Kibir; nefsini beğenmek, başkalarından üstün görmek, Allah’ın imtihan için verdiği bazı nimet ve faziletleri kendinden bilmek, gaflet ve cehaletle büyüklenmek demektir. Azazil’i İblis yapan ve Allah’ın kahrına uğratıp şeytanlaştıran bu düşüncedir. Nasıl ki, ümitsizlik küfür ise -çünkü ümidin tükenmesi, iman pilinin bitmesidir-; bunun gibi kibir de küfür ve nankörlük alametidir, gurur ve gafletin zirvesidir. Evet, kibir, bir kula imtihan icabı ve emanet olarak verilen servet, şöhret, etiket, rütbe ve yetki, gençlik ve güzellik, bilgi ve beceri gibi şeylerle övünmesi, böbürlenmesi, kendini beğenmesi, başkalarını küçük görmesi ve hatta Rabbine rakipliğe yönelmesidir.
Aslında gurur ve kibir, İslami anlayıştan uzak, batıl eğitimlerin ve batılı eğilimlerin bir sonucu olarak giderek yaygınlaşmaktadır.
Bakınız, insanı: Aristo, “politik” hayvan!… Descartes, “düşünen” hayvan!… Marks, “alet kullanan” hayvan!… Durkheim, “sosyal” hayvan!… Sartre, “isyan eden” hayvan!… Filozof Peter Singer ise; “birtakım ilave niteliklere sahip” hayvan! olarak tanımlamaktadır. Bunlardan etkilenen sözde yerli çömezleri ise, insanı: Akıllı hayvan!… Konuşan hayvan!… İki ayağı üzerinde yürüyen hayvan!… İnsanın kurdu olan canavar! şeklinde yorumlamaktadır.
Maalesef Türk Dil Kurumu’nun çıkardığı Türkçe sözlükte bile, “insan: memelilerden, iki eli olan ve iki ayağı üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı (hayvan), mecazi/değişmeceli olarak da huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli kimse”, diye tarif olunmaktadır.[1]
Diderot Ansiklopedisi’nde ise, insan; “hisseden, düşünen, Dünya üzerinde özgürce dolaşıp gezen, hükmettiği bütün diğer hayvanların başında görünen, toplum halinde hayat süren, sanatı ve bilimi icat eden, kendine özgü iyilik ve kötülükleri bilinen, kendine Efendiler ve manevi önderler edinen ve kanunlar üreten vs. bir varlık” diye tanımlanmaktadır.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…