Anasayfa » Prof Dr Necmettin ERBAKAN’ın İran Konuşmaları

Prof Dr Necmettin ERBAKAN’ın İran Konuşmaları

Yazar: yonetici
0 Yorum 852 Görüntüleyen

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’ın
İran Konuşmaları

Prof. Dr.
Necmettin ERBAKAN İran Konuşmaları 2

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İran Konuşmaları 3
 

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İran Konuşmaları 4:

 

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İran Konuşmaları 5 :

 

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İran Konuşmaları 6 :
 

 

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İran Konuşmaları 7 :

 

ABD ve İsrail’in, İran’ın nükleer reaktörlerine ve askeri tesislerine bir hücum hazırlığı içinde bulundukları… Bu maksatla Uçak Gemilerini ve lazerli saldırı sistemlerini Basra Körfezine konuçlandırdıkları… Ve İran saldırısına test manevrası ve deneme tatbikatı olmak üzere Kuzey Kore’ye ders vermeye ve haddini bildirmeye kalkıştıkları… Ardından Suriye işgalini ve 27 İslam ülkesini parçalamayı amaçlayan BOP hedefini kolay gerçekleştirmek üzere AKP iktidarına “İsrail’den özür havucu” ve “PKK ile barış umudu” uzatarak oyaladıkları talihsiz bir süreçte rahmetli Erbakan Hoca’nın 2009 senesinde, yani vefatından 1 yıl kadar önce, ilerlemiş hastalığına ve çok ciddi sağlık sorunlarına rağmen, İran’a gerçekleştirdiği tarihi ziyareti hatırlatmamız lazımdı. Çünkü başka türlü, Milli haysiyet ve hassasiyet sahibi Erbakan’la Milli Görüş gömleğini çıkaran ve Yahudi Lobilerine yanaşan Erdoğan’ın farkını anlatmak imkânsızdı.

İslâm düşmanlığına “Arap karşıtlığı” kılıfı geçiren, gerçek niyetini ve mahiyetini mertçe ortaya koyma cesareti bile gösteremeyen Aydınlık yazarı Okan İrtem, Soner Yalçın’ın yalan ve yamukluklarla dolu kitabı üzerine hazırladığı; “Erbakan ve Talebeleri” makalesinde:[1] “Arap yanlısı Erbakancı İslâm yıkılırken; ABD ve İsrail’in Erdoğancı İslâm’ı gün yüzüne çıkıyordu.” Şeklindeki asılsız saptamaları ve hala Erbakan’la Erdoğan’ı temelde aynı gösterme saptırmaları da tam bir safsataydı.

Erbakan’ın milli ve cesaretli tavrı ABD’yi ve Yahudi Lobilerini her zaman korkutuyordu!

Yeni açıklanan Wikileaks belgelerinde, Ocak 1974’te kurulan MSP-CHP koalisyon protokolüne Erbakan tarafından konulan “yeraltı kaynaklarının millileştirilmesi” kararından ABD’nin duyduğu rahatsızlık açıkça görülüyordu. Bu örnek, Erbakan’ın “milli” tavrıyla, özelleştirme gerekçesiyle bütün varlıklarımızı haraç mezat satanların zihniyet farklılıklarını da ortaya koyuyordu. Wikileaks’in arşivine yeni eklediği Amerikan belgeleri, ABD’nin 1974’te koalisyon ortağı olan Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’a bakışını ortaya koyması bakımından hayli ilginç bulunuyordu. Ocak 1974’te kurulan CHP-MSP koalisyonunun ilanından bir gün önce, ABD’nin Ankara büyükelçiliğinden Washington’a gönderilen kriptolar, ABD’nin kemikleşen Erbakan korkusunun nedenlerini deşifre ediyordu. MSP lideri Erbakan ile CHP Genel Başkanı Ecevit’in üzerinde anlaştığı koalisyon protokolünde, Erbakan’ın öncelikli olarak yeraltı zenginliklerinin millileştirilmesi konusundaki hassasiyeti Wikileaks belgelerine tüm açıklığıyla yansıyordu. Amerikan elçiliğinden gönderilen kriptolarda, stratejik bir maden olması nedeniyle özellikle bor madenleri konusunda Erbakan’ın son derece hassas olduğu belirtiliyor, ayrıca, Erbakan’ın, petrolün de millileştirilmesi gerektiğine dair tutumuna da dikkat çekiliyordu.

Koalisyon protokolünün imzalanacağı 25 Ocak 1974 tarihinde saat 08:43’te geçilen kriptoda Macomber, “MSP ve CHP’nin üzerinde anlaştığı protokol bugün saat 09:00’da imzalanacak. Bu arada, Dışişlerini uyarmalıyım ki protokolde petrol ve bor madenlerinin millileştirilmesi ve afyon ekiminin yeniden düzenlenmesiyle ilgili birçok madde bulunuyor” uyarısında bulunuyordu. Aynı gün öğleden 15:01’de geçilen başka bir kriptoda ise, “Bor madenlerinin millileştirileceği protokole genel olarak bakıldığında Türk dış politikasında önemli bir kaymanın yaşanmayacağı görülüyor. Sadece protokolde Kıbrıs’ta bağımsız bir federal devlet çağrısı dikkat çekiyor” denilirken, ekonomi yönetiminin Necmettin Erbakan’da olacağına dair bir uyarıya da yer veriliyordu. Yani, kriptolar açıkça Erbakan’ın milli bir ekonomi yönetiminden duyulan rahatsızlığın ifşasına dönüşüyordu. Özetle, Erbakan’ı Amerikalı Carter’lar ve Alman Hans’lar anlıyor, yamuk kafalı Hasan’lar ve Okan’lar hala anlamıyordu ve içine sindiremiyordu!

Erbakan İran’a niye gitmişti?

İngiliz The Times gazetesinin, “İsrail ordusunun, yeni hükümetin emir vermesi durumunda İran’ın nükleer tesislerine geniş çaplı hava taarruzu başlatma hazırlığı içinde bulunduğunu”iddia ettiği bir süreçte, (18.04.2009) Erbakan Hoca’nın İran’a davet edilmesi tarihi ve stratejik bir önem taşıyordu.

