Anasayfa » MEHDİ’NİN HAKİKATİ VE ÇIKIŞININ ALÂMETLERİ

MEHDİ’NİN HAKİKATİ VE ÇIKIŞININ ALÂMETLERİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 454 Görüntüleyen

MEHDİ’NİN HAKİKATİ VE ÇIKIŞININ ALÂMETLERİ

      

Biz; inanmış olduğumuz, ihtiyaç duyduğumuz ve onunla huzur bulduğumuz, Mehdiyetle ilgili bazı bilgileri ve belgeleri başkalarıyla paylaşmak… Bu konulara ilgi duyan ve araştırma yapanlara bazı anahtar bilgiler sunmak ve kolaylık sağlamak niyetiyle hazırladık… Kendimizi ve bildiklerimizi başkalarına ispatlamak… Veya herkesi bizim gibi inanmaya zorlamak yönünde bir gayemiz ve gayretimiz olmadığından, samimi bir üslup kullandık…

Önemli olayların ve kahramanların “Vukuundan önce şüyu bulması”, yani ortaya çıkmaları yaklaşınca bir sevk-i tabii olarak, halk arasında bu kişi ve konuların tartışılır ve araştırılır olması, zihinleri hazırlamak, gönülleri yatıştırmak için, manevi bir inayet ve işarettir. Mehdiyle ilgili konuşmayı ve Mehdi’yi araştırmayı yersiz ve gereksiz görenler, hatta bu konuyla uğraşanların tehlikeli ve fesat ehli olduğunu ileri sürenler, ya Mehdi gerçeğinden ürkenlerdir, ya İslam’ın hâkimiyet ümidini yitirenlerdir, ya da bu konudaki bilgi yetersizliğinden kafası hurafelerle örülenlerdir.

Oysa Hz. Mehdi’yle ilgili yüzlerce rivayet en sahih hadis kitaplarında zikredilmiş… Mezhep imamlarından tasavvuf kutuplarına; yüzlerce müctehit, müceddid ve mürşit bu kutlu müjdeyi haber vermiş ve beklemiş… Yani Mehdi’nin gerçekliği ve geleceği hususunda, tüm Ümmet-i Muhammed arasında, manevi bir icma meydana gelmiştir. “Cenab-ı Hakkın, yanlış ve yararsız bir konuda, ümmetinin ittifakına fırsat vermeyeceği”, Peygamber Efendimizin hadisiyle sabittir.

Bu konunun bazı art niyetli, makam ve menfaat heveslisi kimselerce, zaman zaman istismar ve suistimal edilmesi, ve bazı safdil insanları peşlerinden sürüklemesi, bu gerçeğin terk edilmesini ve gündeme getirilmemesini gerektirmez… Çünkü haklı ve hayırlı olan, önemli ve değerli bulunan her şeyin istismarı yapılabilmektedir. Her istismar edilenin terk edilmesi ise, elbette söz konusu değildir. “Mehdiyet meselesinin, Müslümanları tembelliğe ve boş beklentilere sevk ettiği ve bu nedenle gündeme getirilmemesi gerektiği” iddiaları da tutarlı değildir. Her şeyden önce, eğer Mehdiyet müjdesi, mü’minleri rehavet ve meskenete sevk edecek olsaydı, Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz bunları, hem de ısrarla haber vermezdi… Halbuki mü’minleri esaret ve sefalete sürükleyen şey gayretsizlik… Gayretsizliğin asıl sebebi ise, ümitsizliktir. Yüksek ve kutsal hedeflere kavuşma… Zulüm ve zilletten kurtulma ümidi küllenen ve artık idealini ve gayesini yitiren kimseler, geçici ve nefsi heveslerinin kölesi, hâkim ve hain güçlerin kuklası olmaya aday demektir.

Hadis ve haberlerde bildirilen, dünya çapında liderlik şartlarını taşıdığına kanaat getirilen, ehil ve emin şahsiyetlerin “Mehdi” olarak bilinmesinin ve Onun hakkında hüsnü zan edilmesinin ise, ne itikadi, ne içtimai hiçbir zararı söz konusu değildir. Zaten böyle bir konuda, başkalarının bizim gibi inanmaya ve bir şahsiyete bizim gözümüzle bakmaya ne dinen, ne vicdanen bir mecburiyetleri ve mesuliyetleri de ileri sürülemeyecektir. Ne var ki, Peygamberimiz (SAV)’in özellikle haber verdiği bir müjdeyi önemseyen, dünyadaki şartların ve ihtiyaçların doğrultusunda böyle bir hareketin ve şahsiyetin zuhurunu gerekli gören… Adem Peygamberden günümüze tüm şeytani düşünce ve düzenlerin ortak birikimi ve en güçlü temsilcisi olan Deccalizme-Siyonizm’e[1] karşı, yeterli ve gerekli tedbirleri alabildiğine, alt yapı hazırlıklarını tamamlayabildiğine güvenilen… Hikmet ve feraset ehli tarafından takdir ve takdim edilen… Velhâsıl pek çok işaret ve beşaretler kendisini gösteren, dünya çapındaki bir şahsiyeti, Mehdi olarak görmek ve onun insanlık davasına samimiyetle gönül vermek, günah olmak bir tarafa, büyük bir mutluluk ve bir o kadar da sorumluluk vesilesidir.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi