TÜRKİYE LİBYA’DA
Emperyalist Zalimlerin Hesaplarını Bozmalı
ARABULUCULUK VE OYUN KURUCULUK YAPMALIYDI
Türkiye, elbette Akdeniz’deki ve bölgemizdeki haklarını ve çıkarlarını korumalı, bu yönde gerekli tedbirleri almalıydı. Ama bunu yaparken, kardeş ve Müslüman bir ülkenin tahrip edilip parçalanmasına, doğal zenginliklerinin yağmalanmasına asla ortak olmamalıydı… Ve sonunda Siyonist ve emperyalist odakların iç savaş başlattıkları ve mazlum Müslüman kanı akıttıkları Libya’daki kardeş kavgasında bir tarafın destekçisi ve yangının körükleyicisi olmaktan sakınmalı, Libya’nın birliğini, halkının dirliğini sağlayacak bir arabuluculuk ve emperyalizme karşı yeni bir oyun kuruculuk rolü oynamalıydı.
Libya Ulusal Ordusu, Türkiye’yi Düşman Saymaktaydı
ABD ve Rusya destekli, General Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu Sözcüsü Mismari; Trablus’a inmek isteyen Türk uçaklarının, limanlara yanaşmak isteyen Türk gemilerinin ve Türkiye’nin ülkedeki askeri varlığının hedef alınacağını açıklamıştı. Libya’da, son dönemde Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yaşanılan çatışmalarda güç kaybeden General Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu’nun sözcüsü Ahmed Mismari; “Türk hedeflerin düşman hedef olarak tanımlandığını, Libya hava sahasının Türk uçaklarına kapatıldığını ve Libya karasularındaki Türk gemilerinin vurulacağını” iddia eden bir açıklama yapmıştı. Mismari ayrıca “Türkiye’ye ait bir İHA’nın düşürüldüğünü” de hatırlatmış ve “Türkiye ile Katar, militanların lehine müdahil oluyor. Türkiye, Trablus savaşına denizden, havadan ve karadan müdahale ediyor” ifadesini kullanmıştı. Libya, 2014 seçimlerinin ardından siyaseten ikiye bölünmüş durumdaydı. Bunlardan birisi ülkenin doğusunda, Mısır sınırına yakın Tobruk’ta bulunan Temsilciler Meclisi, diğeri ise Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti olmaktaydı.
Merkezi Trablus’ta bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Türkiye, Avrupa Birliği ve uluslararası kurumlarca meşru kabul ediliyor ve destekleniyordu. Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi ise; Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fransa ve kısmen Rusya’dan destek buluyordu.
General Halife Hafter, Kimlerden Destek Almaktaydı?
1943 Ecdebiye doğumlu General Halife Hafter, petrol zengini Libya’da son 5 yıldır yaşanan krizin önemli aktörlerinden birisi konumundaydı. Sovyetler Birliği’nde askeri eğitim görüp, Kaddafi’nin liderliğindeki orduya katılmıştı. 1969’da Kaddafi’nin Kral İdris’i devirmesinde rol oynamıştı. Bu adımı, onu Kaddafi’nin en çok güvendiği isimlerden biri haline getirmiş ve Kaddafi başa geçince Genelkurmay Başkanlığı yapmıştı. 1986 yılında, Fransa’nın desteklediği Çad güçleriyle çatışan birliklerin başına getirilmesi ise sonunu hazırladı. Libya yenildi, 1987’de Hafter ve askerleri esir düştü. Kaddafi askerleri geri çekince de bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Yıllarca hapis yatan Hafter, ABD’ye sürgüne yollandı. Libya’nın “yeni Kaddafi’si” olarak tanımlanan General Halife Hafter, uzun yıllar ABD’de sürgünde kalmıştı. Kaddafi’nin devrilme sürecinde Libya’ya dönen Hafter’in CIA ile iş birliği içinde olduğu konuşulmaktaydı. 2014’ün Şubat ayında, BM destekli seçimlerde yeniden güç kazandı. Hafter güçleri, 2014’ten beri ülkenin doğusunda Tobruk ve önemli petrol limanlarının da olduğu büyük bir alanı kontrolü altında tutmaktaydı. Libya’da olası bir barışı baltalayan ve Türkiye dahil uluslararası arenada tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) karşı savaş açan Hafter’i, bu süreçte Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan’ın desteklediği biliniyordu. Ayrıca, ABD ve Rusya da onun arkasındaydı.
Libya’yı kimler karıştırmaktaydı?
..
makalenin tamamı için tıklayınız…