İsrail ordusundan isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, “İsrail, ordusuna yeşil ışık yakıldığında, İran’ı birkaç gün, hatta birkaç saat içinde vurabileceğinden emin olmak istiyor. Bu olasılığa her düzeyde hazırlanıyor. İran’a tehdidin sadece sözlü olmadığı mesajını vermek istiyor”diye konuşmuştu. Bu hazırlıklar çerçevesinde İsrail’in üç Awacs erken uyarı radar uçağı alacağı ve halkı olası misillemeye hazırlamak için ulusal ölçekte tatbikat planladığı belirtilen habere göre, İsrailli yetkililer, İran’da binlerce uranyum zenginleştirme santrifüjünün bulunduğu doğudaki Natanz’da, 250 ton gaz depolanan tünellerin bulunduğu orta kesimlerdeki İsfahan’da, ağır su reaktörünün inşa edildiği Arak’da ve seyyar konvoyların aralarında bulunduğu ondan fazla hedefe saldıracaklarını söylüyordu. İsrailli haber kaynağı buna karşın, son dönemde Tahran’a karşı daha uzlaşmacı bir ton benimseyen Amerikan yönetiminin, en azından üstü kapalı da olsa, bir onayını almadan İsrail’in taarruza kalkışmayacağını vurguluyordu. İşte böyle kritik bir ortamda Erbakan Hoca’nın İran ziyareti tarihi bir önem taşıyordu. Ve yine Hoca’nın İran dönüşü ardından ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Michael Mullen’in, gizlice İsrail’e, sonra Kuzey Irak’ta Barzani kuklasıyla görüşmek üzere Erbil’e, ardından da Türkiye’ye sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmiş olması ve bunların sır gibi saklanması da, Siyonist cephenin paniklediğini gösteriyordu. Ve hele o süreçte kanser hastası Türkan Saylan’ın çağdaşlaşma çırpınışlarını “kahramanlık”, Erbakan Hoca’nın Yeni bir Dünya kurma kararlılığını “oyunbozanlık” olarak göstermeye çalışan bazı medya mensuplarının sahtekârlığı ve çifte standardı ise iyice sırıtıyordu. Çünkü hiçbir engel ve çengel, insanları inandığı ve hayatını adadığı yoldan geri koyamıyordu.

Erbakan Rafsancani’den sonra Hatemi ile bir araya gelmişti                                                

Bir haftalık planlandığı halde, yoğun ilgi nedeniyle 10 günde tamamlanan ve en yüksek seviyede devlet protokolü uygulanan İran gezisi boyunca 54. Hükümet Başbakanı ve Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, önce eski İran Cumhurbaşkanlarından Ali Ekber Haşimi Rafsancani ile yaklaşık iki saatlik bir görüşme gerçekleştirmiş ve yine İran eski Cumhurbaşkanlarından Hatemi ile de bir araya gelmişti. İki liderin görüşmesinde Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerin artırılması, D-8 ve yeni bir dünyanın kurulması konusunda görüş alışverişinde bulunulduğu bildirilmişti.  Erbakan ayrıca, Tahran Şehir Konseyi’nde de bir konuşma yapmış ve ilgiyle izlenmişti. İranlı liderler: “Başta D-8’ler olmak üzere Muhterem Erbakan’ın projeleri İslam Dünyasının tek kurtuluş çaresidir” kanaatlerini belirtmişlerdir.

“D-8 zatıâlinizin eseridir”

Sözlerine, “Ümit ederim ki, bütün Müslümanlar, İslam dünyası ve yaşadığımız zor bölge ve insanlık, zatıâlinizin derin tecrübe ve yol gösterici fikirlerinden faydalanmasını bilecektir” diye devam eden İran eski Cumhurbaşkanı Hatemi, “D-8 zatıalinizin eseridir. Benim Cumhurbaşkanlığım döneminde D-8 hususunda üç tane çok olumlu toplantı gerçekleştirildi. Ancak geldiğimiz noktada D-8’in olması gereken yere gelemediğini ve D-8 üyesi ülkelerin çok daha büyük çabalar sarf etmesi gerektiğini” kaydetmişti. Türkiye ile İran’ın güçlü ve stratejik işbirliği içerisinde olması gerektiğini söyleyen Hatemi’nin, 54. Hükümet Başbakanı Erbakan döneminde iki ülke ilişkilerinde çok iyi bir dönem yaşandığını hatırlatıp, “Türkiye ile İran el ele verdiğinde, dünyadaki her hayırlı gelişmeye büyük bir ivme kazandıracaktır. Ülkelerimizin İslam uygarlığının gelişmesinde büyük katkıları olmuştur. İran ve Türkiye arasındaki güçlü bir işbirliği insanlığa da büyük faydalar sağlayacaktır” şeklindeki sözleri dikkat çekmişti.

Erbakan: “D-8’ler ‘Yeni Bir Dünya’nın anahtarı olacak”

54. Hükümet Başbakanı ve Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ise konuşmasında: “İnsanlığın savaş ve sömürü kıskacından kurtuluşunun tek yolunun, zulüm ve sömürü yerine adaleti ve barışı esas alan ‘Yeni Bir Dünya’nın kurulması olduğunu söyleyerek; BM, Dünya Bankası, IMF, UNESCO gibi kuruluşların Yalta Konferansı’ndan sonra teşkil edildiğini ve bu uluslararası kuruluşlar eliyle dünyanın tek bir merkezden yönetildiğini belirtmişti. Böylece ırkçı emperyalizmin insanlığı bir taraftan ekonomik olarak sömürdüğünü, diğer taraftan da savaş ve işgallerle gözyaşına boğduğunu vurgulayan Erbakan, “D-8’ler nüfus itibariyle en büyük bloktur. Ciddi bir işbirliğiyle dünyaya yön verebilecek bir güçtür. Biz D-8’lerle ‘yeni bir dünya’nın çekirdeğini oluşturduk. Güçlü ve kararlı bir D-8 ‘Yeni Bir Dünyanın’ yolunu açacaktır. İnsanlık yeni bir dünyayı özlemle beklemektedir” demişti.

