”SİYONİZM’İN; ÖCALAN’LA DA, ERDOĞAN’LA DA İŞİ BİTMİŞTİR!”
Haftalar ve aylar öncesinden, Milli Çözüm Dergisi’nin hem yazılarında hem de konferanslarında ısrarla hatırlattığı: “PKK’nın, sözde Kürdistan’ın “öz savunma gücü” olarak yeniden yapılandırıldığı, tüm Güneydoğu’nun yeni Afganistan’a çevrildiği ve uyuşturucu tarlalarının hızla yaygınlaştırıldığı” şeklindeki uyarılarını, “AKP’nin çözüm sürecini karalama girişimleri ve Ahmet Akgül’ün komplo teorileri” olarak yorumlayanların, Şırnak-Cizre’deki PKK çapulcularının resmigeçit töreniyle ve Lice’deki karakol baskınıyla birden bire gözleri açılıyordu. Ve hele AKP’nin ve Recep Bey’in sayesinde ve gaflet siyasetiyle Suriye’nin kuzeyinde güçlenen ve özerklik ilan eden PYD’nin (Suriye PKK’sı) Esad muhalifi El Nusra ile çarpışıp sonunda Türkiye sınır bölgesindeki bütün karakolları ele geçirmesi herkesi şaşkınlığa uğratıyordu.
Başbakan’ın, iktidar kurmaylarının, yandaş yazarların ve yalaka yorumcuların, “bütün bu gelişmelere karşı çıkıyor tavırları” ise, sadece halkın havasını alıp tepkileri yumuşatmayı ve dış güçlerin talimatıyla Apo’yla varılan pazarlık anlaşmasına psikolojik hazırlık yapmayı amaçlıyordu. Oysa bir şey unutuluyordu; Malum ve mel’un odaklar, geçiş sürecinde yararlandıkları figürleri, hedefe yaklaşıldığı dönemde terk edip harcıyor, şımarık ve burnu kabarık elemanların nazını çekmek istemiyordu. Evet, “Siyonizm’in; Öcalan’la da, Erdoğan’la da artık işi bitmiş” görünüyordu. Başbakan’ın “Biz bu sürece canımızı koyduk” diyerek dolaylı biat tazelediği odaklar kimseye acımıyordu. Ve zaten Cenabı Hak “Cezaen vifaka” (Nebe: 26) ayetiyle, herkesi işlediği suçlar cinsinden cezalandırıyordu. Ve ister inanın ister inanmayın, bu başlığın atılmasını, bir rüya âleminde Rahmetli Erbakan Hocam istiyordu.
Bir süre önce Gezi Parkı olaylarındaki tavrı nedeniyle Başbakan Erdoğan ile tartışıp istifasını verdiği, ancak Cumhurbaşkanı Gül’ün ricası üzerine vazgeçtiği ileri sürülen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bunları yalanlıyor, haberi veren gazeteci ise haberinin doğruluğunda ısrar ediyor ve Sn. Arınç’ın böyle bir gelişmenin yaşanmadığı konusunda “yemin etmesini” istiyordu. Başbakan Yardımcısı ise bir TV programında “Gazetecilikte ve siyasette yemin etmek gibi kavram var mı?”diye sorup geçiştiriyordu. Yoksa Fetullahçılara, yani CIA-MAHAT’a daha yakın duran Bülent Arınç, Yahudi Lobilerinin Erdoğan’dan vazgeçtiklerini sezdiği için mi böyle davranıyor, hatta Bursa’da katıldığı sünnet şöleninde, Başbakan’ın “Evlenenlerden üç çocuk istemesi” ile dalga geçiyordu?
Gözden çıkarılmamak için malum merkezlere bağlılık ve saygınlık mesajları mahiyetinde:
“Çözüm süreci AKP’nin kurulmasıyla başlayıp bu günlere gelmiştir ve yoluna devam edecektir” diyen Sn. Recep T. Erdoğan bu sözleriyle: “AKP’nin çözüm bahanesiyle Türkiye’nin çözülmesine yol açacak Siyonist projeleri uygulamak üzere iktidara getirilmiştir” gerçeğini de itiraf ediyordu. Çünkü ABD, 1997 yılında AKP’nin açılımını andıran daha doğrusu kaynaklık yapan bir rapor hazırlıyordu. Siyonist Yahudi stratejistlerden Graham Fuller ve Henry Barkey, o raporlarında: “Türkiye’de bir değişim gerçekleştirmek ve askeri olmayan yöntemlerle çözüm üretmek için, cesaretli bir siyasi lider gerekmektedir” vurgusu yapıyordu. Ve artık herkes biliyor ki “O cesaret madalyalı lider” Sn. Erdoğan oluyordu.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…