RUSYA TUZAĞIN FARKINA VARDI
Rusya’yı Suriye batağına çekmek ve özellikle Türkiye ile bozuşturup birbirine düşürmek ve böylece ikisini birden bitirmek Siyonizm’in (ABD Emperyalizminin) bir planıydı ve ilk etabını başarmışlardı. Putin’i ve AKP Hükümetini kışkırtıp Rus savaş uçağının düşürülmesiyle bu iki ülkeyi savaşın eşiğine taşımışlardı. Rusya Suriye’deki masum ve sivil kesimlere ve özellikle Bayır Bucak Türkmenlerine yönelik acımasız saldırılara bulaşmıştı. Ama sonunda hem Putin, hem Türkiye bu Siyonist tuzağın farkına varmışlar ve stratejik geri adımlar atarak oyunu bozmuşlardı.
Rusya Suriye’deki güçlerinin büyük bir kısmını çekmeye başladığını açıklamıştı. Zaten malum odaklara Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de kendisinin yer almadığı bir denklem kurulmasının mümkün olamayacağını göstermiş bulunmaktadır. Ayrıca Cenevre görüşmelerinde istediği avantajı yakalamış, Lazkiye ve Tartus üslerini güvenceye almış ve ateşkesin uygulanmasında önemli bir rol oynamıştı. Bu tavrıyla dünya kamuoyunda önemli bir prestij kazanmış, Türkiye ile yumuşama için önemli bir adım atmıştı.
Kırım’ın ilhakı ardından Suriye’deki Rus varlığının arttırılması ilk bakışta Ruslara cazip gelse de bunun başlarına ne işler açacağının farkına tez varmışlardı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Nikolay Danilevsky’nin ortaya koyduğu ‘Batılılaşma’ (Zapadnichestvo) yaklaşımının ortaya çıkardığı Batı’ya karşı duyulan korku (Zapadophobia) ve Batının da benzer şekilde Rusya’ya karşı duyduğu Rusyafobia (Russophbia) anlayışı, Rusya’yı global ölçekte ister istemez farklı mecralara ve maceralara bulaştırsa da, nihayet kuru heveslerin hangi felaketlere yol açacağı da anlaşılmıştır.
Rusya’nın, Suriye’de ve özellikle Kafkasya’da jeopolitik önceliklerini dikkate alarak oluşturmaya çalıştığı yeni politik anlayışı haliyle en çok Türkiye’nin yakın ilgi alanındadır. Özellikle Rusya’nın en büyük müttefiki konumundaki Ermenistan, Türkiye’nin yoğun diplomatik çabalarıyla Nabucco boru hattı projesi dışında tutulurken, bir bakıma Azerbaycan ile olan Karabağ sorununu çözmesine zorlanmıştı. Şimdi ise Rusya, özellikle Suriye sınırında Türkiye tarafından düşürülen Rus uçağından sonra askeri, enerji ve ekonomik konularda bu ülkeye yönelik bazı somut adımlar atmaya mecbur kalmıştır. Bununla; Türkiye ile yakın komşuluk ilişkileri içerisinde olan Gürcistan’ı da Rusya’ya yakınlaştırmak, Azerbaycan’a karşı da Ermenistan kartını yeniden karmaya çalışmaktır. Bu yolla, Türkiye- Azerbaycan arasındaki yakınlaşmaya sekte vurmak ve TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) projesini akamete uğratmak amaçlanmıştır…
Batının, Türkiye-Rusya arasındaki örtülü kapışmadan faydalanarak Türkiye’yi hızlı şekilde kendi eksenine çekmeye çalışması, dost görünümlü yıkıcılıktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Batı’nın uyguladığı yaptırımlar sonucu iç ve dış güçlüklerle mücadele içinde olan Rusya, aynı jeopolitiği paylaştığı Türkiye ile olan ilişkilerinin yeniden olumlu bir seyir içerisine girmesi her iki devlet açısından büyük önem taşımaktadır”[1] tespitleri haklıdır.
“ABD organizesinde, İsrail güdümünde, AB uçakları ve silahları ile bu uçakların beyin mekanizmaları ABD kontrolünde, ABD İncirlik üssünde Türk ve Suudi Amerika jetleri ortak tatbikat yapmışlar diye, İran ve Rusya’nın korkularından Suriye’den kısmi çekilme kararı aldıklarını ve bu İslam ordusunun ilk seferinin Suriye’ye olacağını…”[2] söyleyen Milli Gazete yazarları gerçekten bu kadar saf mıydı, yoksa AKP ve ABD reklamcısı mıydı? Bu İslam Ordusu(!) Rusya’yı ve İran’ı bu kadar korkutuyordu da, şu İsrail ve Amerika’yı niye hiç kuşkulandırmazdı? Yoksa Amerikan kuklalığına İslam kılıfı mı takılmaktaydı?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…