Anasayfa » Tarihin En Talihsiz Hadiselerinden Biri: YILDIRIM BAYEZİD HAN VE EMİR TİMUR ÇEKİŞMESİ

Tarihin En Talihsiz Hadiselerinden Biri: YILDIRIM BAYEZİD HAN VE EMİR TİMUR ÇEKİŞMESİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 326 Görüntüleyen

Tarihin En Talihsiz Hadiselerinden Biri: YILDIRIM BAYEZİD HAN VE EMİR TİMUR ÇEKİŞMESİ

 

Bu yazı, tarihi ve talihsiz bir hadisenin gerçeğine ışık tutmak ve özellikle, Recep T. Erdoğan ve AKP ekibinin “Osmanlı ruhuna mı yoksa Timur ve ona katılan Anadolu Beylerinin ihtirasına mı” sahip olduklarının yanıtını bulmak üzere, okurlarımızdan gelen yoğun talepler üzerine hazırlanmıştır.

“Onlar bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları (hayır-şer) kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulacak değilsiniz.”[1]

Bizim gayemiz ve gayretimiz; sadece tarihten ders almak, günümüzdeki olayları ve şahısları daha doğru tanıma ve yorumlama şansını yakalamak ve geleceğimizi daha sağlam temeller üzerinde kurmaya çalışmaktır.

Timur Kimdir?

Timur’un gençliği Medrese ve tekkelerde, Nakşi pirlerinden Emir Küla’lin talebeleri içinde geçmiş ve çok karmaşık bir psikoloji ve farklı bir karakterle yetişmiştir. Zalim ve kafir Moğol Cengiz’in ve varislerinin büyük bir din düşmanlığıyla yakıp yıktığı Semerkant ve Buhara’yı yeniden dirilten şahsiyettir. 16 Türk devletinden biri olan büyük imparatorluğun banisidir.

“Biz mülukü Turan, emiri Türkistanız-Biz ki Türkoğlu Türküz” diyen Timur’un Moğol gösterilmesi art niyetlidir. Oysa Timur zalim ve vahşi Moğolları İslamlaştırıp medenileştirmiştir. Ancak her tarafa hakim olan Moğol boylarına rağmen baş olmak çok zor olduğundan, Timur bir yolunu bulup Maveraünnehirde hükümdar bir Moğol olan Emir Kazagan’ın torunuyla evlenerek Moğol hanlarına intisab yolunu seçmiştir. Böylece daha rahat sivrilmiş ve hedefine kolay yükselebilmiştir. (bizde Cengiz, Hülagu, Olcay isimleri Yargıtay, Sayıştay, Danıştay gibi Moğolcadan kapma kelimeleri bazı ırkçı ve din düşmanı kesimler kasıtlı olarak yaygın hale getirmiştir.)

Hatta Amerikalı ve Avrupalı araştırmacılar ve bir çok dönemin Arap-İslam yazarı bile Timur’un bir takım yüksek meziyet ve faziletlerini teslim etmişlerdir. Elbette Timur’un bazı odaklarca kışkırtılıp, Osmanlıya ve Yıldırım Bayezid’e hücumları tam bir talihsizliktir ve Timur’un en büyük vebalidir.

Evet Timur pek çok İslam beldesini barbar Moğol zulmünden kurtaran, Müslüman âlimlerin ve hatta seyyidlerin (Hz. Peygamber sülalesinin), erkeklerinin köle, kadınlarının cariye edilmesine son veren bir emirdir. Kurtuluş savaşımızı başarıp Cumhuriyetimizi kuran kadroların, yeni devlet ve düzenlerini savunmak ve sevdirmek üzere eski sistemi ve Osmanlı halifelerini kötülemeleri konjektürel siyaset süreci içinde olsa, bir talihsizliktir. Ancak bilim adamlarının tarihe çok daha gerçekçi yaklaşmaları gerekir. İşte bakın, Selçuklu devletine ve Anadolu Türklerine en büyük saldırı ve zulümleri reva gören Cengiz göklere çıkarılıp ismi tesbih gibi zikredilirken, Osmanlı Sultanlarına karşı duyulan nefretin asıl sebebi İslam’a duyulan kindir.

Timur’a bağlılığını ilan eden İran şahı 1379’da ölünce ülke 10 parçaya bölünmüş ve iç savaş başlayıvermişti. Bunun üzerine Timur’dan yardım istenince o da İran’a girmişti. O sırada kışkırtılan bazı Şii gruplar “Ey Müslümanlar, ayaklanın ve Timur kafirinin ordularını kırın” diye halkı kışkırtıp Timur’un 3000 kadar muhafızını kılıçtan geçirmişlerdi. Bunun üzerine Timur Horasan ve İsfahan civarına (İran’a) tekrar sefere çıkıp onları hizaya getirmeye çalışırken, “Anadolu’ya kaçan ve fesat çıkaran bazı başıbozuk-çete reislerinin ve Anadolu’da kendisine kafa tutan bazı beylerin Osmanlı tarafından korunup kollanmasına son verilmesi” isteğine karşı çıkılması üzerine, Yıldırım’a savaş ilan etmişti.

Rusya topraklarındaki Altınordu Hanı Toktamış ta, aslında Timur’un sayesinde o devlete kavuştuğu halde, sonunda hıyanet edip hücuma yeltenmiş, Semerkant ve Buhara’yı yakıp yıkmak üzereyken tepelenmiştir. Ancak Osmanlı’ya karşı Ankara seferi ve Yıldırım’ı esir edip zelil düşürmesi, kaderin bir cilvesi ve Timur’un “dünyanın yegane hakimi olma” heves ve havasının acı bir neticesidir. “Aynen Hz. Ali (R.A) ile Hz. Muaviye arasındaki kanlı kapışmalar gibi, Yıldırım ve Timur gibi iki Müslüman Türk hükümdarı arasındaki mücadeleye esef edip üzülmek gerekir ama bunların şahsiyetine hücum etmek yersizdir” diyenler, bize göre aşırı bir hüsniyet ve iyimserlik peşindedir.

Hafız Şirazi, İran seferi sırasında, Timur’un karşısına, eski püskü elbiselerle çıkarılıp:

“Eğer bir acem güzeline aşık olsam, Semerkant ve Buhara’nın servetini onun beline kemer olarak takarım” mısraları kendisine sorulunca:

“Ey cihangir Sultanım öyle bol keseden altın kemer dağıtmasaydım, böyle fakir ve zelil kalır mıydım?” demiş ve onun şefaatiyle Şiraz halkının ağır vergileri indirilmiştir.

Ankara savaşı sonrası Anadolu’da kaldığı süreçte Osmanlı şairlerinden Ahmedi ile bir hamamda karşılaşan Timur’un “Senin nazarında kaç milyon altın ederim?” yollu espirisi üzerine şair Ahmedi ona “kırk akçe edersiniz!” yanıtını vermiş, Timur ise;

“Yahu insaf eyle, sadece üzerimdeki şu peştemali kırk akçeye aldım…” deyince Ahmedi:

“Zaten ben de onun değerini söyledim!”

Yani; “Sen bir kuruş bile etmezsin. Çünkü şahsi inat ve ihtirasın yüzünden, cihat ve fütuhat kahramanı yıldırım Bayezid’e savaş açıp, Osmanlının hızını ve heyecanını kestin. Haçlı kafirleri ve hain çevreleri sevindirdin. Görelim böyle ağır bir vebalin kefaretini nasıl ödeyeceksin?” demeye getirmiş ve herkes cezalandırılacağını beklerken, Timur onu affetmiş ve ödüllendirmiştir.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi