MEZHEP TAASSUBU VE MEDENİYET UMUDU
İslam coğrafyasındaki SÜNNİ ve Şİİ ayrımını tarih boyunca sürekli kaşıyan ve birbirine kışkırtıp kırdırarak, her iki tarafı da kendine mahkûm ve mecbur bırakan şeytani odaklar bugün aynı tezgâhı farklı metotlarla yine ortaya koymaktadır. İşte Yemen’de Şii Husi’leri silahlandırıp isyana kalkıştıran da, arkasından güya Sünni cephesi diye Suudi (Amerika!) öncülüğünde Yemen’i kurtarma orduları hazırlayan da aynı Siyonist ve emperyalist mihraklar olduğunu anlamayanlar, bunlara alet olmaktan kurtulamayacaktır. Türkiye’deki gafil AKP iktidarı sözde Sünni Bloğunda yer almakla övünüp halkı avuta dursun, maalesef İran’ın da “Şii mazlumlara yardımcı olmak ve ABD emperyalizmine karşı durmak” kılıfı altında aynı Siyonist senaryoda bilerek-bilmeyerek rol aldıklarını hatırlatmak zamanıdır. IŞİD vahşetine Sünnilik, İran’ın girişimlerine Şiilik yaftası vuranları artık iyi tanımalıdır. Rahmetli Erbakan Hocamızın, tarihi D-8 oluşumuna, en başta İran’ı katması, yüzyıllardır boğuşturulan Şii-Sünni Müslümanları kutlu amaçlar ve ittifaklar altında buluşturması örnek alınmadan hiçbir hayırlı sonuca ulaşılamayacaktır.
Başbakan baş danışmanı Ermeni Yazar Etyen Mahcupyan: “Türkiye IŞİD’e komşu olmaktansa, Kürdistan’la komşu olmayı tercih etmektedir” sözleri IŞİD ve HUSİ’leri kışkırtanların asıl Kürdistan’ı kurmak ve Türkiye’yi parçalamak hesabında olduklarının itirafıdır.
Bu gün yemende iç ve dış mihrakların petrol kavgasına ve stratejik alan kapmasına “Mezhep Çatışması” kılıfı sarılmıştır.
Mezhep çatışmasının yaşandığı Yemen’de İran’ın desteklediği Şii Husiler, Sünnilerin oluşturduğu hükümetle çatışırken, Suudi Arabistan’ın liderliğindeki 10 Arap ülkesi hava operasyonu başlatmıştır. Bir Müslüman ülkenin daha karışmasını fırsat bilen ABD ve Avrupa’dan çatışmaları körüklemek için “lojistik ve istihbarat” desteği yağmaktadır. Bu bağlamda Suudi Arabistan cephesine 10 ülke katılmış, Mısır, Sudan ve Pakistan kara operasyonuna destek vereceklerini açıklamıştır. İran’ın, Yemen’e askeri operasyonun derhal durdurulması çağrısı haklıdır, ama kışkırtıcı tavırdan da sakınılmalıdır.
Suudi Arabistan ile İran’ın Yemen’deki esas kavgasının sebebi Babu’l Mendeb Boğazı üzerinden Amerika’nın çıkarlarıdır. İran’ın boğaz üzerindeki emelleri Husi ilerleyişi ile “sonuca ulaşmak” üzereyken gelen müdahale, Bab’ul Mendeb’i tekrar gündeme taşımıştır. Kızıldeniz’i Aden Körfezi’ne bağlayan Bab’ul Mendeb, aynı zamanda Afrika ile Arap Yarımadası’nı da birbirinden ayıran stratejik konumdadır. Kuzeydoğu kıyısında Yemen, güneybatı kıyısında ise Somali ve Cibuti’nin yer aldığı boğazdan bir yıl içerisinde dünya genelinde “gemi ile taşınan” petrolün yüzde 28’i geçiş yapmaktadır. Ayrıca boğaz, Afrika Boynuzu ülkeleriyle birlikte Mısır ve Sudan gibi ülkelerin de üzerinde “güç oluşturmak” noktasında da kritik bir yerde bulunmaktadır.
Petrol Savaşı Yemeni Yakacaktır!
Arap Yarımadasının en fakir ülkesi Yemen’de şiddet giderek artmıştır. Mezhep çatışmasının yaşandığı Yemen’de Şii Husiler, Sünnilerin oluşturduğu hükümetle çatışmaktadır. Yemen El Kaidesi ise hem orduyla hem de Şii gruplara saldırmaktadır. Yemen’deki son aktör de IŞİD militanlarıdır. Yemen’i şiddet girdabına sürükleyen ABD ve İsrail’in tahrikiyle bu ülkede güç çatışmasına giren Suudi Arabistan ve Ona karşı Şii Husilere sahip çıkan İran tarihi sorumluluk altındadır. BM’nin verilerine göre, Yemen’de her iki kişiden biri açlık sınırında yaşamaktadır. Yaklaşık 10 milyon insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bugünlerde Yemen’de eksikliği çekilmeyen tek şey ise maalesef silahlardır. Araştırma kuruluşu “Small Armys Survey”in raporuna göre, Yemen’de her yetişkin erkekte en az bir tane ateşli silah bulunmaktadır. Yemen’deki açlığa, ayrımcılığa çare bulmaya çalışmayan Suudi (Amerika) ve İran’ın mezhep çatışmalarını kızıştırması kimin işine yarayacaktır?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…