RECEP TAYYİP ”BALA” SI VE IŞİD BELASI
Rahmetli Erbakan Hoca Sn. Recep T. Erdoğan’a: “Beni dinle, ey dişi bitmemiş çocuk!” diye çıkışmış, ve AKP eliyle ülkenin nasıl bir felakete kaydırıldığını defalarca hatırlatmıştı.
IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) olarak tanıtılan ve şeriatçı kılıfı takılan “Amerikan kuklalarının”, bizzat İsrail tarafından silahlandırılıp gerilla eğitimlerinin Siyonist subaylarca yaptırıldığını bir ay önce Milli Çözüm Dergimizde yazdığımızda kimileri buna burun kıvırmıştı. Ama şimdi Musul IŞİD’in eline geçince ve konsolosluk mensuplarımız rehin (esir) edilince iktidar ve yalakaları yeni uyanmıştı. BOP kapsamında Irak’ın daha çok parçalanması ve bunun suçunun da “şeriatçı grupların” üzerine atılması, bir ABD politikasıydı. Böylece:
a) “Merkezi Irak Devleti kendisini de, bizi de koruyamıyor” gerekçesiyle Barzani Kürdistan’ına tam bağımsızlık ilanının yolu açılmaktaydı.
b) Ve zaten IŞİD’in Musul Baskını sonucu Kerkük tamamen Barzani ve Peşmergelerin kontrolüne alınmıştı. Böylece; ‘Kerkük Kürtler’in Kudüs’ü!’ Hayali Gerçeğe Dönüşmüş oluyordu!
IŞİD yaptığı hamle ile Kürtler’e en büyük hayalini gerçeğe çevirme imkânı sunmuşlardı. Petrolün ana vatanı olarak nitelenen Kerkük, Türkmenler ve Kürtler için çok önemli konumdaydı. Türkiye açısından Misak-ı Milli sınırlarının kaybedilmiş kenti olarak görünen Kerkük’e, Kürtler ise başkentleri olarak bakıyorlardı. Geçmişte Celal Talabani verdiği bir röportajda Kerkük’ün kendileri için taşıdığı önemini anlatmak için “Kerkük, Kürtlerin Kudüs’üdür” deyip çıkmıştı. Elbette Kerkük’ün Kürtler için önemi sadece duygusal sebeplere dayanmamaktaydı. Kerkük, Irak’taki en önemli petrol yataklarının merkezinde bulunmaktaydı. Müthiş petrol rezervi ile de bölgedeki tüm ülkelerin iştahını kabartacak durumdaydı. Dünya petrol rezervinin % 4’ü Kerkük ve civarından elde edilirken bu oran Irak’ın ürettiği Petrolün de % 50’sini oluşturmaktaydı. Ve zaten IŞİD’in Musul ve Telafer’i işgalinden sonra, petrol fiyatlarının hızlı bir tırmanışa geçmesi ve bundan en çok Türk ekonomisinin etkilenmesi ve tabi Yahudi petrol kartellerinin bir seferde on milyarlarca doları cebe indirmeleri de, bunların arkasında kimlerin bulunduğunun ispatıydı.
c) ABD ve İsrail’in sözde şeriatçı ve cihatçı IŞİD’e fırsat tanımaları, bin türlü tertip ve tezgah’a rağmen Suriye tuzağına çekemedikleri Türk askerini şimdi; “eski Misakı Milli sınırlarımız içindeki Musul’u kurtarma” kışkırtmasıyla Irak batağına sürükleme amacı da sırıtmaktaydı.
d) Hatta sn. Recep Erdoğan’ın Musul Konsolosuna telefonla “çatışmaya girmeyip IŞİD güçlerine teslim olmalarını tavsiye ettiğinin” resmen doğrulanması, “acaba IŞİD’in Iraktaki operasyonları hakkında ABD’den talimat mı alınmıştı?” sorularına haklılık kazandırmaktaydı.
e) Amerikan güdümlü IŞİD’in Tıkrid de 700 Şii askeri vahşice katletmesi de, Şiileri kışkırtıp ayrı devlet kurmaya zorlamak ve Irak’ın fiilen parçalanmasını sağlamak amaçlıydı. IŞİD’ın Türkmenlerin yoğunluktaki Telafer’i almaları ve Kürt peşmergelerinin hiçbir tepkisiyle karşılaşmamaları da, bu planın bir parçasıydı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…