KAVMİYETÇİLİK, İŞÇİLİK VE ÇAĞDAŞ KÖLELİK
İslam, insanların “ırkı”yla veya soy-sop alakasıyla değil, “takvası” (haksızlık ve ahlaksızlıktan sakınması) ve temel haklarının sağlanıp korunmasıyla ilgilenir. Çünkü Allah’a ve Kur’an’a iman eden ve herkesin Hz. Adem’in nesli olduğunu bilen birisinin ırk üstünlüğü gütmesi mümkün değildir. Ancak her insanın; kavmini, kabilesini, ailesini, dilini ve ananesini sevmesi ve sahiplenmesi doğal ve doğru bir şeydir.
Barış, bereket, adalet ve selamet anlamı taşıyan İslam’dan kaynaklanan Adil Düzende, vatandaşların dinine ve kökenine bakılmaksızın, Onun ekonomik yeterliliğinin, sosyal seviyesinin ve siyasi etkinliğinin yükseltilmesi hedeflenir.
Ülkemizde köylerde ve beldelerde yaşayıp güya “çiftçi” sayılan milyonlarca gizli işsiz ve yine milyonlarca resmi işsiz, zaten sefalet içinde ve perişan vaziyetedir. Buna karşılık asgari ücrete mahkûm bulunan veya sigortalı çalışan diğer milyonlarca “işçi” ise, tarihteki “köle”lerin günümüzdeki temsilcileri gibidir ve sürekli emekleri sömürülüp ezilmektedir.
Güya Ekonomi Hocası ve eski MİT kurmayı olan Mahir Kaynak, dünyadaki zulüm ve sömürü sisteminin baş aktörleri olan Siyonizm ve Yahudi Lobileri gerçeğini saklayıp toplumu avutmak ve AKP’nin Tahribatlarına hikmet uydurmak üzere yaptığı yorumlarda:[1]
“Daha önce, dünya ekonomisinde küresel güçlerle ulusal güçlerin çarpıştığını ve bu savaşı ulusal güçlerin kazanacağını söylediğini ve öngörülerinin aynen gerçekleştiğini söylüyor, ardından da bu kerametiyle tamamen zıt şekilde, sonunda ABD ve Rusya ekonomilerinin ayakta kalacağını, İran’ın da denge unsuru olarak bunlara katılacağını” vurguluyordu.
Peki bu Mahir Kaynak, ABD ekonomisinin Yahudi tekelinde olduğunu bilmiyor muydu? Putin’in bütün gayretine rağmen, Rus ekonomisinin bile, hala önemli ölçüde Yahudi güdümünde bulunduğunu nasıl unutuyordu?
Sn. Kaynak, Türkiye’de milli ve yerli sanayinin AKP eliyle çökertildiğini, hatta ziraat ve hayvancılığın bitirildiğini; bu yabancı para akışının her an kesilip ülkenin Yunanistan’dan çok daha beter bir krize sürüklenebileceğini, nasıl hiç düşünmüyordu?
Bugün ÇİN’deki ekonomik gelişmelerin bile, “Küreselleşme kılıflı Yahudi sermayesinin” ucuz işçi ve hammadde cenneti gördüğü bu ülkedeki yatırımları sayesinde gerçekleştiğini nasıl anlamıyordu?
Avrupa Çin desteğiyle ayakta kalmaya mı çalışıyordu?
3-5 Şubat tarihlerinde toplanan 48. Münih (NATO) Güvenlik Konferansı öncesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel ”Almanya ve Avrupa’nın kapısını Asya’ya açmak için” Çin’e gidiyordu.
5. kez Çin’i ziyaret eden Merkel, Avrupa’ya Asya’nın kapısını açan lider olarak anılmak istiyordu. Merkel, Avro’nun kurtarılması pazarlıkları yapıyor ve ”Çin ihracatını Avrupa’ya yönlendirerek bir çöküşü önleyebilir” görüşünü iletiyordu. Bu arada Almanya’nın Çin’le olan ticari ilişkileri, ABD ile olan ticaret hacmini geçmeye doğru ilerliyordu.
Çin’de İngilizce olarak yayınlanan ”Global Times” Merkel’i, yanında kaburgaları çıkmış ve elinde şapka açmış bir dilenci ortağıyla yan yana karikatürize ediyordu.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…