Hatemi: “İran geziniz bizim için çok değerli”

Erbakan’ın İslam dünyası için önemli bir lider olduğunu söyleyen Hatemi, Erbakan’ın fikirleriyle İslam dünyasına yol çizen bir devlet adamı olduğunu ve kendisini ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etmişti. Hatemi, bu memnuniyetini “Zatıâlinizin İran gezisi bizim için çok değerlidir” sözleriyle dile getirirken, bu ziyaretin Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler açısından da büyük önem taşıdığının altını çizmişti.

İran ziyaretinin 4. gününde Meclis Başkanı Larijani ile görüşen Erbakan, Azad Üniversitesini de ziyaret etmişti: “Batı hayranlığını terk etmeliyiz!”

Millî Görüş Lideri ve 54. Hükümet Başbakanı Prof. Dr Necmettin Erbakan, İran gezisinin dördüncü gününde İran Meclis Başkanı Ali Larijani ile görüştükten sonra Larijani tarafından İran Meclisi’nin Genel Kurul salonuna davet edilerek, parlamenterlerle de görüşmeler gerçekleştirmişti. Sabah saat 08:30’da İran Parlamentosu’na gelen Necmettin Erbakan, 290 üyeli Mecliste büyük bir ilgiyle karşılanmıştı. Beraberindeki heyetle birlikte önce Meclis locasındaki yerini alan Erbakan, oturumu yöneten Meclis Başkanı Larijani tarafından Genel Kurul salonuna davet edilmişti. Larijani’nin ‘Hoş geldiniz, şeref verdiniz” sözleriyle Genel Kurul salonuna giren Necmettin Erbakan İranlı milletvekillerinin ilgi odağı olmuştu. Erbakan, yaklaşık 40 dakika Genel Kurul çalışmalarını izlerken, milletvekilleriyle de tanışma ve konuşma fırsatı bulmuştu.

Larijani: “Şahsım ve milletvekillerimiz sizi çok iyi tanıyor, takdir ve takip ediyoruz!”

Millî Görüş Lideri Erbakan daha sonra İran Meclis Başkanı Ali Larijani’yi makamında ziyaret etmişti. Yaklaşık iki saat süren Erbakan-Larijani görüşmesinde Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler ve dünyadaki son gelişmeler değerlendirilmişti.  Genel Kurul’daki izlenimleri ile sözlerine başlayan Necmettin Erbakan, “Kendimizi evimizde gibi hissettik. Şahsınızın ve milletvekillerinizin göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ediyorum.  Birçok milletvekili ile kısa da olsa görüşme fırsatımız oldu. Ayrıca Türkiye’den kendi talebemizi de burada milletvekili olarak görmek bizi mutlu etti” demişti.

İran Meclis Başkanı Larijani de, ziyaretten duyduğu memnuniyeti; “Meclis’imizin milletvekillerimizin size olan ilgisi bizim için çok tabi bir durumdur. Sizi şahsım olarak çok iyi tanıyor ve takip ediyorum. Aynı şekilde milletvekillerimiz de İslam dünyasına yaptığınız hizmetlerden dolayı sizi çok iyi biliyor ve takdir ediyor” sözleriyle dile getirmişti. Erbakan’ın başbakanlığı döneminde Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerin en yüksek seviyeye çıktığını, doğalgaz boru hattı ile sözleşmenin Erbakan döneminde yapıldığını hatırlatan Larijani’nin, “Zatıâlinizin şu dönemde ülkemizi ziyaretiniz işbirliğimizin artmasına katkı sağlayacağına inancım tamdır” değerlendirmesi önemliydi. Erbakan ise “Birlikte yapacağımız çok iş var” demişti.

Erbakan Hoca görüşmenin ikinci bölümünde şu konulara dikkat çekmişti:

“Yeryüzünde birbirine çok yakın iki ülke gösterin” dense, Türkiye ve İran buna en güzel örneği teşkil eder. Bu itibarla İran ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi çok tabidir. İki Müslüman kardeş ülke dünyanın en stratejik noktasında ve enerjide önemli bir coğrafik pozisyonda bulunmaktadır. Biz de kardeşimiz İran’daki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Türkiye ile kardeş ülke İran arasındaki ilişkiler her geçen gün gelişmektedir. Bugün iki ülke arasındaki ticaret hacmi 10 milyar doları aşmıştır. Ama bunlar yetmez. Daha yapacağımız çok iş var. Çünkü tarihin en büyük dönüm noktasında bulunuyoruz. Bu nedenle zaman kaybına tahammülümüz yoktur. Çok daha güçlü bir işbirliğine gitmemiz ve bütün insanlığa saadet getirecek yolu elbirliğiyle açmamız gerekmektedir”

Bir milyarlık nüfusuyla D-8’lerin çok büyük bir güç olduğunu da hatırlatan Erbakan, D-8’leri ‘yeni bir dünya’nın kapısı olarak tanımladı. Erbakan, çağımızda ekonomik satın alma gücünün çok büyük bir güç olduğunun altını çizerek, “Siyasi irade olursa yola çıkıldığı zaman hedeflere varılır ve Allah insanlığa barış, huzur ve adalet getirecek olan bu yolda yardım eder.  Yeter ki biz bu yolda kararlı bir şekilde yürümek isteyelim. Bizim İran seyahatimiz işte bu kararlılık ve istekten doğmaktadır” diyerek bu ziyaretin önemini belirtmişti.

Erbakan, Azad Üniversitesi’nde…

Millî Görüş Lideri ve 54. Hükümet Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Tahran’da gerçekleştirdiği ikinci önemli ziyaret noktası ise İran’ın en büyük üniversiteleri arasında yer alan Azad Üniversitesi olmaktaydı. İran genelinde 350 şubesi ve 1.5 milyon öğrencisi ile bu ülkenin yüksek öğreniminde çok önemli bir yere sahip olan Azad Üniversitesi’ne gelen Erbakan Hoca, burada üniversitenin rektörü Prof. Dr. Abdullah Jasbi tarafından karşılanmıştı. Rektör Jasbi, özel bir araçla Erbakan’a, büyük bir kampus alanına sahip olan üniversiteyi fakülteleri tek tek gezdirerek bilgi aktarmıştı. İran’ın saygın isimlerinden birisi olan Azad Üniversitesi Kurucusu ve Rektörü Prof. Dr. Abdullah Jasbi, öğretim üyelerine ve basın mensuplarına Erbakan’ı tanıtan bir konuşmayla sözlerine başlamıştı. Erbakan’ın 40 yıldır Türk siyasetinde yer aldığını ve dünya siyasetine yön veren bir lider vasfı taşıdığını hatırlatan Jasbi, Erbakan’ın çok önemli bir bilim adamı olduğuna da vurgu yapmıştı. Türkiye’de Gümüş Motor’la Milli ve yerli sanayinin temelini attığını kaydeden Jasbi, Erbakan’ın gençlerin eğitimine büyük önem verdiğini de hatırlatmıştı. Rektör Jasbi, “Sayın Erbakan büyük bir düşünür ve İslam filozofudur. Erbakan, devlet adamlığının yanı sıra aynı zamanda İslam dünyasının tanınmış bir bilim adamıdır. Böylesine büyük bir bilim ve fikir adamının üniversitemizi ziyareti bize onur kazandırmıştır. Kendisini üniversitemizde ağırlamaktan kıvanç duyuyoruz” diyerek saygılarını aktarmıştı.

Erbakan ise; Azad Üniversitesinde yaptığı konuşmada, eğitimin özellikle de yüksek öğrenimin önemine dikkat çekerken, fikir kirlenmesi karşısında Müslümanların kendi akademik çalışmalarına hız vermesi gerektiğini vurgulamıştı. “Bugün en mühim meselemiz batı hayranlığı hastalığını tedavi etmektir. Şimdi bilinçli bir şekilde ‘sanki batı üstünmüş’ gibi bir propaganda yapılıyor. Buna biz fikir kirlenmesi diyoruz. Artık bu ifsadı önlemek için gereken her şeyi yapmamız lazım geliyor” diyen Necmettin Erbakan, Azad Üniversitesindeki çalışmalara yakından şahit olduğu için büyük bir bahtiyarlık duyduğunu hatırlatmıştı.

“Zulüm dünyasının yerine saadet dünyasının kurulması için yapılacak çalışmaların başında üniversitelerin akademik üretimleri ile okul kitaplarının içeriğinin geldiğini anlatan” Erbakan, Müslümanların kendi felsefelerini oluşturması, Batı kaynaklı fikir kirliliğinden kurtulması ve kendi düşünce sistemini güçlü kılması gerektiği üzerinde özellikle durmuşlardı.

Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, İran’ın ‘ilim merkezi’ Kum Şehrinde konferans vermişti

Millî Görüş Lideri ve 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Tahran’daki temaslarından sonra İran için çok büyük bir öneme sahip olan Kum şehrine geçmişti.  Kum’da da büyük bir ilgiyle karşılanan Erbakan, Ayetullahlarla yaptığı görüşmelerde ilimsiz gelişme olamayacağını ve Müslümanların ilmi gelişmesinin ‘Yeni Bir Dünya’nın kurulması açısından da büyük önem taşıdığını dile getirmişti. Erbakan’la yapılan görüşmelerde, Saadet Partisi’nin Gazze’nin İsrail tarafından işgali sırasında dünyada ses getiren Çağlayan Mitingi’nden dolayı özellikle teşekkür edilmişti. Kum’a gelişinde şehrin girişinde vali yardımcısı tarafından karşılanan Erbakan, yoğun görüşme trafiği nedeniyle gece geç saatlere kadar şehirde konuk edilmişti. Hz. Masume’nin türbesini de ziyaret eden Erbakan’a Kum halkı da sevgi gösterilerinde bulunmuştu. Erbakan’a gün boyu eşlik eden Kum Vali Yardımcısı Ali Kumi, Tahran’a dönerken de Erbakan’a şehir dışına kadar eşlik etmişti. Erbakan ayrıca, İslam Medeniyeti konulu bir de konferans vermişti.

Âlimler milletlerin kahramanlarıdır!

Kum’da Ayetullahlarla görüşmelerde bulunun Erbakan ilk görüşmesini Irak’ta bulunan Ayetullah Sistani’nin Temsilcisi ve damadı olan Ayetullah Şehristani ile gerçekleştirmişti. “Erbakan gibi büyük bir devlet ve bilim adamını Kum’da görmekten dolayı büyük bir şeref duyduklarını belirten” Ayetullah Şehristani, Erbakan’ın Türkiye ve insanlık için yaptığı çalışmaları dikkatle izlediklerini söylemişti. Taklitçi batı hayranlığının Müslümanların ilimde ilerlemelerinin önündeki en büyük engel olduğunu kaydeden Necmettin Erbakan ise: “Müslümanlar garp ve İslam nedir tam olarak bilmiyor. Garbı daha ilerici görüyor. Hâlbuki İslam medeniyeti çok daha üstün ve ilerici konumda bulunuyor. Üniversitelerimizdeki batı hayranlığını kaldırmadıkça ilerlemek de mümkün olmayacaktır. Öyleyse yapacağımız çok iş var. Yerimizde duramayız;  çok çalışacağız ve ileri gideceğiz” diyerek, “âlimlerin milletlerin birer kahramanı olduğunu” belirtmiş, insanlığa saadet getirecek olan ‘yeni bir dünya’nın kurulması için ilmi gelişmenin şart olduğunu kaydetmişti. Erbakan ikinci görüşmesini ise “Men Türkem” diye sözlerine başlayan Azeri Türkü olan Ayetullah Musevi Erdebili ile idi. Kum şehrini eskiden beri merak ettiğini söyleyen Erbakan, Kum’un çok önemli bir şehir olduğunu müşahede ettiğini kaydetmişti.  Erbakan ile Türkçe konuşan İran’ın eski Yüksek Yargı Başkanı Ayetullah Erdebili, Türkiye’den böylesine büyük bir misafiri ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirmişti.

Muktedai: “Erbakan ömrünü Müslümanların kardeşliğine, mazlumların dirilişine ve insanlığın saadetine adamış bir şahsiyettir!”

Erbakan bir başka önemli görüşmesini ise Kum’daki Medreseler Birliği Başkan Yardımcısı ve Savcılar Kurulu eski Başkanı Ayetullah Muktedai ile gerçekleştirmişti. Aynı zamanda Yüce Divan eski Başkanı olan Muktedai, Erbakan’a Kum şehriyle ilgili bilgi vermişti. “Sayın Başbakan Kum şehrine hoş geldiniz” diye sözlerine başlayan Muktedai, “Burası İslam dünyasının ilmi merkezidir, Müslümanlar kardeştir ve aralarındaki dayanışmayı her alanda güçlendirmelidir. Muhterem Başbakan Erbakan, ömrünü Müslümanların kardeşliğinin tesisine adamış devlet ve dava lideridir. Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler de zatıâlilerinin başbakanlığı döneminde büyük bir gelişme sürecine girmiştir” diyerek memnuniyetini bildirmişti.

Ayetullahlar: “Çağlayan’daki Gazze haykırışınızı asla unutmayacağız!”

Ayetullah Muktedai, Filistin konusuna da değinirken Saadet Partisi’nin Gazze işgali sırasında Çağlayan’da yaptığı 1 milyonluk büyük mitingi de hatırlatarak; Erbakan’ın liderliğini yaptığı hareketin İslam dünyası için büyük bir anlam taşıdığını kaydeden Muktedai, “Filistin’e gösterdiğiniz ilgiyi ve bütün dünyada ses getiren Çağlayan mitinginizi ve haykırışınızı asla unutmayacağız. Sizin bu haykırışınız İslam dünyasında da büyük bir uyanışa vesile olmuş, Gazze’deki Müslüman kardeşlerimize büyük bir destek sağlamıştır” demişti.

Hemadani: “İlminizden ve büyük tecrübenizden faydalanacağız”

Erbakan’ın daha sonraki görüşmesini Ayetullah Nuri Hemadani ile yapmıştı. Erbakan’ın başarılarını çok yakından takip ettiklerini söyleyen Hemadani, İslam dünyasının, tarihi ve kültürel büyük bir uygarlığa sahipken, bugün maalesef bu yerini kaybettiğini hatırlatmıştı. “İnşallah Sayın Başbakan’ın bu ziyareti Müslümanların tarihteki ilmi gücüne yeniden kavuşmasına büyük katkı sağlayacaktır” diyen Ayetullah Hemadani,   Erbakan’ın ilminden ve büyük tecrübesinden faydalanmaktan dolayı mutlu olduklarını vurgulamıştı. Ayrıca, Gazze’nin işgaline karşı Türkiye’de gösterdikleri hassasiyet dolayısıyla Millî Görüş Lideri Erbakan’a teşekkür ederken, Çağlayan’daki Gazze Mitingi’ni hayranlıkla ve sevinç gözyaşlarıyla izlediklerini anlatmıştı.

Erbakan: “İslam dünyasına karşı 20. Haçlı seferini başlattılar!”

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ise Ayetullah Muktedai ile yaptığı görüşmede Kum şehrini “dünyanın en büyük ilim merkezi’ olarak nitelendirip ilmi çalışmaların önemini anlatarak insanlığın tarihin çok önemli bir dönüm noktasında bulunulduğunu vurgulamıştı. “İslam dünyası 20. Haçlı seferiyle karşı karşıyadır” diyen Erbakan, Sovyetlerin dağılması ve komünizmin yıkılmasından sonra 1990’da İskoçya’da yapılan NATO toplantısında İngiltere eski Başbakanı Teacher’ın “Düşmanı olmayan ideolojiler yaşayamaz. Doğu bloku yıkılmıştır ancak yeni düşmanımız İslam’dır” sözlerini hatırlatmıştı. Bu toplantıdan sonra İslam dünyasının kan gölüne dönüştürüldüğünü, Müslüman ülkelere yönelik savaş ve işgallerin başladığını anlatan Erbakan, Müslümanların gerçek bir işbirliğine ihtiyacı olduğunu kaydedip insanlığın ‘yeni bir dünyayı’ hasretle beklediğini ve bunun nasıl gerçekleşeceğini anlatmıştı ve Kum Valisi’nin onuruna verdiği akşam yemeğine katılmıştı.

Erbakan’ın, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’la görüşmeleri

Erbakan Hoca, ertesi gün İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecad ile görüşmüşlerdi. Merakla beklenen buluşma yerel saatle saat 12:15’te gerçekleşmişti. Yaklaşık 1.5 saat süren görüşmeye İran ve uluslararası medya kuruluşları büyük ilgi göstermişti. Erbakan ve Ahmedinecad, 1.5 saatlik heyetler arası görüşmenin ardından baş başa ikili görüşmelere geçmişlerdi. Erbakan’ı, “Zatıâlinizle görüşmekten kıvanç duyuyorum. Tahran’a hoş geldiniz” sözleriyle, sıcak bir şekilde karşılayan İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, “Sayın Erbakan, İran’da bilinen, tanınan ve çok sevilen bir devlet adamıdır. Herkes Erbakan’ın ne kadar kararlı ve dirayetli bir devlet adamı olduğunu görüyor ve biliyor” diyerek, kendisinin de Erbakan’ın Türkiye Müslümanları ve İslam dünyası için yaptığı çalışmalarını yakından takip ve takdir ettiğini söylemişti.

