SEÇİMİN SONUÇLARI VE GİZEMİN İPUÇLARI!
1 Kasım 2015 tekrar seçimleri kazananları da, kayba uğrayanları da şoke etmiştir ve hemen herkes şaşkınlık geçirmektedir. Kamuoyu araştırma şirketlerinden yazar ve yorumcu taifisine kadar her kesim hayretler içindedir. Bu umulmadık sonuçları zafer olarak niteleyenler de, uğradığı hezimeti hala hazmedemeyenler de bilsin ki bu sonuçlar gerçekte kaderin bir cilvesidir. Görünürde ise bir sürü sebep sayılabilir.
Dünyevi çıkarların, suni korku ve kuşkuların esiri yapılan kalabalıklar, eğer manevi direnç melekeleri zayıfsa ve organizeli güven merkezleri de yoksa, bu durumda en güçlü gördükleri tarafa yanaşma eğilimindedir. Tarih boyunca pek çok despotik ve işbirlikçi rejim bu psikolojinin eseridir. İşte 1 Kasım 2015 seçim sonuçları da; imanın, izanın, vicdanın, milli ve manevi duyarlılığın bir zaferi değil, basit çıkarların ve fasit hesapların bir neticesidir. 13 yıldır faiz sistemini yürütüp yerleştirerek Allah ve Peygamberle harp eden (Bakara: 279), Loto, Toto, piyango gibi kumarları meşru hale getirip şeytanlığa hizmet veren (Maide: 90), Haçlı AB’ye girmek için gâvurların her talimatını yerine getirmek suretiyle Yahudi ve Hıristiyan uşaklığını ve münafıklığını gösteren (Maide: 51-52) marazlı bir zihniyetin manevi himmet ve milli bir gayret sonucu zafer kazandığını söylemek, elbette gaflet ve cehalettir. Ve zaten muhalefet partileri de faizci ve AB’ci olduklarına göre, kavgaları sadece rant ve ganimet paylaşımı üzerinedir. Ne yani; %50 AKP, %49,5 de muhalefet, (%0,5 Saadet hariç) toplumun %99,5 hepsi faizciliği, zina serbestliğini, eşcinselliği, Avrupa Birliğine girmeyi caiz ve gerekli görüyor diye bu basit ve fasit yaklaşım doğru, olgun ve onurlu bir kanaat midir? İmana ve İslam’a göre doğru ve yanlışın, helal ve haramın tespiti; Hakkın mı halkın mı, kalabalıkların mı yoksa Kur’an’ın mı elindedir?
Bu seçim sonuçlarından bir ders çıkarmak gerekirse, evet toplum Kürt ırkçılığına da, Türk ırkçılığına da, İslam düşmanlığına da razı değildir. Ve zaten muhalefetin de, sözde Laik Kemalist ve Ulusalcı marjinal kesimlerin de; AKP’nin faizciliğine, zina ve eşcinsellik serbestliğine, milli sanayimizi körletmesine, Avrupa Birlikçiliğine değil de, “okullara Kur’an dersi koymasına, türbana rahatlık sağlamasına” sataşıp durmaları toplumu AKP’nin tuzağına itmiştir. Kendileri fark etmese bile “üst şeytani akıl” böyle istemiştir. Bu üst Şeytani akıl aslında kendi projesi olan AKP’yi şimdi “Kendisiyle, yani dış güçlerle ve Siyonist merkezlerle çatışıyor ve kafa tutuyor” görüntüsüyle tekrar iktidara getirmiştir.
Ama hiçbir hadise, hiçbir girişim ve gelişme Allah’ın takdir planı dışında değildir. “Hayrül Makirin=Sonuçları en hayırlı hile ve projelerin sahibi” olan Allah, belki de bildirilen ve beklenen büyük hesaplaşma öncesi, Türkiye’nin zahirde millete dayalı bir hükümete sahip bulunmasını, kışkırtılacak iç karışıklıklarla uğraştırılmamasını ve böylece milli odakların işinin kolaylaştırılmasını murat etmiştir. Yani Rahmani güçler, Şeytani güçlerin tuzağını onların başına geçirecek, onları kendi silahlarıyla devirecektir!?.
“Derken, onu (azabı ve yıkımı) kendi vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” demişlerdi. (Zafer ve izzeti İslami cihatta değil, zalim güçlere yaranmakta arayanların boş umutları ve kuruntuları, rahmet zannedilen musibet bulutları gibidir) Hayır, o kendisi için acele ettiğiniz (felaket) olayıdır. (Bu öyle) Bir rüzgârdır ki, (zafer ve bereket sanıldığı halde) onda acı bir azap ve yıkım vardır” (Ahkaf: 24) ayeti bu gerçeği ne güzel haber vermektedir.
Evet, kaçınılmaz olan tarihi hesaplaşma yaşanırken Türkiye’nin içerisinde bir kaos ve karmaşa değil, bir istikrar ve kucaklaşma olması gerekirdi ve takdir bunu gerçekleştirdi. Yani kuvvet ve kudret odağı halk değil Cenabı Hak’tır; doğruların kaynağı ve haklılık dayanağı kalabalıklar ve oy oranı değil, Kur’an’dır!
Bir mü’min asla unutmamalı ve ona göre düşünüp davranmalıdır ki:
1- Sonuçta her türlü kararı veren ve kendi programını yürüten halk değil, Cenabı Hak’tır. Halk kendi cüzi iradesinin ve tercihinin karşılığı günah veya sevap kazanacaktır. Bakınız küçücük bir gezegen olan yerküremizin ve bağlı olduğumuz Güneş Sisteminin de içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisinde 300 milyar kadar yıldız kümesi (Güneş Sistemi) bilinmektedir. Ve yine kâinatta böyle 400 milyar kadar Galaksinin olduğu tespit edilmiştir. Yani bütün dünyamız, yeryüzündeki tüm okyanus ve nehir çevrelerindeki ve bütün çöllerdeki katrilyonlarca kum tanelerinden sadece bir tanesi büyüklüğündedir. Şimdi bir kum tanesi mesabesindeki dünyamızın Türkiye büyüklüğünde meydana gelen bir olayı tahlil ve tahmin etmekteyiz.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…