Anasayfa » Rahmet-i Rahmana Uğurlanan; MAHMUT EFENDİ HAZRETLERİ VE HİZMETLERİ

Rahmet-i Rahmana Uğurlanan; MAHMUT EFENDİ HAZRETLERİ VE HİZMETLERİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 340 Görüntüleyen

Rahmet-i Rahmana Uğurlanan;

MAHMUT EFENDİ HAZRETLERİ

VE

HİZMETLERİ

        

Toplumda, Fatih’teki semtinden dolayı “Çarşamba Cemaati” olarak tanınan tasavvufi hareketin şahs-ı manevisi olan Muhterem Mahmut Efendi Hz.leri 93 yaşında Rahmet-i Rahmana uğurlandı. Henüz ilk gençlik yıllarında, 15-16 yaşlarında Medrese tahsilinden icazet alan Mahmut (Ustaosmanoğlu) Hoca Efendi (Rh. A.) 1952 yılında Mürşidi Ali Haydar Efendi (Rh. A.) ile tanışıp manevi halkasına katıldı. Askerlik dönüşü 1954 yılında ise Fatih Çarşamba’daki İsmailağa Camisinde imamlık görevine başladı. 1996 yılında emekli oluncaya kadar aynı görevde kaldı.

Nakşi Yolunun önemli pirlerinden Mevlana Halid Bağdadi’nin izinden giderek, Medrese ile Tekke hizmetlerini birlikte yürütmeye başlayan ve bu ilmi ve manevi gayretlerini ülke çapında, hatta yurt dışında yaygınlaştıran Muhterem Mahmut Efendi Hz.leri, henüz tamamlanmayan ve çeşitli rivayetlerden oluşan Ruhül Furkan Tefsiri, Risale-i Kudsiye Tercümesi, Kur’an-ı Kerim Kelime Manalı Mealisi gibi önemli eserlerin yazılmasına da öncülük yaptı. Yüksek edep ve hürmeti, örnek ibadet ve istikameti ve Sünnet-i Resulüllah’a riayeti, samimiyetle sevilip sayılmasını sağladı.

Kitaptan ziyade “Adam” yazdı!

Dünya Âlimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Yusuf el-Karadavi’nin çok güzel tespitiyle, Rahmetullah Mahmut Efendi Hz.leri, kitaptan ziyade, mü’min, muttaki, ilim ve irfan ehli insan yetiştiren bir Mürşidi Kamil konumundadır. Yüz binlerce istikamet sahibi ve gönül ehli Müslümanın eğitilip olgunlaşmasında büyük gayreti ve himmeti olan bir müstesna şahsiyet olarak anılacaktır.

Dine ve dindar kesimlere yönelik ağır hücumların ve baskıların yoğunlaştığı bir süreçte; imani, ahlâki ve ilmi hakikatleri yayma mücadelesinden asla caymamış ve takva disiplininden ayrılmamış böylesi ZAT’ların, bazılarına göre; eksik bıraktıkları, aşırıya kaçtıkları, net ve kesin tavır koyamadıkları hususlar da vardır.

Böylesi müstesna ve mübarek şahsiyetlerin; “iman ehli oldukları, namaz kıldıkları, büyük günahlardan sakındıkları” hüsnü zannıyla, aslında icraatlarıyla İslam’ın açık hükümlerine aykırı davranan ve Dinin özünü yozlaştıran siyasi hareket ve şahsiyetlere iltifat ve taraftarlık göstermeleri; Kur’an-ı Kerim’in özellikle vurgulayıp sakındırdığı ve mü’minlere en şiddetli ve tehlikeli düşman olarak tanıttığı YAHUDİ SİYONİZMİNİ, bunların Müslümanlar arasından İŞBİRLİKÇİ DEVŞİRME stratejisini tam sezemediklerinden kaynaklanan ve inşaallah hüsnüniyetlerine bağışlanacağı umulan davranışlardır.

Ve zaten Ezeli Kaderin, her insana farklı bir meziyet ve marifet tayin ve takdir ettiği asla unutulmamalıdır!

Bu gibi malum ve meşhur ZAT’ları, birbirleriyle karşılaştırıp bir kanaate ulaşmak, oldukça yaygın, ama aslında temelinden yanlış bir yaklaşımdır. Çünkü insanlar, birbirleriyle değil, sadece 1- Kur’an-ı Azimüşşan’â, 2- Resulüllah’a (SAV) göre tartılıp değer kazanmalıdır. Zira herkesin fıtratı da, fırsatı da farklıdır.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi