Anasayfa » SURİYE SAVAŞI VE ARMAGEDDON’UN BAŞLAMASI

SURİYE SAVAŞI VE ARMAGEDDON’UN BAŞLAMASI

Yazar: yonetici
0 Yorum 697 Görüntüleyen

SURİYE SAVAŞI VE ARMAGEDDON’UN BAŞLAMASI

 

Başbakan Recep T. Erdoğan’ın her ABD ziyareti sonrasında, ülke ve bölge dengelerini etkileyecek önemli değişimler yaşanmaktaydı. Bütün bunları Sn. Erdoğan’ın planlayıp, ABD’nin aklına yatırıp uyguladığını sanmak saflıktı. Erdoğan maalesef daha önce sırtı sıvazlanan ve kahraman rolüyle komşu İslam ülkelerine saldırtılan Saddam Hüseyin konumundaydı ve maalesef ikbal ve iktidar hırsıyla, nasıl bir akıbete sürüklendiğini bile fark edemeyecek kadar havalardaydı. Aynı sebeplerin aynı sonuçları doğurması değişmez bir sünnetullahtı. Anlaşılan ABD ve İsrail, kahraman Erdoğan üzerinden, TSK’yı Suriye’ye sokmaya, bir müddet pohpohladıktan sonra da, Türkiye’yi işgalci pozisyonuna sokup sıkıştırmaya, hatta saldırmaya hazırlanmaktaydı. Çünkü Siyonist Hristiyan olan NEOCON’lar, Armageddon’a inanmakta, bunun Hatay merkezli Türkiye-Suriye topraklarında yaşanacağı kanaatini taşımaktaydı ve patriotları, Türk askerine karşı kullanmak üzere Hatay’ın çevre illerine konuçlandırmışlardı. İşte Sn. Erdoğan, Batılı gâvurların ve özellikle ABD’li Yahudi odakların beklediği fırsatı sunmak ve Suriye işgaline taşeronluk yapmak üzere Beyaz Sarayda ağırlanmak şerefine layık bulunmuşlardı. Rahmetli Erbakan Hoca’nın tabiriyle “Hidayetleri kararanların, artık feraset gözleri de kapanıyor” ve önlerini-sonlarını göremiyorlardı.

Suriye ve Irak sınırlarımız fiilen kaldırılmış bulunuyordu!?

Son 2 yıl içinde 350 bin Suriyeli Türkiye’nin kucağına atılmıştı. Resmi rakamlara göre çadır kentlerde 192 bin kendi imkânlarıyla evlerde kalanlar 160 bini bulmaktaydı. Sığınmacıların çoğu Hatay gibi sınır illerine yığılmıştı. Bu kontrolü imkânsız başıboş kalabalığı, Recep Erdoğan’ın sırtını sıvazlayan Avrupa ve Amerika başımıza sarmıştı. 870 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırı fiilen kaldırılmış, yarısı PKK/PYD, yarısı da El Kaide/El Nusra Cephesinin denetimine bırakılmıştı.

Dış destekli eski komünist artığı ve radikal İslamcı örgütlerin bütün lojistiği, silah ve milis dahil Türkiye’den sağlandığı iddiaları hala yanıtsızdı. Hava limanlarımız milislerin sevk merkezi konumundaydı. Amerikan gazeteleri bile sürekli bunları yazıp durmaktaydı. Fakat, “Ana Haber Merkezi”nin otomatiğine bağlı yalaka ve yandaş medyamız hâlâ “Suriye Arap baharı” manşetleri atmaktaydı. Hatay fiilen işgal altındaydı. Gaziantep’te Suriyeli muhalif militanların 13 bomba imalathanesi olduğu konuşulmaktaydı. Hatırlarsınız, birinde “iş kazası” olmuş, fakat üstü kapatılmıştı.

Reyhanlı’da Suriyeli nüfusu Türkleri aşmıştı. Kendi döviz bürolarını, lokantalarını, işyerlerini kurmaya başlamışlardı. Adeta “kurtarılmış bölge” oluşturmuşlardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları işlemiyordu. Sağlık kuruluşlarımız Suriyeli milisler için sahra hastanesine dönüşmüştü ve yurttaşlarımız gitmeye çekiniyordu. PYD’li teröristlerin, yabancı selefi çetelerin bölge halkına pervasız tehditleri ve son eylemler daha büyük riskleri besliyordu.

AKP hükümeti Reyhanlı’da “bütün zamanların şüphelisi”ni açıklıyor, El Muhaberat deyip çıkıyordu. Haydi velev ki Muhaberat yaptı! Yahu bu kargaşa ve katliamcıların asıl sebep olanları da önleyemeyerek sorumluları da kendileri olmuyor muydu?

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi