OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN KÜSTAHLIĞI
VE
MİLLİ GÖRÜŞ CAMİASININ TUTSAKLIĞI
Oğuzhan Asiltürk, bizzat kendisinin başa geçirdiği Temel Karamollaoğlu yönetimini, “AKP’li kardeşlerini tenkit etmekle” suçlamış ve erken bir kongre ile kendi gözetiminde yeni bir parti yönetimi oluşturacağını açıklamıştı. Bu haddini bilmeze gerekli cevabı vereceğine ve YİK Başkanlığını feshedeceğine, Temel Bey de maalesef, Oğuzhan’ı haklı çıkaracak talihsiz tavırlar ortaya koymuşlardı. Ne diyelim, hadis-i şerifte haber buyrulduğu gibi; “Her toplum ve oluşum, başlarında layık oldukları yöneticileri bulacaklardı.”
Millî Görüş’ün resmi ve fiili temsilcisi Saadet Partisi’ni AKP’ye yamama girişimlerini artık aleniyete döken, ancak yıllardır her hareketine birkaç ayet-hadis mealini delil gösterdiği halde, Erdoğan’a payanda olma gayretlerini Kur’an ve Sünnetle desteklemeyi beceremeyen Oğuzhan Asiltürk, sonunda hiç utanmadan Erdoğan’ın uçağına kurulup güya kurtuluş programlarına katılmak üzere ve onur konuğu statüsüyle Kıbrıs’a taşınmışlardı. AGD Başkanı Salih Turhan ise herhalde çantacısı olarak yanına alınmıştı. Yıllar önce Erbakan Hocamızın, ülkemizde milli ve manevi değerlere bağlı MHP ile 1991 seçimleri öncesinde çok hayırlı ve yararlı sonuçlar doğuran bir seçim ittifakı oluşturma çabalarına; “Biz ırkçılarla bir arada olamayız. Kürt kardeşlerimizi üzecek irtibatlar kuramayız!” diyerek karşı duran ve fesat çıkaran Oğuzhan Asiltürk’ün, bugün Devlet Bahçeli’yle kol kola ve Erdoğan’ın politik potasında buluşmalarının asıl nedenini, ortak genlerinde ve karanlık geçmişlerinde aramak lazımdı. Sayın Erdoğan’ın günler öncesinden müjde diye duyurdukları ise Lefkoşa’ya Külliye Binası ve dinlenme parkı yapmak olduğu anlaşılmış, Dilipak gibi yandaşlarını bile utandırmıştı. Üstelik Sn. Erdoğan 1974 Şanlı Kıbrıs Harekâtı’nın asıl mimarı olan Erbakan Hoca’yı bir kez olsun şükranla anmaktan sakınacak kadar da vefasızdı; zira Siyonistlere yaranması lazımdı. Çünkü Siyonist odakların güdümündeki CIA, 1974 Kıbrıs çıkarmasında ABD (ve AB) için en büyük engelin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan olduğunu resmi raporlarına yazmıştı. Erbakan’ın tavizsiz tavrından yakınan ve Onu devre dışı bırakmak gereğini vurgulayan CIA yetkilileri; “Milli Güvenlik Kurulu’nun, ABD ile müzakerelerin başlatılması ve onlarla birlikte davranılması” kararına Erbakan’ın uymadığını ve başlatılan harekât sonucu Kıbrıs’ın yarısının elden çıkarıldığını, ama Süleyman Demirel’in ABD ile oldukça uyumlu davrandığını, resmi belgelere yansıtmışlardı.
1975 October 28 tarihli “National Intelligence Bulletin” başlıklı rapora göre, Erbakan siyasi geleceğini bile tehlikeye atmış ve Kıbrıs’ın yarısının kurtarılmasını başarmıştı.
İşte güya Dindar Kahraman R. T. Erdoğan’ın şimdi Kıbrıs’ta Erbakan’ı ağzına bile almaması, yoksa CIA’cıları ürkütmemek amacıyla mıydı?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…