MÜNAFIKLARIN PLANINI Allah’ın boşa çıkarması ve HÜCURAT SURESİNİN UYARILARI
Müslüman, her şeyi İslam’ın terazisinde tartan; her olayı ve her şahsı: Kur’an’ın, Resulüllah’ın, icmanın ve vicdanın ölçülerine göre tanımlayan insandır. Birbirine tamamen zıt iki şeye aynı anda inanılması imkânsızdır. Hak ile Batıl birbirinden tamamen farklıdır, “Doğruluk ve olgunlukla, azgınlık ve sapkınlık birbirinden apaçık ayrılmıştır. Artık her kim, tağutu (İslam’a aykırı şeytanlıkları) inkâr edip Allah’a inanır (teslim olursa) O sapasağlam bir kulpa yapışmıştır.” (Bakara: 256)
Bunun gibi, bir insanın Milli Görüş düşüncesini ve hedeflerini red ve terk etmeden, AKP’li (Muhafazakâr Demokrat) olması, eşyanın tabiatına aykırıdır. Çünkü:
● Erbakan Adil Düzen’ci, bunlar faizci liberalisttir.
● Erbakan D-8’ci, bunlar AB’cidir.
● Erbakan Yeni Bir Dünya hedeflisi, bunlar küreselci, yani Siyonist sisteme teslimiyetçidir.
● Erbakan Millici, bunlar işbirlikçidir.
● Erbakan Milli Görüş Lideri, bunlar BOP görevlisidir…
Öyleyse eski Milli Görüşçülerin AKP’li olması iki nedene dayanır:
1- Bazıları Milli Görüş’ün hakikatini ve hedeflerini gereksiz ve geçersiz sayıp, veya erişilmesi imkânsız hayali hevesler olarak algılayıp; Allah’ın vaadine ve Kur’an’ın müjdesine olan umutları kararıp, süper güç tanıdığı şeytani odakların himayesine sığınmayı ve onların müsaade ettiği kadar İslamcılık oynamayı “realite ve akıllılık” saymaktadır.
2- Bir kısmı da; kırk yıl boyunca savundukları ilmi, İslami ve insani gerçeklerden çark etmiş görüntüsü vermemek için, AKP’nin ve Tayyip Bey’in İslami ölçülere ve Milli Görüş’e aykırı söz ve girişimlerini kendince tevil edip, bunlara bir takım hikmet ve mazeret kılıfları geçirip: “AKP Milli Görüş’ün devamıdır, Erdoğan Erbakan’ın özel yetiştirdiği adamıdır” safsatalarıyla kendilerini ve çevrelerini aldatmaktadır. Bu tipler tam bir münafık tavrıyla, sadık dava mensuplarıyla karşılaşınca: “Biz elbette Hocamıza ve camiamıza bağlıyız, ama AKP’yi de Hakka hizmete yöneltmek için onlara yaklaşmaktayız” derler. Ama AKP’li makamlara ve onların arkasındaki şeytani odaklara ise “Yahu bu Milli Görüşçüleri elimizde tutmak ve hedeflerimize hizmetçi yapmak üzere onları idare ediyoruz, yoksa biz asıl AKP’nin ve hazır dünya düzeninin taraftarıyız” mesajını iletirler. (Bak Bakara: 14)
Daha önce Avrupa Uyum Yasaları çerçevesi (gerekçesiyle) zinayı suç olmaktan ve ceza almaktan çıkaran Sn. Recep Erdoğan’ın, şimdi kalkıp “Yurtlarda ve pansiyonlarda öğrencilerin kız-erkek karışık kalmasına müsaade etmeyeceğiz!” çıkışları, toplumu tavlama ve yaklaşan seçimler için oy avlama horozlanmasıydı. Ve zaten Başbakan’ın bu sözleri kendilerine sorulan AB yetkilileri: “Sn. Erdoğan’ın AB uyum kriterlerine her konuda bağlı kalacağı” yolundaki taahhütlerini hatırlatmış, yani “halkın gazını almaya yönelik palavralar” olarak yorumlamışlardı. Ayrıca tam bu süreçte çıktığı Baltık Ülkeleri ziyaretinde Başbakan’ın “KKTC’li sporcuların, Rum bayrağı altında uluslararası spor müsabakalarına katılabileceğini” açıklaması, Haçlı Batı’nın dayatmasıyla KKTC’nin Rumlara peşkeş çekilmek istendiğinin kanıtıydı. Zaten böylesi kritik ve stratejik tavizler öncesi, Recep Bey’in, halkımızı oyalayan kof konuları gündeme taşıması, artık bilinen bir taktik olmaktaydı. Başbakan’ın bir gaflet anında söylediğini sandığı için O’nun gafını düzeltmeye ve gözüne girmeye çalışan Bülent Arınç’ın, Erdoğan tarafından yalanlanması ve hiçe sayılması da Sn. Bakanın ağırlığını ve saygınlığını (!) boşa çıkarmıştı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…