Rahmetli Erbakan Hoca’nın:
“AKP’YE OY VERMEK, İSRAİL’E OY VERMEKTİR!”
UYARILARI VE DAYANAKLARI
Bir kişinin, bir ekibin veya bir partinin gerçek niyetini ve mahiyetini yansıtan en önemli göstergelerden birisi de; yandaşların ve karşıtların aynı konudaki ortak itiraflarıdır. AKP’nin yirmi yıllık iktidarında; ahlâki ve ailevi yozlaşmanın aşırı oranda artması… Dini ahlâk ve yaşantının zayıflaması ve dindarlara saygının oldukça azalması… Orta direğin kaybolması ve sefaletin yaygınlaşması… Hırsızlığın ve haksız kolay kazanç yollarının artık gözü açıklık sayılması ve şehirlerde Ramazan ayına girildiğini hatırlatan davranış ve duyarlılıkların ortadan kalkması, Erdoğan’ın tahribat aynasıdır. Sadece İstanbul, İzmir ve Ankara’da değil, Anadolu’da bile 20 yıl öncesine nazaran korkunç bir dejenerasyon yaşanmaktadır. Bir zaman Ramazan ayında açık lokanta ve çayhaneye zor rastlanırken, bazı durumlar ve ihtiyaçlar için açık olanlar bile dış pencerelerini kapatırken, bugün güya başımızdaki dindar iktidar marifetiyle maalesef bu duyarlılıklara rastlanmamaktadır. Elbette birtakım mazeret ve zafiyetlerle oruç tutmayanlara sataşmak ve insanları dini vecibelerini yapmaya zorlamak, hem İslam’a hem insanlığa aykırıdır. Ancak şu mübarek süreçte, elinde kola şişesi, ağzında sigara illetiyle ve oruç tutanlara hakaret ve saygısızlık tavrıyla küstahlaşanların bu denli yoğunlaşması, bu iktidarın ahlâki tahribatını gözümüze sokmaktadır.
Hatta öyle ki, Oray Eğin bile bu gidişattan rahatsızdır. Ve eski ramazanlara hasret duymaktadır!
Önce Oray Eğin’i kısaca tanıtalım: Eski Akşam gazetesinde, Yeni Sözcü gazetesinde yazıları yayınlanan Soner Yalçın’la yakınlığı olan ve şimdilerde Habertürk’te yazan ve 2010’dan beri Amerika’da yaşayan… Ve bir ara her fırsatta “Eşcinsel olduğunu” onurla ve gururla vurgulayan, Yahudi cemaatinin yayın organı Şalom gazetesinde, “Ben aslında bir Yahudi’yim. Yahudilik ve Yahudilerle gönül bağım devam etmektedir!” itirafında bulunan… Hatta, “Türkiye’de Gülen tehlikesiyle mücadele edebilecek kapasiteye sahip tek lider Tayyip Erdoğan’dır. Diğer partilerin, özellikle CHP’nin nasıl Gülen’le aynı yatağa yattığı ortadadır.” (18.09.2016) buyuran ve bu son seçimlerde açıkça Kılıçdaroğlu aleyhtarlığı ve dolaylıca Erdoğan taraftarlığı yapan bir adam…
“Şehre indiğimde, sokaklara çıktığımda ‘Nerede o eski Ramazanlar’ diyecek bir noktaya geldim.”
Bu ülkenin yerlilerinden bir İstanbul çocuğunun, ABD’de yaşayan ve Habertürk’te yazan bir gazetecinin, 11 Nisan 2023 tarihli makalesinin giriş paragrafından aldık bu cümleyi. “Bir yabancı gazeteci olarak İstanbul izlenimlerim” başlığını koymuş, yaşadığımız Ramazan’ı anlattığı bu yazısına Oray Eğin.
Ramazan günlerini, diğer günlerinden farklı kılmaksızın yaşayan gazeteci Oray Eğin’in, kendisinin de çok şaşırtıcı bulduğu şu tespiti, yazısının hemen başlarındadır:
“Bütün meyhaneler tıklım tıklım.”
AKP’nin iktidar tarihi içinden verdiği misali, unutamadığı bir anısını okuduğumuzda ise, nerelerden nereye gelindiğinin, yani o şaşkınlığın tescil belgesini görmüş olduk.
“12 sene önce Bağdat Caddesi’nde içkili tek bir kebapçı bulamadığımızı hatırlıyorum. Şimdi içkisiz mekân bulmak mümkün değil!”
Mekânlardan daha önemlisi, içinde çalışanlardır. Onların acısını da hissettiriyor bize gazeteci Oray Eğin.
“Daha evvelden hatırladığım, bir mekân açık olsa bile, çalışanlarının çoğunluğunun oruçlu olduğuydu. Şimdi bir restoranda çok az kişi oruç tutuyor!”
Kendisini nasıl bir İstanbul’un beklediğini bilemediğini söylerken, yaşanan farklılaşmayı, yaşantılardaki taşınmaları, AKP yönetimindeki muhafazakârlık oranı artışına bağlamış, çok garip bir “görünür”lük etiketi altında.
