Terör: İhtilalci grupların giriştikleri şiddet hareketlerinin tümüne denir. Özellikle Fransız Devrimi sırası ve sonrasında oluşturulan anayasa Meclisine ve Birinci Konvansiyona karşı yapılan anarşik hareketler terör olarak isimlendirilmiştir. Terör, insanlık tarihi boyunca çok farklı amaçlar taşıyan ve değişik metot ve araçlar kullanan, sindirme hareketleri olarak süregelmiştir. Bir toplumda kuşku ve korku dalgası oluşturarak, huzur ve güven ortamını sarsmak… Mevcut hükümet ve sistemden ümit kesen halk kesimlerini kendi yönetim ve denetimi altına girmeye mecbur bırakmak hedefini güden terör eylemleri, 2. Dünya Savaşından sonra iyice yaygınlaştı. 1970’li yıllarda ise tamamen azgınlaştı. Genellikle dünyaya hâkimiyet kurmak isteyen küresel çetelerin (Siyonizm’in ve Emperyalizmin) iyice zayıflatmak ve kendisine bağımlı kılmak istediği ülkelerdeki terör odaklarını CIA, MOSSAD, KGB gibi istihbarat birimleri eliyle kurup kullandığı ortaya çıkmıştır. Türkiye’mizde komünist solculuk, faşist sağcılık ve mafyacılık, bölücü Kürtçülük akımları bunlardandır.
1970-1980 arası ülkemizi kan gölüne çeviren sağ-sol kavgaları; 1977’de 35 kişinin öldürüldüğü 1 Mayıs olayları, 1 Nisan 1978’de Belediye Başkanı Hamido’nun paketli bomba ile öldürülmesi üzerine patlayan kanlı Malatya kargaşaları, 9 Ekim 1978’deki 10 kişinin kurşuna dizildiği Ankara Bahçelievler katliamları, 22-24 Aralık 1978 Kahramanmaraş’ta 110 kişinin öldürüldüğü iç savaş senaryoları ve 1980 sonrası Kürtçü bölücü PKK’nın binlerce masum cana malolan vahşi kıyımları ve daha sonra Kürtçü-İslamcı kılıflı Hizbullah’ın acımasız cinayet dosyaları, hafızalarımıza kazınan terör hatıralarıdır. Milli birliğimizi ve dirliğimizi dinamitleyen bütün bu acı ve yıkıcı süreçte hem sağ-sol terörüne, hem Hizbullah cinayetlerine katılan İmam-Hatip çıkışlıların sayısı, diğer okul mezunlarının yüzde birinden az olması, açık bir gerçek olarak ortadayken, buna rağmen din eğitimi almış herkesi “teröre teşne insan” gibi gösterme gayretleri, şeytana hizmetkârlıktır.
Fransızca; yıldırma, usandırma, kargaşa çıkarma anlamına gelen terörün, en tehlikeli ve etkili diğer bir biçimi de, “Devlet Terörü”dür. Bir hükümetin, kendi muhaliflerini sindirmek veya kurulu sistemin tabulaştırılmış ideolojilerini sürdürmek ve aykırı sesleri kesmek üzere; ordu, polis, yargı gibi devlet güçlerini kullanarak uyguladığı resmi ve siyasi, ama sinsi bir terör uygulaması, maalesef ülkemizin ve milletimizin çok çektiği ve hala çekmeye devam ettiği bir talihsizliktir.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…