KAYIP TRİLYON TERANESİ VE SÜTÜ BOZUKLARIN TERESLİĞİ
Erbakan’ın Stratejik Hamleleri ve Siyonist-Sabataist Şarlatanların Tepkileri
Erbakan Hoca’nın tarihi hamlelerini ve Siyonist sömürü saltanatını sarsan projelerini engellemek ve Hoca’yı halkın gözünden düşürmek üzere yoğun iftira kampanyaları başlatılmıştı. Bu şeytani planlarda hem dış odaklar, hem içerideki masonlar hem de solcusundan İslamcısına bir sürü kiralık piyonlar rol almaktaydı. Sabataist solcu cazgırların son eri (Yalçın) da her fırsatta bu asılsız ama kasıtlı ithamları gündeme taşıyarak bir türlü dinmeyen Erbakan gıcıklıklarını ve kuyruk acılarını bastırmaya çalışmaktaydı. OdaTV’nin yeni finolarından Aydın Tolga da “Nasıl oluyor da İslamcılık siyasetinden bu kadar yolsuzluk çıkıyor?” başlıklı yazısında; önce bütün Müslümanları hatta İslam’ı töhmet altına almaya, özellikle de Milli Görüş üzerinden Erbakan Hoca’yı karalamaya ve tabi dolaylı biçimde, “Erdoğan’ın ve AKP iktidarının yolsuzluk ve hırsızlık suçlarını da Erbakan’ın sırtına yıkmaya” uğraşmaktaydı.
Avrupa’da faaliyet gösteren, Nurculardan Süleymancılara, Tarikatçılardan Fetullahçılara, Erbakan düşmanı Radikal İslamcılardan AKP ve Erdoğan yandaşlarına… Diyanete bağlı kuruluşlardan diğer istismarcı oluşumlara kadar; onlarca farklı ve aykırı kesimlerde ve bunlara bağlı camilerde toplanan ve birçoğu şahsi amaçlar için çarçur olunan paraların tamamını, Milli Görüş camilerinde ve Saadet Partisinin yetkililerinin emriyle yapılmış gibi göstermeye kalkışmak… Ve bütün bunların Erbakan’ın bilgisi, müsaadesi ve istifadesi altında yürütüldüğü kanaatini yaymaya çalışmak, sütü bozuklara yakışır bir şeytanlık ve şarlatanlıktı… Ve hele bu kasıtlı ve kafa karıştırıcı çarpıtmaların; “AKP kurmaylarının konuşulan vurgun ve soygunlarını çok da abartmamak ve normal karşılamak lazımdır; çünkü bunlar Erbakan’ın ve Milli Görüşün devamıdır!” imajını oluşturmak için yapılması, ahlaksızlığa dönüşen bir hazımsızlığın devamıdır.
Kayıp Trilyon Meselesi ve Adaletin Terazisi
“Adalet”in bir anlamı ve vazgeçilmez bir esası da: “Aynı iddialara aynı davaları açmak; aynı şartlarda, aynı araçlarla ve aynı amaçlarla işlendiği öne sürülen suçlara aynı cezaları uygulamak”tır. Bunun aksi; ayrımcılık ve kayırımcılıktır, çifte standartçılık ve haksızlıktır.
RP Davasının Hakimlerinin bir kısmı FETÖ’cü çıkacaktı!
CHP’nin bir televizyon kanalına 3 milyon dolar verdiğine dair haberler daha önce medyada yer almıştı. Bu haberlerin çıkış sebebi, Türkiye’nin tasarlanmış bir proje çerçevesinde yeniden 28 Şubat günlerine sürüklenmek hesaplıydı. Söz konusu kanal, milleti kamplaşmaya çağırırken birileri, muhtemelen hükümet kanadından birileri, bu belgeleri basına sızdırmıştı. Aradan yıllar geçince öğreniyoruz ki, sözü edilen para 4 trilyon kadarmış ve Maliye Bakanlığı durumu ilgili mercilere aktarmış, ama bugüne kadar da hiçbir işlem yapılmamıştı. Gelinen noktada sözü edilen hesaba Anayasa Mahkemesi’nin bakıp bir karar vereceği anlaşılmaktaydı.
Peki, Refah Partisi’nin şu meşhur trilyon davasıyla ilgili neden yasalara uygun olan bu yol takip edilmeyip farklı mecralara kayılmıştı? RP, bir siyasi parti sayılmamış mıydı? Neden, RP söz konusu olduğunda Anayasa Mahkemesi değil de Maliye Bakanlığı doğrudan taraf olarak bu parti aleyhine karar almıştı? RP davasının hukukçuları şimdi ayağa kalkmalıydı. En azından, o davanın hakimleri verdikleri kararın yasal olmadığını itiraf edip hiç değilse vicdanlarını rahatlatmalıydı.
Ve acaba “Erbakan Milliciydi. Bu nedenle tasfiye edilip AKP’ye geçit verildi” itirafında bulunan Sn. Deniz Baykal: “Bu konuda da Erbakan’a haksızlık edilmiştir” diyebilecek cesaret ve ciddiyeti ortaya koyacak mıydı?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…