“Taksim’e cami yapılması, kamusal alanda başörtülü sayısının artması, ‘Dini siyaset söylemi’nin yadırganmayıp normal karşılaması” AKP muhafazakârlığının açılımı sayılırken, “Dindar ailelerin çocuklarının dinden kopması(nı), deizmin yükselmesi(ni), genç kuşağın kendilerini dini kimlikle tanımlamaması(nı) da, ‘Toplu bir değişimin işareti olarak yorumlanabilir”’ şeklinde açıklayan Oray Eğin’in en keskin, en vurucu ve en iç yakıcı diğer bir tespitine geçmeden, bizim de bir cümlelik dahili hatırlatmamız olsun.
Sırtı kürklü, başı börklü, eli oklu, etrafı kravatlı, icraatı Orta Asya kokulu, dernek-vakıf-üniversitelerden destekli prens, Sayın Bilal Erdoğan’ın gençlere örnek sayılan görüntüleriyle başlanan AKP yılları da katılsın bu etkilere. Bay Oray Eğin devam ediyor:
“Şimdi içkisiz mekân bulmak mümkün değil. Ramazan menülerinde çok fazla domuz eti ürünü görüyorum!”
Başarılan “Değişim”in işaret taşı olarak “Alkol-Haram et” birlikteliğinin yaygınlaşmasını sayan gazeteci Oray Eğin, bugüne kadar yazdığı suya, sabuna, sinire ve asabiyetlere dokunmayan, alttan alta AKP övgülü ve tedbir amaçlı olduğunu sandığımız yazılarına galiba son veriyor. Bir taksici ağzından, “Gitmek zorunda!” diye yazmış çünkü, AKP iktidarını.[1]
Ahlâki ve Ailevi yozlaşmaya çarpıcı bir örnek olarak: Dindarlık edebiyatı ve Erdoğan yandaşlığıyla meşhur olan bir kadının kocasından boşanması ve boşandığı eşinin eski arkadaşıyla nikâhlanması macerası!..
Bu kadın, Erdoğan tarafından TRT’ye Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanıyor; böylece yağlı-ballı ilişkilerin kapısı aralanıyordu… Şan şöhret ve servet sarhoşluğu başını döndürüyor ve kocasından boşanıyordu… Aile dostları olan; kocasına “Abi”, kendisine “Abla” diye konuşan soylu soslu ve boylu-boslu bir kişi ile; bu şahsın boşadığı eski karısının iddialarına göre, henüz önceki eşleriyle evli oldukları halde, gizli ve kirli ilişkiler başlıyordu… Bu kadının bol parası ve bonkörlüğü de, genç adamı cezbediyordu… Hatta eski karısı, bu evlilikten hemen sonra, pahalı jipleri nereden kazandığını soruyordu… Amacımızın her halde magazinel bir yaklaşımla, bu basit ve fasit ilişkileri konuşmak olmadığını, elbette değerli okurlarımız biliyordu… Asıl vurgulamak istediğimiz; güya dindar geçinen, aile ve ahlâk üzerine yazılar döşeyen AKP’li üst düzey Müslümanların nasıl bir dejenerasyona uğradıklarını ve tabi daha beteri, toplumu nasıl bir zevktaparlığın ve fırsat avcılığının çirkefine soktuklarını, bu çarpıcı ve mide bulandırıcı örneklerle anlatmamız gerekiyordu!..
Aşağıdaki ayet-i kerime bunların durumunu anlatıyordu;
“Sonra onların ardından öyle nesiller türedi ki, namazı (ibadet ve istikamet duyarlılığını) kaybedip bıraktılar. Ve (hayâsızca sınır tanımadan) şehvetlerine kapılıp (şeytana) uydular. Elbette bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacak (ve cehennemi boylayacak) kimselerdir.” (Meryem: 59)
Erbakan Hoca’nın, “AKP’ye oy vermek, İsrail’e oy vermektir!” uyarısının dayanağı!
Rahmetli Erbakan Hocamız defalarca anlatmışlardı. Türkiye’yi ve Müslüman Milletimizi yumuşak lokma haline getirip bitirmenin ve Büyük İsrail’e vilayet olmasını temin etmenin, 7 maddelik Mısır Baş Hahamı Haim Nahum Doktrini şunlardır:
1- Bu milleti aç ve sefil duruma taşıyacaksınız.
2- İşsiz ve çaresiz koyacaksınız… Bu maksatla sınai ve tarımsal üretimi bıraktıracak, fabrikaları ve ziraati kapatacaksınız…
3- Faizli dış borca batırıp, kolay ve rahat yaşamaya alıştırıp rehin ve esir alacaksınız…
4- Dini, ahlâki ve ailevi değerlerinden uzaklaştıracaksınız… Bu milleti resmen İslam’dan koparamazsınız, fikren ve fiilen Batılı yaşam tarzına alıştırıp şekilci ve gelenekçi bir dindarlık aşılayacaksınız.
5- Ardından bu Milleti bölüp parçalayacaksınız. Bunun için de önce sağcı-solcu, sonra çağdaş-tutucu, Türk-Kürt ve ardından Millet İttifakı-Zillet ve İllet İttifakı diye kamplaştırıp kutuplaştıracaksınız.
6- Bu bölünen parçaları birbirine kışkırtıp çarpıştıracaksınız.
7- Böylece her birini yumuşak ve ufak lokma haline sokup rahatlıkla yutacak ve Büyük İsrail’i kuracaksınız!?
…
MAKALEYİ OKUMAK veya DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ..