“Milli Görüş Lideri” Geçinen Oğuzhan Asiltürk’ün
DİNİ GAYRETİ VE DAVA HAMİYETİNİ KÖRLETME NİYETİ
“Acemi tabip candan, cahil bilgiç imandan eder” atasözümüze uygun ve uyuşuk tavsiyelerini “hikmet” diye yutturan, niyeti ve tıyneti bizce malum olan kişi, kendisini “Milli Görüş Lideri” diye tanıtıp, 29 Temmuz 2020 tarihli Milli Gazete’nin ilk sayfasının başına, Erbakan Hocamızın benzetmesiyle; “Zeki Müren tarzı siyaset” yaklaşımını ortaya koymuşlardı. Elde kalan bir avuç insanımızın Dini gayretini ve dava hamiyetini törpüleyip körletmek amacıyla gerçekleri yamuklaştırmaya çalışmaktaydı.
Adam başka bir şey bilmiyor, sürekli: “Üslubunuzu yumuşatın, ılımlı ve tatlı sözler kullanın!..” deyip duruyordu. Hâşâ; Allah’a, Kur’an’a, Resulüllah’a, İslami esaslara, ahlâki kurallara ve Hak davamızın şahsı manevisi olan Aziz Erbakan Hocamıza hakaret edenlere; “Onlar gibi mukabelede (aynı şekilde karşılık vermede) bulunulmayacakmış… Tatlı ve yumuşak üslup kullanılacakmış…”
“Mücadelesini verdiğimiz değerleri savunmak adına, diğer insanlara (kutsalımıza, davamıza, Hocamıza sataşan saldırganlara) tahkir edici ve hedef gösterici söylemlerden kaçınılacakmış…”
Bu yaklaşım; Erbakan Hocamızın ifadesiyle tam bir “Zeki Müren siyaseti ve tavrıdır.”[1] Oysa Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de, bizzat Aleyhisselatü Vesselam Efendimize şöyle buyurmaktadır;
“Ey Nebi(m), kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara karşı şiddetli ‘sert ve caydırıcı’ davran. (Tıynetleri ve niyetleri bozuk olduğundan, saldırgan kâfir ve münafıklar, sizin yumuşak yaklaşımınızı, yağcılık ve zayıflık zannedebilirler). Onların (sonunda) varacakları son durakları cehennemdir ve orası, ne kötü ve kahredici bir dönüş yeridir.” (Tevbe: 73)
“Ey Peygamber! Kâfirlerle (güç ve dirayetle) ve münafıklarla (ilim ve siyasetle) cihad et; onlara karşı ğılzet (netlik, sertlik ve ciddiyet) göster. Onların varacakları yer cehennemdir. Orası dönülüp gidilecek ne kötü bir yerdir.” (Tahrim: 9)
“(Elbette ve kesinlikle Hz.) Muhammed (S.A.V) Allah’ın Resulüdür; beraberinde bulunanlar (ve kıyamete kadar O’nun yanında ve yolunda olanlar) da; inkârcı (zalimlere) karşı şiddetli (cesaretli, mert ve metin), kendi aralarında ise (gayet müsamahalı ve) merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederek (her hizmet ve ibadetlerinde sadece) Allah’ın fazlını ve rızasını ararken görürsün. Onların nişanları, (nurlu) yüzlerindeki secde izleridir. Bu onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları ise şöyledir: Sanki bir ekin (tohum kabuğunu) yarıp filizlerini çıkarmış, gittikçe onu (bitki fidesini ve gövdesini) kuvvetlendirerek kalınlaşmış, derken sapları üzerine doğrulup boy atmıştır. Ki bu durum (emek çeken) ziraatçıların da hoşuna gider. Allah’ın (mü’minleri ve İslami hareketleri böyle tedricen geliştirip güçlendirmesi) bunlarla kâfirleri öfkelendirmek (ve zalimleri kahretmek) içindir. (Ama onlardan, sonunda inadından ve inkârından dönüp) İman eden ve salih ameller işleyenlere Allah (yine de) mağfiret ve büyük mükâfat va’ad etmiştir.” (Fetih: 29)
Bu ayetlerde geçen “Ğılzet-ğaleze” kelimeleri “sertlik, netlik, haşinlik, caydırıcı bir tepki” anlamlarını taşır. (Bak: Müfredat-Rağıb el-İsfehani.)
“Ey iman edenler! (Dininizi ve Hakk davanızı) İnkâr edenlerden (ha dışarıdan, ha içeriden) size (zarar ve saldırı ihtimali) en yakın olan (düşman kâfirlerle) çarpışın ve onlar sizde ‘Ğılzet=Sert bir tavır, (güçlü bir kararlılık ve caydırıcılık)’ görsünler… Ve kesinlikle biliniz ki Allah (münkirler ve münafık kesimlerle değil) takva sahipleriyle beraberdir.” (Tevbe: 123) ayeti de gayet açıktır.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…