MÜSLÜMAN TOPLULUKLAR 1. İŞBİRLİĞİ KAPANIŞ KONUŞMASI
Kapanış Konuşması (Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN)
Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdülillahi Rabbilalemin, Vesselatü vesselamü ala rasulüna muhammedin ve ala alihi ve sahibini ecmain.
Esselamü Aleyküm.
Muhterem başkan ve muhterem divan üyeleri İslam Aleminin kıymetli ve seçkin misafir ve davetlileri. Ve de kıymetli basın ve TRT mensubu arkadaşlarımız. Hepinizi bir kere daha sevgiyle, saygıyla selamlayarak bu konuşmama başlıyorum. Allah`ın lütfuyla 1992 senesinin 29 Mayıs İstanbul`un Fetih gününü takiben 31 Mayıs ve 1 Haziran günlerini kapsayacak şekilde İstanbul`umuzun ve bir bakıma dünyanın en önemli yeri sayılabilecek olan Yıldız Sarayını bu tarihi toplantı salonunda çok önemli bir toplantı yaptık. ESAM`ın tertip ettiği bu toplantı İslam Birliği toplantısıdır. İki günden beri kıymetli ilim adamlarımız İslam Birliğinin nasıl kurulacağını, niçin kurulması icab ettiğini, ne yapacağı, gayesinin ne olduğu hususunda çok önemli açıklamalarda bulundular. Bütün İslam Aleminin temsilcileri İslam Birliğinin zaruretini açık açık ifade ettiler. Yapılması icab eden çalışmalar hakkında komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlar çalışmalarını tamamladılar, raporları hep beraber müzakere edildi ve alınmış olan kararlarda biraz önce hepimizin dinlediği şekilde gerek toplantıya iştirak eden misafirlere ve gerekse bütün dünyaya açıklı. Cenab-ı hak bu kararlan hayırlı yapsın. Şimdi biz bütün bu çalışmaları yaptıktan ve kararların açıklanmasını dinledikten sonra bir kapanış yapıyoruz. Ne toplantısı yaptık, ne kararlar aldık. İşte kıymetli basın mensupları önünde bu konuyu bir kere daha açık ve berrak bir şekilde ortaya koymak için bu kapanış konuşmasını yapıyoruz. Aziz kardeşlerim. Bütün dünyaya baktığımız zaman dünya hakikaten hızla tehli bir istikamete doğru gitmektedir. Sadece ozon tabakası delinmişte dünyanın iklimi değişiyor, insanlık maddi bakımdan bir takım tehlere sürükleniyor değil aynı zama insanların yeryüzündeki düzenleri bakımından, insanların barışı bakımından insanların huzur ve saadeti bakımından bir büyük tehli gidişatın içindeyiz. Bu noktada mutlaka bir müdahale gerekiyor. Dünya bu gidişatın insanlara saadet getirmeyeceği çok açık bir şekilde görülmektedir. 6 milyar insanın hepsinin, hepsinin kabul etmeğe mecbur olduğu bir gerçektir. Bu gidişattan hayır gelmez. Önce bir defa dünyada genel tabloya baktığımız zaman her ne kadar bu dünyanın üzerinde 6 milyar insanın, 1.5 milyarı Müslüman ise de ve bu Müslüman topluluğu 1.5 milyar Müslüman topluluk 5 kıtaya yayılmış en az 80 muhtelif topluluklar halinde yaşıyorlarsa da ve bu 80 topluluğun 56 tanesi bağımsız ülke ise de bütün bunların hepsi netice itibariyle dünyanın umumi yapısında İslam Topluluğu bugün layık olduğu yeri alabilmiş değildir. Kendi ağırlığını ortaya koymuş değildir. Buna mukabil dünyadaki emperyalist ve Siyonist dünde açılış konuşmasında ifade ettiğimiz gibi Siyonist mihrakı ve bazı ehli salip mihraklar bunlar Amerika`yı ve batı ülkelerini etkiliyorlar. Bütün dünyayı bu söylediğimiz tehli istikamete doğru götürüyorlar. Dünya nereye gidiyor. Çok kıymetli İslam aleminin devlet adamları, ilim adamaları bu günkü toplantı esnasında bu gerçeği açıkça, rakamlarla ortaya koydular. Önce bir defa bu gün dünyayı etkileyen bu emperyalist, Siyonist güç bir nevi dış görüntüsü itibariyle batı diyelim. Bu batı konuşurken insan haklarından bahsediyor, halbuki buradaki konuşmalarda ifade edildiği gibi tatbikatta insan haklarıyla bir alakalan yok. Dünyanın en büyük soykırımı kıymetli arkadaşların da ifade ettiği gibi Amerika`da yapılmıştır. Amerika bu gün arkadaşlarımızın söylediği gibi iki yüz milyona varan kızıl derilileri yok etmiştir. Ama o dünyada konuşulmuyor. Diğer yan Amerika`da siyahlara dünyanın en büyük insan haklan zulmü yapılıyor. Bu da dünyada konuşulmuyor. Bütün bu zulümleri yapanlar dünyaya nizam vermeğe kalkışıyor. Sadece insan hakları bakımından mı, hayır. Dünyanın ekonomik yapısı bakımından bir avuç ülke bütün dünyayı sömürüyor. İşte rakamlar ortada. Bakınız birkaç tane zengin ülkeye mukabil dünyanın büyük çoğunluğu en az 80`i 6 milyar insa bir milyar insanı toplamayan ufak bir grup, 5 milyar insanı sömürüyor. Bu sömürüye rağmen bu gün dünyanın geri kalmış ülkeleri senede 150 milyar dolar faiz ödüyor. Bu miktar gittikçe artıyor. Açların adedi artıyor. Dünyanın birçok bölgelerinde aç insanlar yiyecek bulabilmek için hayatını kaybederken batıdakiler sırf fiyatlar düşmesin diye tarım ürünlerini yakıyor, tutukları balıkları denize geri atıyorlar. Bunların mantalitesi bu, onun için dünyada bir avuç zengin daha zengin oluyor, büyük çoğunluk danada fakir oluyor. Dünya ister istemez bir patlamaya ` doğru götürülüyor. Bu kadar mı? Hayır. Başka temci konular bakımından da duruma bakacak olursak dünyada barış ve adalet diyet bir şeyi bulmanın imkanı yoktur. Hep bu batılı güç dünyanın barışını kendisi tehdit ediyor ve hep adaletsizlikleri kendisi yapıyor. Önce bir defa komünizmin dağılmasından sonra tek kutuplu bir dünya kurulmasına çalışılıyor. İşte bu yeni kutbun gidişatını konuşuyoruz. L Bakınız çifte start Müslüman ülkelere geldiği zaman birleşmiş milletler olsun, batı olsun hem insan haklan açısından, hem reaksiyon” açısından hem de müeyyide açısından. İşte insan hakları açısından işe baktığımız zaman bu gün Bosna-Hersek`te On binler katlediliyor. Azerbaycan’da, Nahcivan’da binler, on binler katlediliyor. Bu katledenler Hıristiyan olduğu için ses çıkartılmıyor. Daha öbür taraftan üç sene önce bir Amerikan uçağı düşmüştü, belki de onu CİA düşürttü. O uçak bahane ediliyor iki tane Amerikalı öldü diye kocaman milyonluk ülkelere ambargolar koyuyor, harp ilan ediyor. Onun içinki şimdi bu taraftaki on binler binlerden daha kıymetli oluyor. Bu nasıl bir mantalite, bu nasıl bir dünya, diğer taraftan bütün bu katliamlar karşısında hala birleşmiş milletler bir defacık olsun toplanıp ateşkes karan bile almamıştır. Müslümanlar katledilirken seyirci oluyor. Ama biz Kıbrıs’ta barış harekatını başlattığımız gün iki saat içersinde birleşmiş milletler toplantı, huzur getirmek istediğimiz halde derhal harekatı durdurun katliam devam etsin diye derhal karar aldı bize karşı. İşte batı budur. Ve müeyyide açısından da Kuveyt`i işgal etti diye Irak`ı yok etti, yerle bir etti ama İsrail 40 yıldan beri Filistin’i işgal etmiştir. 40 yıldan beri sayısız birleşmiş milletler karar almıştır, hiçbirisini dinlemez. O Amerika İsrail`e karşı aynı bombalar atması lazım geldiği halde bombalar atmıyor, Müslüman topraklarına Rusya’dan gelen Yahudiler yerleşsin diye 30 milyar dolar onlara destek veriyor. Müslüman topraklarına Yahudiler yerleşsin diye. Bu zihniyetlerle yeryüzünde huzurun elde edilmesi mümkün değildir, bu topraklarda çok iyi bir şekilde üzerinde durulduğu kadar tanıtma gücü, ne yazık ki bu adaletsiz, bu iç yüzünde aslında haksız olan hedefi zulüm olan, gücün dine geçmiştir. Bunlar bütün dünyayı etkiliyor. Müslümanlara yapılan katliamlar ortada hiç gözükmüyor. Bu gün Bosna-Hersek`te, Azerbaycan da Filistin`de, Keşmir`de yapılan olaylardan bir tanesi sürekli olarak yapılan bütün, bütün bu katliamların bir tanesi bir İngiliz’e yapılsa o gün bütün dünya ayağa kalkar, bir Fransız’a yapılsa o gün bütün dünya ayağa kalkar. Ama ölenler Müslüman olduğu zaman tek kelime ile üzerinde bile durulmuyor. Hatta çok defa tersine gösteriliyor. Batıdaki birçok basın hala Ermenilere zulüm yapıldığını yazacak kadar insanlık dışı. İşte böyle bir dünya, böyle bir gidişat ve böyle bir zihniyet. Bunların eline dünya bırakılamaz. Mesela iki günden beri İstanbul`da Yıldız Sarayında konuşulan konu 6 milyar insanın meselesidir. Ne var ki 6 milyar insan
bu tehli, bu felaketli gidişinden kurtulması için tek ilaç, tek çaresi İslam Birliğinin kurulması. İslam birliğinin kurulması 6 milyar insanın saadeti için lazım. Dünya` da bu felaketli gidişatın önlenmesi için bütün insanlığın ilacı olarak bu gün şart olmuştur. Zaruri olmuştur. İşte burada iki günden beri 6 milyar insan bu önümüzdeki felaketlerden nasıl kurtulacak bunu konuşuyoruz. Ve biz bunların hepsini 6 milyar insanın hepsi için konuştuk. Ne görüyoruz bu konuşmalarımızda, bu haksız gidişten bütün insanlığın kurtulması için 1.5 milyarlık İslam aleminin mutlaka bir birlik haline gelmesi, dünyada hakkı olduğu ağırlığı ortaya koyması bu yanlış gidişatı önlemesi insanlığa kurtuluş yolunu göstermesi gerekiyor. Bu gün bu insanlık için bir vazifedir. Bu nasıl olacaktır. Bunun için önce bütün 6 milyar insan şunu kabul etmeğe mecburdur. Bir komünizm nasıl insanlığa saadet getirmediyse, bir sömürü düzeni olan kapitalizm de insanlığa saadet getiremez. Bütün olaylar, bütün gerçekler, bütün rakamlar bu hakikati ortaya koyuyor. Öyleyse insanlığın her şeyden evvel bir düzen ihtiyacı vardır. Yeryüzünde mutlaka adil düzen bütün insanlığa hakkını verecek olan, barışı sağlayacak olan, insanlara saadet getirecek olan adil düzenin ortaya konması bütün insanlık tarafından bunun benimsenip kabul edilmesi şart haline gelmiştir. Başka türlü kurtuluş yoktur. Her bir komünizme benzeyen zulüm düzeni yüzünden milyonlarca insan 70 sene ızdırap çekerse bu işin sonu nasıl gelir. 170 sene kapitalizmden inim inim inliyor. Daha yeni izmler ortaya koyup da insanlığı felaketten felakete sürüklemenin kime ne faydası var. İşte bütün insanlık yeniden kurtulurken böyle önemli bir dönüm noktasında bu toplantı yapılıyor. Nasıl olacakta bir birlik haline gelinecek. Bu birlikten maksat nedir. Bu gün İslam Alemi evet 80 tane topluluk halindedir. 56 tane bağımsız ülke vardır. Kendi aralarında dayanışma, bir işbirliği ilkesi içerisinde şeklen yapılmış bir takım kuruluşlar vardır. Mesela İslam Konferansı kuruluyor. Diğer temsili birlikler var, Arap birliği var, bilmem EKO yani Türkiye İran, Pakistan birliği kısmi birlikler var. Bu birlikler iyi niyetle hizmet etmek istiyorlar. Ama açık bir gerçek odur ki yeterli değildir. İsteneni orta yere koyamıyorlar. İşte buyurun Körfez Krizi oldu ne oldu? İslam Konferansı bir defa toplı, ikinci bir toplantı bile yapamadı. Dağıldı, Amerika`nın karar vermesini bekliyor. Bu nasıl İslam paktı, bu nasıl İslam birliği? Bush`un kararını bekliyor bir an önce toplanabilirdi. Ne işe yarar bu kuruluşlar en iyi mantığa bu en önemli görevleri yapamıyorlarsa tövbe istiğfar etmektir. Aynı şekilde Arap birliği de bir defa toplı daha toplanamadı. Diğer yan diğer bir münasebetle konuştuk, Türkiye, İran, Pakistan arasında çok iyi niyetli bir kuruluş var bu kuruluş Amerikanın kontrolü altında tutuluyor. Faydalı adımlar atılmasına müsaade edilmiyor. Mesela son Tahran toplantısında İran ve Pakistan hiç değilse Müslüman ülkeler arasındaki Ticaret alışverişinde gümrüklerin 25 indirilmesini istedi. Türkiye`nin yöneticileri Amerika müsaade etmez ancak 5 indirebiliriz dediler. Nerede İslam Ülkelerinin kendi şuuru, nerede kendi birliği, nerede kendi varlığı? Ne İslam Konferansı, ne onun yanındaki diğer kısmi kuruluşlar asıl istenen 1.5 milyarlık İslam aleminin birliğini temin edemiyor. Yeterli kalamıyor. Birçok kuruluşlar var. İslam aleminde hatta İslam Birliği maksadını temin için kuruluşlar var araştırma enstitüleri var, her şey var ama asıl istenen şey yok. Nedir bu İslam birliğinin bir vücut gibi kendi şuur, kendi kimliği, kendi varlığı asıl ortada yok. Vücudun birçok uzuvları var. Asıl istenen netice yok. Ne olacak işte İstanbul`un fethinin 539. yıldönümünde Allah`ın lütfuyla İstanbul`un fethi gibi büyük bir şerefli olayın anılması münasebetiyle İslam Aleminin her tarafından teşrif etmiş olan kıymetli devlet adamları iki gün yaptıkları çalışmalarda bu gerçekleri hepsi aynı şekilde hissediyor. Hepsi görüyor ki birtakım kuruluşlar var, ama asıl istenen yok. Yine bütün bu iştirak eden kıymetli zevatın hepsi işte o asıl istenen şeyi artık geciktirmeden bir an evvel mutlaka gerçekleştirilmesi zarureti üzerinde durmuşlardır. Yine iştirak eden bütün kıymetli zevat İslam birliği dediğimiz asıl istenen husus gerçekleştiği zaman bunun hiçbir başka gurubun aleyhine değil 6 milyar insanın hepsinin iyiliği için yapılmak istenen bir şuurlanma olduğunu ittifakla tesbit etmişlerdir. Bu ihtiyaç, bu zaruret kendisini açıkça ortaya koyduğu içindir ki şimdi burada bu tarihi dönüm noktasında bu tarihi günde yeni bir dünya kurulurken İstanbul`un fethi gibi büyük şerefli bir olay bir kere daha yaşanırken bütün İslam Aleminin temsilcileri bir araya geldiler, ve burada karar aldılar. Bu boşluğu dolduralım İslam Birliği mutlaka şuurlu bir şekilde teşekkül etsin. Bu toplantı bu itibarla önemli bir dönüm noktasıdır. Şuna inanıyoruz ki bu gün burada tarih herkes kendine göre tefsir edebilir. Tarihte bazen paragraf değişiyor. Tarihte bazen sayfa değişir, bazen bölüm değişir, bazen kitabın bir kısmı değişir. Biz inanıyoruz ki -her büyük olay hep küçük noktalardan başlamış olduğu için burada bu iki gün esnasında tarihin bir faslı değişiyor. Artık dünyanın bu zulme doğru gidişine 6 milyar insanlık adına el konmuş ve bu olumsuzluk, bu zulüm, bu sömürü hiçbir kimseye hayır getirmeyecektir. Tam tersine geliniz 6 milyar insana saadet getirecek düzeni elbirliği ile kuralım. İşte biz 1.5 milyarlık Müslüman alemi buna hazırız. Onun için hepiniz kendi ülkelerinizde ayrı ayrı Adil Düzen`i, insanlığa saadet getirecek düzenin gerçekleşmesi için bütün gücümüzle çalışacağız. Burada alınan karar 80 tane topluluğun işbirliğini temin etmek 80 tane topluluğun şuurunu gözetmek ve bu güne kadar yapılmış olan bütün kuruluşların hepsinin çalışmalarım faydalı olarak birbirine bağlamak. Biz kıymetli ilim adamlarının da belirttikleri gibi biz şu a İslam Aleminde bu maksat için kurulmuş olan kuruluşların hepsini sevinçle karşılıyoruz. Hepsi faydalı, ama asıl istenen yok. Ve burada o isteneni meydana getirmek için çalışılmıştır. Bütün kuruluşların hepsi varlıklarıyla faydalan olacaktır. Onların hepsinin çalışmalarından faydalanılacaktır. Ne için Hak hakim olsun ve insanlık zulme gitmesin yeni dünya saadet dünyası olsun. Bunun bu ilacın adı İslam Birliğidir. Bundan dolayıdır ki İslam Birliğinin kurulması bu toplantının temel kararıdır. Kurulmak için neler yapılacak komisyonlar tesbit ettiler, biraz önce okunmuş olan nihai bildiride de ortaya konduğu gibi. Böylece bilhassa kıymetli basın mensupları için iki günden beri İslam Aleminden gelen bu seçkin devlet adamları bu seçkin parlementerler, bu seçkin ilim adamları İstanbul gibi dünyanın en önemli merkezinde ve bilhassa bu sarayda buranın manası çok mühim. Çünkü bu sarayın etkisi kayboldu, insanlık felakete gitti. Şimdi arka sarayda yeniden insanlığın kurtuluşu bu sarayın içerisinde düşünülüyor ve kararlaştırılıyor. Olay her bakımdan son derece manalı, son derece şuurlu, son derece faydalı bir olaydır. Burada alınan kararlar bütün İslam Alemi için ve bütün insanlık için hayırlı olsun, sözümüz budur.
MİLLİ ÇÖZÜM MAKALELERİ İÇİN TIKLAYINIZ…