TAYYİBİZM; KEMALİZMİN KARŞITI MIYDI, İSLAMCI KILIFI MIYDI?
Siyonist merkezler, Türkiye için yeni “izm” arayışlarına başlamıştı. Çünkü gerçek Atatürkçülüğü unutturmak üzere, kendilerinin uydurup uygulattıkları Kemalizm iyice yıpranıp laçkalaşmıştı ve artık yama tutmazdı. Faizci sömürü düzenlerine, yani talan ve tahribat sistemlerine yeni ve daha yerli bir kılıf bulmaları lazımdı. Bu da adı konulmamış Tayyibizm olmaktaydı. Kemalizm’e; “Batıcılık ve çağdaşlık” ambalajı sarılmıştı. Tayyibizm’e ise “Demokratlık ve İslamcılık” cilası yakıştırılmıştı.
TSK’daki FETÖ’cüler hakkında açıklamalarıyla tanınan E. Albay Zeki Üçok’un, dolaylı Erdoğan yandaşlığını böyle okumak lazımdı.
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından sıkça gündeme taşınan ve tartışılan “kontrollü darbe” iddialarına Eski Askeri Savcı Emekli Albay Ahmet Zeki Üçok, Sn. Erdoğan’ı aklayıcı ve haklı çıkarıcı bir çıkış yapmıştı. 15 Temmuz öncesinde orduda en güçlü grubun Fetullahçılar olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seven çok az ordu mensubu olduğunu belirten Üçok; “Kontrollü darbeyi kontrol etmek için ondan daha büyük bir güç olması lazımdır. TSK’da Fetullahçılardan daha büyük bir güç bulunmamaktadır. Bunu Cumhurbaşkanı’nın yaptığı söyleniyor ama, tam aksine Cumhurbaşkanı’nın en zayıf olduğu kurum TSK’dır. Bu söylemler ne yazık ki FETÖ’nün ekmeğine yağ sürüyor” diyerek herkesi şaşırtmıştı. Öyle ya, koyu Kemalist, biraz Sosyalist bilinen, emeklilikten sonra Doğu Perinçek’in partisinde görevlendirilen bir şahsın, Sn. Recep T. Erdoğan’ı rahatlandırma ve temize çıkarma aşkı nereden kaynaklanmaktaydı?
İşte AKP İle CHP’nin 40 “Aynı”sı ve İslamcı Münafıkların Atatürk’le İlgili Çifte Standartları
Sn. Hayrettin Karaman “İslamcı Müslüman ve ahlak”[1] yazısında “Bütün Müslümanlar, İslam dinine mensup fert ve gruplar arasında sıkı bir birlik, dayanışma, yardımlaşma, düşmana karşı birlikte savunma ilişkisinin bulunması gerektiğinde ittifak ederler; çünkü bu dinlerinin emridir” buyurmaktadır. Peki o zaman Haçlı NATO ile bir olup Müslüman Libya’yı bombalayan AKP iktidarı ve Sn. Karaman gibi Hocaları hangi dinin mensuplarıdır?
Sn. Karaman: “Dünyanın farklı coğrafyalarında yurt edinmiş Müslümanların tamamının bir devletin teb’ası olmaları idealdir. Bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise aralarında bir şekilde birlik oluşturmaları gerekir, bu da dinin emridir” buyurmaktadır. Peki o zaman Erbakan’ın İslam Birliği Projelerini askıya alan, İslam düşmanı ve ahlaksızlık kaynağı Haçlı AB’ye girmek için nice milli ve manevi değerlerimizi rüşvet sunan bu AKP iktidarı ve Sn. Karaman gibi Hocaları, hangi Dinin emirlerini uygulamaktadır?
Sn. Hayrettin Karaman’ın: “Her Müslümanın aynı zamanda İslamcı olduğunu yazdım ve ısrar ediyorum. Tartışılan husus bu terimle ilgilidir. Ahmed Naîm Bey gibi bazı İslamcı mütefekkirler bu terimi beğenmemişlerdir, ancak “sahih İslam’ı bütünüyle hayata geçirme, yaşatma ve yayma davası” manasında bir harekete karşı çıkan Müslüman olmamıştır, olamaz. İşte ben ve daha pek çok İslamcı bu davaya “İslamcılık” diyoruz, bu manada her İslamcı aynı zamanda Müslümandır” yorumları da sakattır. Çünkü “İslamcı” uydurması “Din İstismarcısı” anlamında kullanılmaktadır ve bu tanım AKP’ye tıpa tıp uymaktadır. 14 yıllık AKP iktidarında istismar amaçlı bazı yüzeysel kolaylıklar sağlama dışında, Kur’an ve Sünnete dayalı İslam’ın temel hükümlerini hayata geçirme konusunda hiçbir ciddi ve gerçekçi adımlar atılmamıştır. Hatta defalarca çağrımıza rağmen Sn. Karaman İslami esaslara ve çağdaş ihtiyaçlara uygun bir anayasa taslağı hazırlayamamıştır.
Sn. Karaman kendisini haklı çıkarmak için; “Bu bakımdan partileri karşılaştırmak isteyenler şu hususlara bakmalıdır: -Zorunlu ahlak derslerini kim koydu, kim karşı çıktı ve kaldırdı? -Zorunlu din derslerine kim karşı çıkıyor? -Zinayı, içkiyi, kumarı, eşcinselliği hangi parti ve zihniyet serbest bırakıyor?” diye sormakta ve gerçekleri göz göre göre çarpıtmaktadır. Çünkü:
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…