinli’den gelen haberler yüreklerimizi yakmıştı. PKK ile çıkan çatışmada şehit sayısı 8’e çıkmıştı. Çatışma, Ortaklar bölgesinde sınırın sıfır noktasında terör örgütü mensuplarının saldırı girişimiyle başlamıştı. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde 2’si korucu 8 güvenlik görevlisinin şehit olduğu çatışma sonrasında 17 PKK’lı terörist etkisiz bırakılmıştı. Teröristlerin üzerinden çıkan silahların çoğu Amerikan yapımıydı. Amerika’nın güya IŞİD’le mücadele etsin diye PKK/YPG’ye verdiği özel bir silah da onlar arasındaydı. Oysa Suriye’de YPG’li teröristlere silah ve mühimmat yardımı yapan Amerikalı yetkililer, silahların Türkiye’ye karşı kullanılmayacağını açıklamışlardı. Ancak PKK’lı teröristler, Amerika’dan aldıkları silahları Türkiye’ye kadar sokmuşlardı. Şemdinli’de öldürülen teröristlerin üzerinden Amerika’nın verdiği tanksavarlar ve silahlar çıkmıştı.
Artık bıçak kemiği de geçip iliğimize dayanmıştı. Amerikan maşası PKK soysuzlarına karşı ciddi ve netice verici tedbirlere ihtiyaç vardı. Yetkililerin: “Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak, hak ettikleri cevabı alacaklar” türünden kof palavraları ve halkı avutup oyalayıcı politikaları, şehit haberleri kadar canımızı yakmaya başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Manisa’daki toplu açılış töreninde Şemdinli’deki operasyonda şehit düşen askerlerin isimlerini tek tek saymıştı. Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapan Erdoğan’ın: “Sınırlarımız dışında beslenen, eğitilen ve üzerimize salınan terör örgütlerini neredeyse gidip orada tepelerine binmek bizim en tabii hakkımızdır. Şu anda Irak ve Suriye’nin pek çok yeri birer terör yuvasıdır. Buradan yönelen tehditleri sınırlarımızın içinde değil, kaynağından bertaraf etmek durumundayız. Birilerinden izin almak zorunda da değiliz. Nerede bir terör oluşumu varsa, onun başını ezmek için havada ve karada her türlü harekâtı yapmak bize anamızın ak sütü kadar helaldir… İttifaklık diyerek bizi oyaladıklarını sananlara son sözümüz budur. Biz Irak ve Suriye’de tespit ettiğimiz tüm terör kamplarını yerle bir edeceğiz, bu böyle biline. El Bab’da tamamladığımız, İdlib’de başarı ile sürdürdüğümüz operasyonları her an diğer bölgelere yayabiliriz. Oralarda sakındığı bir şeyi olan varsa şimdiden tedbirini alsın sonra darılmaca olmasın. Kandil ve Sincar’daki sorunu oradaki otorite çözmezse, egemen devlet gereğini yapmazsa biz oraları yerle bir ederiz… Hani Avrupa Birliği’nde bunlar terör örgütü ilan edilmişti, ne oldu? Demokrasi deyince mangalda kül bırakmayanlar, sıra bu çocukların hesabını vermeye gelince sus pus oluyorlar.” çıkışları samimiyetten uzaktı, teselli etmek yerine endişelerimizi artırmaktaydı. Şimdi Sn. Erdoğan’a sormak lazımdı:
Kendi elinizle özerklik kazandırdığınız, hatta devlet statüsüyle defalarca ülkemizde ağırladığınız Barzani bölgesine… Ve yine Kandil’den ve Kuzey Irak’taki diğer PKK kamplarından ve Türkiye üzerinden geçirtip şimdi Kuzey Suriye’de özerklik ilan eden PYD bölgesine hemen ve hiç kimseyi dinlemeden askerimizi sokup 15-20 kilometre derinlikte bir “güvenlik koridorunu” oluşturmanız gerekirken, hala bu boş laflarla hava atmanız size de, aziz milletimize de çok pahalıya patlayacaktır. Rusya’ya güvenip İdlip’de asker bulundurmamıza da fazla bel bağlamamalıdır.
İşte bakınız ve artık anlayınız; Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Suriye’de siyasi anlamda genel bir mutabakat sağlamaya yönelik çalışmalara terör örgütü PYD’nin de dahil edilmesinden yana olduklarını açıklamıştır. Zaharova “Bunu Suriye’deki etnik, mezhepsel grupları manipüle etmeden, coğrafi amaçlarımıza ulaşmak için onları kullanmadan yapıyoruz. Bunu yapmaktaki amacımız da Suriye’yi tam anlamıyla yeniden canlandırmak, ülkedeki bu grupların hiçbirinin sürecin dışında hissetmemelerini sağlamak” sözleriyle gizli ve kirli niyetlerini açığa vurmuşlardır.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…