NİYE, BENİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDİNİZ DEMİŞTİ ?
Türkiye’de ve üst kademede iyice çöreklenmiş, Avrupa ve Amerika’yı ekonomik ve siyasi yönden ele geçirmiş bulunan “Gizli Dünya Devletine”, yani siyonist yahudilere ve dönme sabataistlere rağmen, Milli mücadelenin kazanılamayacağını ve Cumhuriyet Türkiye’sinin kurulmayacağını çok iyi fark eden Mustafa Kemal;
Bu etkin çevrelerin (Küresel Çetenin); Arz-ı Mev’ud olarak bilinen, Büyük İsrail’in birinci basamağı olacak “Türkiye Siyon Devleti”ni oluşturma yönündeki hedef ve heveslerine uyar görünen bir rol oynayarak ve bunları oyalayarak, “sınırları belli ve dünyaca tescilli müstakil Türkiye’yi kurtarma” siyaset ve stratejisini, büyük bir başarı ile uygulamıştır.
Ancak:
- 1- Büyük Taarruzun hemen arkasından İzmir’de “Selanik ve Batı Trakya’yı kurtarma” niyet ve gayretini ortaya koyması…
- 2- Kerkük ve Musul’u, ülke topraklarına katmaya kalkışması…
- 3- Osmanlı ailesinden alıp, TBMM’nin uhdesine koyduğu ve dondurduğu “Hilafet” (İslam dünyasının tabii liderliği ve hamisi) kurumuna hayatiyet kazandırmaya yönelik adımlar atması…
- 4- Bütün bunları kuşku ile izleyen ve kontrolün ellerinden çıkacağını sezen siyonist ve sebataist kesimlerin, önce İzmir suikastını tertipleyerek Atatürk’ü öldürmeyi planladıkları…
- 5- Bu şeytani girişimi önceden anlayan ve aldığı tedbirlerle bu badireyi atlatan Atatürk’ün eski ittihatçı ve sebataycı yahudi dönmelerinin ele başlarını mahkeme edip astırdığı…
- 6- Cumhuriyet Türkiye’sinin temelleri biraz oturduktan sonra, Yahudi güdümlü gizli hıyanet örgütü mason localarını kapattığı bilinen tarihi gerçeklerdir.
Şimdi:
- Sebep-sonuç ilişkilerine bakarak
- Atatürk’ün varlığının, kimlere zarar, ölümünün ise kimlere yarar sağladığını hesaba katarak
- Daha önce İzmir suikastının niçin planlandığını ve kimlerin asıldığını hatırda tutarak
- Sağlığında, çevresinden ve yönetimden uzak tutmaya çalıştığı bir ekibin; ölümünden hemen sonra, nasıl hükümete ve her şeye hakim hale geldiklerini esas alarak…
Ve nihayet görünürde muzaffer, mutlu ve muktedir bir komutan’ın, gerçekte ise hep yalnız ve yardımcısız olan bu talihsiz kahramanın “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” feryadındaki gizli mesajı çözmeye çalışarak, ulaştığımız kanaat şudur:
Atatürk, bilinen hastalıklarının tabii seyriyle değil, Tanzimat’tan beri ülkeye hâkim ve hain gizli güçlerce, bir şekilde ve usulüne uygun biçimde zehirlenerek ölüme sürüklenmiştir.
Bize göre, hiçbir yurt dışı ziyarete çıkmamış olması da, Küresel Çete’nin kendisini devre dışı bırakmak istediğini sezdiğindendir.
Hz. Yusuf’un: “Rabbim bana hadiselerin (rüyaların ve tüm sosyal ve toplumsal olayların) te’vilini (yorumunu) öğrettin.”[1] Teşekküründe: Hadiselerin görünümünden ziyade yorumunun daha önemli olduğu anlaşılmaktadır.. Araştırmacıların asıl görevi: Sosyal ve tarihi gelişmelerin perde gerisindeki gizli gerçekleri ortaya çıkarmaktır.
Şimdi biraz daha ayrıntılara girelim.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…