Sn. Erdoğan,
OPERASYONU “OPERA-ŞOV”A ÇEVİRİYORDU
Harp sanatında, Milli Savunma ve saldırı sahasında; tarih boyunca bütün kurmayların ve uzmanların ittifakla ortaya koydukları en önemli ve gerekli prensip ve stratejilerin başında “Gizlilik” geldiği bilinip durmaktadır. Hz. Peygamber Efendimizin: “El-harbü hud’atün = Harp (düşmana karşı) hile ve aldatıp tuzağa düşürme sanatıdır” hadisleri de bu gerçeği vurgulamaktadır. Lider şahsiyetler; “söylemleri açık ama stratejileri saklı ve kapalı” insanlardır.
Ancak, Sn. AKP Genel Başkanı’nın, bir yandan “Bir gece ansızın gelebiliriz!” sözlerini tekrarlarken, öte yandan günler ve haftalar öncesinden “Fırat’ın doğusuna, yani PKK-Amerika kumpasına karşı bir saldırı başlatacaklarını açıklayıp durması”, eğer kasıtlı bir ifşaat değilse, ucuz kahramanlık edebiyatı ve Milli çıkarlarımızı seçim istismarı yapma lafazanlığıydı. Suriye’de bir Kürdistan koridoru oluşturmak, Irak ve Suriye petrollerini Akdeniz’e taşımak ve tabi Türkiye’yi güneyden kuşatmak amacına yönelik, PYD-ABD hazırlıklarını boşa çıkarmak üzere TSK’mızın başlatacağı oldukça önemli, gerekli ve tarihi bir harekâtı, günler öncesinden bütün dünyaya duyurmak, en azından böyle bir operasyonu “opera-şov”a çevirme bahtsızlığıydı.
Bu tavır, ciddiyet ve mes’uliyet sahibi bir devlet adamlığıyla bağdaşmazdı. Bu tavır, bilge kişilerin ve kalıcı sonuçlara kilitlenen liderlerin tarzı olamazdı. Bu talihsiz ve tedbirsiz tavır, şahsi makam ve çıkarları için her şeyi, ama her şeyi; Dinini, devletini, ülkesini, milletini, askerini hiç çekinmeden istismar ve suiistimal edebilenlerin yaklaşımıydı.
Acaba Sn. Erdoğan, Suriye sınırımızda ve Fırat’ın doğusunda yapılacak bir askeri harekâtı, günler öncesinden deşifre ve bir nevi dejenere etmekle, şu sonuçları doğurmuş sayılmayacak mıydı?
1- Başta Amerika, sonra PKK ve YPG eşkıyaları bu operasyona karşı gerekli tedbirlerini alacaklardı.
2- En azından, saldırı yapılacak bölgeleri terk edip kaçacaklardı.
3- Böylece kayıplarını ve zararlarını en aza indirmiş olacaklardı.
4- Erdoğan’ın bu gereksiz ve bizce ağız gevşekliği açıklamaları, Rusya ve ABD’nin ortak hazırlık yapmalarına yol açacaktı.
5- ABD güdümündeki Suudi Arabistan ve bazı körfez ülkelerinin açık şekilde, İsrail’in ise gizlice PKK ve PYD eşkıyalarına yapacakları yardımları yoğunlaştıracaktı.
6- Türkiye aleyhine kampanyalar yürüten Siyonist güdümlü iç ve dış medyanın eline erkenden koz verilmiş olacaktı. Ve bu haklı ve inşaallah başarılı harekâtımızı yozlaştırıp yanlış aktarma ve aleyhimize kullanma fırsatı sunulacaktı.
Oysa büyüklerimiz; “Dostlara karşı namertliği münafıklık, düşmanlara karşı netliği ve mertliği ise mantıksızlık” sayarlardı. Hz. Ali Efendimiz: “Konuşulacak yerde susmak korkaklık, susulacak yerde konuşmak ahmaklıktır” buyurmuşlardı. Palavra politikaları ve patavatsız konuşmalar, belki günü kurtarır ve cüz’i şeyler kazandırırdı; ama geleceğimizi ve güvenliğimizi karartırdı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…