Münafıkların İstismar Ettiği DAVA AŞKININ ANLAMI VE ŞAŞKINLARIN AYARI
Tahribat ve makam menfaat kastıyla haklı harekete sızmış marazlı münafıkların en sık kullandığı ve tabi istismar edip arkasına saklandıkları kelimelerin başında “Allah aşkı ve dava hatırı” gelmektedir. Onlara sorulsa, bütün gayeleri ve gayretleri Allah içindir ve sadece ahiret sevabı gözetilir. Bu tiynetsiz tipleri tanımak bir hidayet ve feraset meselesidir ve hele böylelerine tavır almak mümince bir ciddiyet ve cesaret işidir. Bunların sahteciliğini anlamak için önce aşkın hakikatini bilmemiz gerekir. Sağlığında Kerametlerini anlatıp durdukları Hoca’nın vefatının ardından “Cihat paralarını mala çevirip üzerine tapuladı ve miras olarak evlatlarına bıraktı!” diye iftira atan tiynetsizlerin de; dünyalık makam ve menfaat uğruna Milli Görüş gömleğini, yani Milli ve haysiyetli kimliğini çıkarıp Yahudi lobilerine kiralanan dönek tiplerin de, din ve dava nutukları sahtedir, çünkü samimiyetsizlik bunların karakteridir.
ŞİİR
Gizli açık her şey, geçermiş kayda
Zalimin manevi, sıhhati yoktur!
Kuş tüyünden yastık, olsa ne fayda
Huzurlu vicdanından, rahatı yoktur!
Hak davaya sızmış, hayırsız moruk
Şerbet pekmez olmaz, yabani koruk
İhlasta sahtekâr, nifakta doruk
Hainin hilede, serhatı yoktur!
Bunların şakirdi, dönek hatipler
Haine yağ çeker, ödlek katipler
Ucuz kahramandır, kolaycı tipler
Münafık fırkanın, Ferhatı Yoktur!
Bunların boynuna, ferman asmalı
Gavur madalyalı siyon tasmalı
Bizden sanarlar ya, elin has malı
Nursuzun onurlu, hayatı yoktur!
Not: Serhat=Had, sınır
Evet, hak davası olmayanın aşkı, sadakati olmayanın sevdası sahtedir. Bir kişinin veya ekibinin aynı anda hem Rahman’a hem de Şeytan’a yaranması mümkün değildir. Mazlumlara ve Müslüman’a yararlı olanlara, gavurların madalya takacağını düşünmek eblehliktir. Amerika’ya tutsak, Avrupa’ya uşak kimselerin, bir de kalkıp İLAHİ AŞKTAN bahsetmeleri, riyakârlık ve sahtekârlığın son sistemidir.
Kur’an cihadın delili, cihad ise aşkın gereğidir. Hakkı ve adaleti hâkim kılmanın gayretini çekmek asaletin; Siyonist ve emperyalist düzenin güdümüne girmek ise sefaletin göstergesidir.
Aşk; sevgi ve sevdanın yoğunlaşması ve Hak davanın sadıklarda billurlaşmasıdır.
Aşk; İmanın somutlaşması, iddianın kuru laf ve hevesten çıkıp ispatlaşmasıdır.
Aşk; kesretle vahdete, alemler içinde Rabbe ulaşılmadır.
Aşk; biat ve itaat zevkinin ve cihat şevkinin doruğa çıkmasıdır. Hoca’nın tabiriyle “insanın cihat delisi” olmasıdır.
Çünkü İslam’ın özü; Halıkı Taalaya tazim ve hürmet ve bütün mahlûka şefkat ve merhamet anlayışıdır. Bütün mahlûkata ve en başta insanlara şefkat ve merhametin esası ise, herkesin huzur ve hürriyet içinde yaşayacağı ve temel haklarına sahip olacağı Adil bir düzen kurulması için çalışmaktır.
Cihat İslam’ın zirve heyecanı, aşk ise cihadın canıdır. Cihat delisi olmayan aşka yabancıdır.
Aşk; Erbakan’ın hayret ve hayranlık uyandıran tavrı, sabır ve sadakati, sağlam ve sarsılmaz tarzıdır.
O bu aşkla tek başına yola çıkmış, Batıl ve barbar sistemleri yıkmak, Hakka dayalı Adil Düzeni kurmak üzere, tüm şeytanilere ve şerli işbirlikçilere karşı kutlu mücadelesini başlatmış ve kırk yıldır geri adım atmamıştır.
Bütün Siyonist merkezlerin, Masonik şebekelerin, süper güçlerin ve sünepe çömezlerin hücumuna maruz kalmış; ama asla yılmamış, yıkılmamış ve yamulmamıştır.
“Kendilerine (Hak yolunda her türlü) yara isabet ettikten sonra (bile) Allah ve Resulünün (cihat, itaat ve sebat çağrısına) icabet edenler; ihsan ve takva sahibi kimseler için ECRÜ AZİM (çok büyük sevap ve rütbeler) vardır.
Ki bunlar; bazı adamlar kendilerine gelip: ‘Size karşı (en kuvvetli ve tehlikeli insanlar birleşip) toplandılar, artık onlardan korkup sakının!’ dedikleri durumda bile, imanları (Rablerine güven ve zafer duyguları) daha da ziyadeleşen ve “Allah bize yeterlidir; O ne güzel vekil (ve sahiptir) diyenlerdir.” (Ali İmran: 172–173) Ayetleri Erbakan’ın teslimiyet ve cesaretini ne güzel anlatmaktadır.
Aleyhine üç ihtilal tezgâhlanmış, dört kere partisi kapatılmış, beş kere teşkilatları parçalanıp hıyanete uğramış, onlarca mahkeme açılmış ama yine de sarsılmamış ve zafiyet duygusuna kapılmamıştır. Çünkü O Aşkın adamıdır, Rabbin halifesi makamındadır ve kulluk şuurunda ve sorumluluğundadır.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…