Sözlerine, “Türkiye’de herkes Ahmedinecad Bey’in hayranıdır. Bunu bir iltifat olsun diye söylemiyorum; bir gerçek olduğu için söylüyorum” diye başlayan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, İran’ın dünyada sergilediği şahsiyetli duruşuyla önemli bir ülke olduğunu söyleyerek, insanlığın saadet dünyasına acilen ihtiyacı olduğunu hatırlatıp, zulüm, açlık, sömürü ve savaştan başka bir şey vermeyen bugünkü ırkçı emperyalizmin işbirlikçi zihniyetlerin desteğiyle ayakta durduğunu belirtmişti. Erbakan, “Müslümanların kaybedecek zamanı yoktur. Zaman bizim için çok kıymetli. Ne yazık ki, birçok Müslüman ülkede yöneticiler menfaatleri dolayısıyla ırkçı emperyalizmle işbirliği yapmaktadır. Hem Müslüman ülkeler, hem de ezilen ve sömürülen ülkeler, bu işbirlikçiliği terk etmelidir” demişti. Büyük İsrail’in kurulması için her şeyin yapıldığını ve şimdi de bu amaçla 20. Haçlı seferinin başlatıldığını anlatan Necmettin Erbakan, Irak ve Afganistan’ın bu amaçla işgal edildiğini, Filistin’de bu amaçla kan ve gözyaşı akıtıldığını, Fas’tan Endonezya’ya kadar İslam ülkelerini içerisine alan Büyük Ortadoğu Projesi’nin bu amaçla gerçekleştirilmek istendiğini yinelemişti. Erbakan Hoca, tüm bu gelişmelerle birlikte nihayetinde Mısır, Suudi Arabistan, Suriye ile birlikte İran ve Türkiye’nin de işgal edilmek istendiğini belirterek; “Peki bütün bunlar karşısında biz Müslümanlar ne yapıyoruz? İslam Konferansı’nı topluyoruz ‘nihai bildiri’ yayınlıyoruz. ‘Amerika biran önce Irak’tan çıksın’ diyoruz. Onlar da bu nihai bildiriler karşında televizyonlarının başında kahvelerini içerken bize gülüyor. Nihai bildirilerle bu işler olmaz. Gerçek ‘İslam Birliği’ni kurmak zalimlerin anladığı insanlığın tek kurtuluş reçetesidir” demişti.

“Önceki gelişimizde D-8’leri kurduk, şimdi Yeni Bir Dünya kuracağız”

Kendisi Başbakan olunca ilk işinin D-8’in kurulması olduğunu ve bu amaçla ilk ziyaretini İran’a yaptığını hatırlatan 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Fakat maalesef D-8’lerin bugün ismi var, cismi yok. Hâlbuki D-8’ler gerçek İslam Birliği’nin çekirdeğidir. Ben 12 sene önce İran’a geldiğimizde Sayın Rafsancani ile birlikte D-8’leri kurduk. Şimdi de İran’a geldim çünkü sizinle koordinasyonla Yeni Bir Dünya’nın kurulması için ciddi bir çalışma dönemi başlattım. Ben böylece size karşı kardeşlik vazifemi yapıyorum. Sizin şuurlu desteğinizle ‘Yeni Dünya’ mutlaka kurulacaktır. Bu dünya bugünkü gibi bir zulüm dünyası olarak kalmayacak, adil bir düzene dayalı saadet dünyası olacaktır” sözleriyle tarihi İran ziyaretinin asıl hedefini göstermişti.

Ahmedinecad: “D-8’lerin kurulması çok büyük bir olaydı”

Erbakan’dan sonra söz alan İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecad da, “Siyonizmin insanlığın baş düşmanı olduğunu, azınlık bir grup olmasına rağmen siyonizmin çok teşkilatlı bir çalışma içerisinde bulunduğunu, Amerika ve Avrupa başta olmak üzere dünya medyası ve sermayesini kontrol altında tuttuğunu” kaydetmişti. D-8’in önemine de dikkat çeken Ahmedinecad’in; “D-8’in kurulması dünya siyasetinde çok önemli ve çok büyük bir olaydır. Siz D-8’leri kurdunuz, bizim de bu yolu takip etmemiz ve D-8’leri çok daha güçlendirmemiz lazımdır. Aslında bu çok kolay bir iş değil. Çünkü siz bu işi yaparken karşınızda dünya Siyonizm’ini buluyorsunuz. Fakat bizler istersek bütün zorlukların üzerinden geliriz. Allah’ın izniyle yeni bir dünya için yol açıktır. Çünkü sizin gibi insanların çalışmalarıyla milletler uyanıyor. El ele vererek ifade ettiğiniz yeni dünyayı kurmak zorundayız” ifadeleri oldukça samimi ve seviyeliydi.

Milli Görüş Lideri ve 54. Hükümet Başbakanı Necmettin Erbakan’a dönerek: “Bu yolda birlikteyiz” mesajı da veren İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’in: “Sizinleyiz. Sizinle birlikteyiz ve ellerimiz ellerinizdedir. Yeni bir dünyanın kurulması için yapmamız gereken ne varsa her şeyi yapacağız. Çok ağır bir yük omuzluyoruz, ama Allah’ın yardımıyla zafer yakındır” sözleri dikkat çekiciydi. Ve kendisine bir hediye takdim eden Erbakan’a Ahmedinecad’ın: “Bizim için altından değerlisiniz!” iltifatları bir kadirşinaslık örneği idi.

Erbakan-Shahrodi görüşmesi

Milli Görüş Lideri’nin gerçekleştirdiği çok önemli görüşme ise İran Dini Lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’dan sonra protokolde üçüncü sırada yer alan Yüksek Yargı Başkanı Ayetullah Shahrodi ileydi.  Yaklaşık 60 dakika süren Erbakan-Ayetullah Shahrodi görüşmesinde de D-8’ler ve İslam Birliği gündeme gelmişti. Ayetullah Shahrodi, İslam Birliği’nin kurulması için bütün gayretini sarf edeceğini söylerken, “Biz eğer sizin ifade ettiğiniz gibi İslam Birliği’ni kurar ve yeni bir dünya ile saadet yolunu açabilirsek Müslümanlar tarihteki saygın yerini yeniden alacaktır” demişti.

