SAADET PARTİSİ NEREYE KAYDIRILMAKTAYDI?
Ruşen Çakır Selman Esmerer’in basın toplantısına katıldıktan sonra: “Mevcut partiler içerisinde AKP’yi yolsuzluk iddiaları üzerinden en iyi ve etkili biçimde vuracak ve zorlayacak olan Saadet partisi iken, görülen o ki SP’liler seçim kampanyasında bu konuya pek değinmiyorlar, çünkü eski kardeşlik hukukunu gözetiyorlar.”[1] ş eklinde tespitlerde bulunuyor ve SP’yi yöneten kadroların anlayışını ve yaklaşımı ortaya koyuyordu. Saadet Partisi Gebze İlçe Teşkilatı Belediye Başkan Adayı tanıtım programı hazırlanıyor, (19 Ocak 2014, Saat 19.00’da) Genel Başkan Mustafa Kamalak, Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, Genel İdare Kurulu üyesi Ahmet Kul, İl Başkanı Sinan Ejderoğlu ve Belediye Başkan Adayı Nurettin Çelik katılıp konuşma yapıyor, Ama Sn. Kamalak’ın ayıp savma cinsinden bir iki cümlesi dışında hiç kimse Erbakan Hocamızdan ve O’nun tarihi başarı ve programlarından bahsetmiyordu. Ve tabi ruhsuz, şuursuz ve huzursuz bir toplantıya dönüşüyordu. Hatta sadık bir dava kardeşimiz “Dışarıdan bir kişi salona girse, Milli Görüş’ün toplantısı olduğunu asla anlayamazdı” diyerek dert yanıyordu. Ve zaten Kocaeli Hanım Komisyonları toplantısına Ankara’dan gelip katılan eğitimcinin “Seçim çalışmalarında Milli Görüş’ten bahsetmeyeceğiz, Adil Düzen’i gündeme getirmeyeceğiz, söylemlerimizi değiştireceğiz, bundan sonra yüzde kaç alırsak alalım, biz kazandık!demeyeceğiz” tavsiyeleri, kasıtlı ve hesaplı bir zihniyet dönüşümünü mü yansıtıyordu?
Cemaat ve Hükümetin kapışıp birbirlerinin kirli çamaşırlarını pazara çıkardıklarından halkın kafasının karıştığı, muhalefetin umut aşılayamadığı, yani bizim için çok önemli fırsatların meydana çıktığı bir ortamda bile maalesef hepimizi mahcup ve mahzun eden bütün seçim sonuçları da, işte başımıza çöreklenmiş bu kafa ve kadroların marifetini gösteriyordu. Sanki Saadet Partisi unutulsun ve Ecevit’in tabiriyle “Kökü kurutulsun!” diye uğraşılıyordu. Yerel seçimlere hazırlık sürecinde ve malum ekibin yasak getirmesine rağmen dolaştığımız bütün il, ilçe ve beldelerde gördüğümüz manzara yürek burkutucuydu. Pek çok ilçe ve beldede SP teşkilatı, ya yoktu veya sadece kâğıt üzerinde görünüyor, ama o isimler AKP’ye, BDP’ye veya MHP’ye çalışıyordu. Sadık, samimi insanlarımızın özverili gayretleri de, Genel Merkez’in bu tavrı yüzünden boşa çıkarılıyordu. Çünkü insanlarımız, yerel adayların donanımından ve programından ziyade, Genel Merkez’in tavrına, tutarlılığına ve topluma umut aşılayıp aşılamayacağına göre oyunu kullanıyordu. Sn. Mustafa Kamalak; niyeti, tiyneti ve Milli Görüş’e hıyanet ve hakareti tescilli olan Cemaate yaranmaya çalışırken Today’s Zaman gazetesi blog yazarı Halil Bilecen, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda cemaate oy talimatı veriyor, adres gösteriyor, ama Saadet Partisinden hiç bahsetmiyor, çünkü zaten onu “Siyasal İslam’ın partisi” sayıyordu. Buna rağmen Kamalak Cemaatten oy alacağını sanıyordu. Halil Bilecen, AKP’yi “siyasal İslam’ın partisi” olarak niteleyerek şunları yazıyor: “Çatlasanız da İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya’da CHP; Manisa, Balıkesir, Erzurum, Adana’da MHP desteklenecek. Siyasal İslam’a oy yok! Her ilin en güçlü adayı desteklenecek” diyordu. 31 Mart tarihli gazetelerin manşetleri arasında cemaatin gazetesi Bugün‘ün manşeti, gafillerin başına tokat gibi patlıyordu. Çünkü seçim sonuçlarını; “Dört parti de kazandı” diye duyuruyor ve doğal olarak akla şu soru geliyordu: “İyi de kim kaybetti o zaman?” Cemaatin Gazetesi böyle bir soru geleceğini hesaba katmış olmalı ki; manşetin altındaki spotta şu cümle yazıyordu: “Küçük partiler silinip kayboldu”diyerek Mustafa Kamalak‘ın Saadet Partisi ile Mustafa Destici‘nin Büyük Birlik Partisi’nden söz ediyordu. Oysa, silinip yok oldular dediği Sayın Mustafa Kamalak, bunların televizyonlarında günlerce ter döküyor ve övgüler diziyordu!? Ama “Vefa”nın ve “vicdan”ın değil, menfaatin ve güçlü olanın yanında duran Cemaat, ilk adımda Mustafa Kamalak’ı ve Saadet camiasını satıyordu… Ve hele Sn. Kamalak’ın 2009 Yerel Seçimlerinde Türkiye genelinde %5,4 oy alan SP’yi, bu seçimde % 2,7 ye düşürüp % 50 oy kaybına uğrattıkları için pişmanlıklarını belirteceğine, 2011 Genel seçimleriyle kıyaslayıp “%150 başarı sağladık!?” açıklamaları insana “pişkinliğin böylesine pes!” dedirtiyordu.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…