Erbakan, Hamaney görüşmesiyle İran ziyaretini tamamlamıştı

Erbakan Hoca, İran’ın en önemli ismi olan İran Dini Lideri Seyyid Ali Hamaney’le bir araya gelmişti. Askeri erkandan üst düzey yetkililer ile İran’ın çeşitli bölgelerinden yöneticilerin de iştirak ettiği Erbakan-Hamaney görüşmesi yaklaşık 1.5 saat devam etmişti. Hamaney görüşmesiyle birlikte Erbakan’ın İran temaslarındaki resmi görüşmeleri de sona ermişti. İran Dini Lideri Ali Hamaney; Erbakan ile tekrar görüşme fırsatı bulduğu için çok memnun olduğunu söylemişti. “Sayın Erbakan’ın yüksek fikirlerinden oldukça istifade ettik” diyen Hamaney, dünyada barışın sağlanması ve yeni bir dünyanın kurulması çalışmalarının geciktirilmeden yapılması gerektiğini belirtmişti. “Erbakan’ın bugüne kadarki çalışmalarından nasıl memnun kaldıysam, bu açıklamalarından da o derece memnun kaldım” diyerek Erbakan ile bundan önce yaptığı görüşme ile bu görüşme arasında Müslüman ülkelerin aleyhine önemli olaylar cereyan ettiği gibi lehine de önemli gelişmeler olduğunu dile getiren İran Dini Lideri Hamaney, Erbakan’a çalışmalarında başarılar dilemişti.

İnsanlık tarihi bir dönüm noktasındaydı ve zulmün yıkılışı yaklaşmıştı!..

54. Hükümet Başbakanı ve Millî Görüş lideri bu önemli görüşmeden sonra on gün boyunca ikamet ettiği İstiklal Hotel’de yaptığı bir basın toplantısı ile İran gezisini değerlendirmişti. Uluslararası ajanslar ile İran medyasının büyük ilgi gösterdiği basın toplantısında, İran’a yaptığı bu seyahatinin çok önemli dünya olaylarının cereyan ettiği tarihi bir döneme rastladığına dikkat çekmişti. Artık insanlığın, ya ırkçı emperyalizmin kölesi olmaya devam edeceğini veya hakkı üstün tutan saadet dünyasının kurulacağını kaydeden Erbakan, “Bugünkü zulüm dünyası yerine barışın, huzurun, adaletin hüküm süreceği saadet dünyasının kurulması için kardeş iki ülke olan Türkiye ve İran’ın çok güçlü bir işbirliği içerisinde olmasına bütün dünyanın ihtiyacı vardır. Böyle önemli bir gaye için İran seyahatimize dair daveti kabul edip severek İran’a gelmek tarihi bir görev sayılmıştır. Öyle inanıyorum ki, on günlük ziyaretim boyunca yaptığım görüşmeler bakımından hemen hemen hiçbir devlet adamı böyle bir programla karşılanmamıştır. Görüşmeler en üst düzeyde gerçekleşmiş bulunmaktadır. Beni mutlu eden en mühim şey, bütün görüşmelerimizde sıcak, kalbi ve samimi bir şekilde karşılanmak ve ağırlanmaktır. İran da görüştüğümüz bütün kıymetli yöneticilerin Türkiye’ye olan sevgisini görmek de ayrı bir bahtiyarlıktır” demişti.

İranlı yöneticilerin ‘yeni bir dünya’nın kurulmasını candan arzu ettiklerini görmekten de mutluluk duyduğunu ifade eden Necmettin Erbakan, İran gezisinin amacını işe şu sözleriyle özetlemişti. “İran seyahatimizle üç hedefimiz olmuştur; Türkiye ile kardeş İran arasındaki ilişkilerin azami derecede güçlendirilmesi konusunu ele almak, Ortadoğu’daki kanlı vahşete nasıl son veririz konusunda fikir teatisinde bulunmak, Irkçı emperyalizmin yürütmek istediği köle düzenine karşı dünya barışı için saadet dünyasını nasıl kurarız konusunda görüşlerimizi paylaşmak,  tarihi İran gezimizin hedefleri olmuştur.” “Ortadoğu’daki vahşete lafla değil, fiilen son verebilmek gerekiyor” diyen Erbakan, siyasi iradenin önemine dikkat çekerek, Türkiye ve İran’ın bu siyasi iradeyi birlikte ortaya koyması gerektiğini, bu ülkeleri diğer ülkelerin izleyeceğini belirtmesi” çok önemli ve cesaretli mesajlar içermekteydi.

Erbakan’ın: “Zulüm ve sömürü değil; barış ve saadet dünyası istiyoruz” sözleri, dünya mazlumlarının duygularına tercümanlıktı.

Erbakan’ı dostluk mesajlarıyla karşılayan Hamaney, dünyanın hali hazırdaki durumu ve yapılması gerekenler hakkında, Erbakan’dan kendilerini aydınlatmasını rica etmişti. Dünyadaki son gelişmeler ve Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi hakkında görüşlerini anlatan Erbakan, “Bölgemizde ve Ortadoğu’da barışın tesisi ve dünyadaki meselelerin giderilip zulmün ve savaşların durdurulması gerekmektedir. Savaşların, işgallerin ve sömürünün insanlığı ezdiği bu dünyanın yerine adalet ve barış dünyasının ivedilikle kurulması şart. İnsanlığın kaybedecek vakti kalmadı” demişti. Erbakan’ın, yeni dünyanın nasıl olması gerektiği ve yeni dünyanın nasıl kurulacağına ilişkin düşüncelerini de İran Dini Lideri Hamaney ve görüşmede hazır bulunan erkâna anlattığı bildirilmişti.

Bu arada, Sn. Mehmet Şevket Eygi’nin:

“Türkiye ile İran saldırmazlık paktı imzalamalıdır” başlıklı yazısı yayınlandığı sırada Erbakan Hoca özel bir davetle gittiği İran ziyaretine başlamış bulunuyordu. Sn. Mehmet Şevket Eygi’nin haberi olduğu halde, kendi temenni ve tekliflerine de uygun düşen bu girişimden hiç bahsetmemesi, birkaç cümlelik tebrik ve teşekkürü bile esirgemesi, kendisinin samimiyet seviyesini yansıtıyordu. Ve zaten Erbakan’ın onca hayırlı girişimlerini ve başarılı neticelerini tebrik ve takdir ettiği hiçbir yazısı hatırlanmıyordu!

“Siyonistlerin ana stratejilerinin maddelerinden biri, ne yapıp yaparak Türkiye ile İran’ı çatıştırmaktır. İsrail’in kurtulması, yaşaması, Ortadoğu’yu ele geçirmesi için bu şarttır. “Durup dururken bunu nereden çıkarttın?” diyenler olabilir. Gerekçe göstermeyeceğim, iddiamda ısrar edeceğim. Büyük Ortadoğu projesinin ana gayesi nedir? Bu bölgedeki yüzölçümü, nüfusu, imkânları büyük devletleri küçük devletçiklere parçalamak, bunların her birinin kendi ordularını kurmasını, birbirlerine düşman olarak bakmasını sağlamak, tek kelimeyle bölgeyi balkanlaştırmaktır. İkinci madde de, gerçek İslâm’ın yerine ılımlı, evcil, light bir İslâm türetmektir. Ankara’daki, içinde Avusturyalı bir Cizvit papazının da bulunduğu hadisleri ayıklama işi bu planın bir parçasıdır.

Türkiye ve İran iki kardeş ülkedir. Çatışmaları, savaşmaları büyük bir felaket doğurur. Emperyalistler, vaktiyle İran ile Irak’ı da birbirine düşürerek çok uzun, çok kanlı, çok tahripkâr, çok bitirici bir savaş çıkartmışlardı. İran Irak savaşını ABD’nin, İsrail’in, Haçlıların ve Siyonistlerin kışkırtıp teşvik ettiğinden kimsenin en ufak bir şüphesi olmamalıdır. Türkiye ve İran’ın alabildiğine ticarî, iktisadî, turistik, kültürel ilişkiler içinde olması gerekir. Böyle bir şey her iki tarafın da menfaatinedir. Türkiye’de Sünnîlik, İran’da Şiîlik kültürleri dominanttır. O halde kesinlikle, iki taraf da bu konuda fitne ve fesada yol açacak çalışmalar, propagandalar yapmamalıdır.

Türkiye ile İran neler yapabilir?

1. Vize kaldırılmalı, iki devletin vatandaşlarına pasaportla gidip gelebilme fırsatı sağlanmalıdır.

2. İki devlet arasında saldırmazlık paktı imzalanmalıdır.

3. Sünnîlik Şiîlik konusunda olumsuz, yıkıcı propaganda yapılmamalıdır.

4. İki devlet birbirini rakip görmekten sakınmalıdır.

5. Kürt nüfus konusunda iki devlet olumlu, yapıcı, barışçı bir siyaset uygulamalıdır.

6. İran’ın yarısı Türk’tür, Türkçe bilmekte ve konuşmaktadır. Buna mukabil Türkiye’de Farsça bilen çok azdır. Üniversitelerimizde Farsça bölümleri açılmalı ve iyi Farsça konuşan ve yazan gençler yetiştirilmelidir. Bunlar ileride iki devletin ticarî, iktisadî, turistik, kültürel münasebetlerinin gelişmesinde büyük rol oynayacaklardır. İslâm düşmanları, Irak’ta, Pakistan’da, Afganistan’da Sünnîlerle Şiîleri çatıştırmaya gayret ediyor. Camilere atılan bombalarda onların parmakları olduğundan kimsenin en ufak bir şüphesi olmamalıdır.”[2]

Not: Sn. Eygi’nin bu yazısındaki bazı tespit ve tavsiyeleri ise, “acaba İran’la aramızı barıştırmayı mı, yoksa karıştırmayı mı amaçlıyordu? Özellikle şu kritik ortamda bu tür yaraları kaşımak ve gündeme taşımak ne derece doğruydu?” Sorularına yol açacağı düşüncesiyle yazıdan çıkarılmıştır.

Mason Celal Bayar’ın bayağı yaklaşımı ve Erbakan’ın Milli Kalkınma sevdası

“Sayın N. Erbakan’ın dünya görüşüne katılmayabiliriz, ama yiğidi öldür hakkını yeme. Kaldı ki birisi yurduma, insanıma yararlı bir iş yapmışsa onu takdir eder, alkışlarım. (…) “Ergüder Gediz Albayım aktarmıştı: “Cumhurbaşkanı arşivini tararken gözüme bir yazı ilişti. Yazı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a yazılmıştı ve özet olarak şunlar kayıtlıydı:

“İstanbul Teknik Üniversitesi Öğ. Üyesi Necmettin Erbakan, uçak motorunun prototipini başarmıştır. İzin ve imkân verilirse seri üretim yapabiliriz” bilgileri sunulmaktaydı. Bu mektubun en ilginç yönü ise kâğıdın altına Celal Bayar’ın “ABD’den zaten uçak alıyoruz, yerli üretime gerek yoktur” notunu yazmasıydı.[3]

Şimdi, sadece mason, Sabataist ve İslâm şeriat karşıtı olduğu için Celal Bayar ve Süleyman Demirel gibileri kutsayıp alkışlayan, ama samimiyetle inanan, Emperyalizm’e ve Siyonizm’e karşı duran ve bir ömür ülkesi ve devleti için çırpınan Erbakan Hoca’ya her fırsatta sataşan şu Kemalist-Ulusalcı takımı, elbette iflah olmayacak ve milletimizden asla yüz bulmayacaktı!


 


[1] 2 Nisan 2013 Aydınlık

 

[2] 19.04.2009 / Milli Gazete

 

[3] Yeniçağ / Mevlüt O. Yılmaz

KAYNAK:

https://www.millicozum.com/mc/2013/eylul-2013/erbakan-hocanin-tarihi-iran-ziyaretinin-ozeti-iran-viran-olmayacak-ve-yeni-bir-dunya-kurulacakti/

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi