Anasayfa Gündem “RABB” KAVRAMI VE Gizlenen Hakikat: KABİR SUALİNİN ANLAMI VE AÇILIMI

“RABB” KAVRAMI VE Gizlenen Hakikat: KABİR SUALİNİN ANLAMI VE AÇILIMI

Yazar: yonetici
0 Yorum 534 Görüntüleyen

“RABB” KAVRAMI

VE

Gizlenen Hakikat: KABİR SUALİNİN ANLAMI VE AÇILIMI

      

Yaklaşık 25 yıl kadar önce, Milli Gazete’de “Kabir suali nedir, nasıl anlamak ve hazırlanmak gerekir?” konusunu izah etmiş, Kabir sualinin bu imtihan âleminden, hesap ve mücazaat ülkesine geçerken, “sınır kapısı olan kabirdeki ilk pasaport tetkiki ve kimlik tespiti” olduğunu belirtmiştik. Daha sonra birkaç medyatik ilahiyat prof.u, bu teşbih ve tahlillerimizi kopya edip kendi bulguları ve bilgileri gibi TV ekranlarında ve maalesef asıl önemli kısımlarını atlayarak şov yapmaya ve bilgiçlik taslamaya girişmişlerdi. 16 Eylül 2016 Cuma günü aramızdan ve dünyamızdan ayrılan sadık ve sağlam bir Müslüman, sapmaz ve sarsılmaz bir dava adamı olan Elazığ Kesirikli Hüseyin Öztürk kardeşimizi 52 yaşında ahirete uğurladığımızda Asri Mezarlık’ta kabrinin üzerinde telkin yapılırken, cenazedeki bazı kardeşlerimize bu “Kabir Suali” gerçeğini bir kez daha hatırlatmış ve “Hoca efendiler kalıplaşmış duaları ve Arapça metinlerle okumanın yanında, acaba asıl bu hikmet ve hakikatleri niye hatırlatmazlar?” diye de hayıflanıvermiştik.

İşte bu soruların doğru ve doyurucu şekilde yanıtlanıp, “ama”, “fakat”, “ancak” gibi kelimelerle başlayan ve kalbi marazlarına mazeret kılıfı uydurulan saptırmacalara kalkışmadan verilecek samimi cevaplar, bir kişinin (veya kesimin) gerçek ayarını ve amacını ortaya koyan mihenk taşlarıdır. Bu hakikat aynasına bakanlar, kendi iç dünyalarıyla karşılaşacak, nasıl bir inanca ve amaca sahip olduklarını kavrayacaklardır. Bazıları, hep gizlemeye çalıştığı bu çirkin yüzünü gösteren aynayı kırmaya, böyle bir ayna tuttuğumuz ve içini dışa kusturduğumuz için bize sataşıp saldırmaya başlayacak, inşaallah bir kısmı da bâtıl saplantılarını ve bağnaz sapkınlıklarını bırakıp yeniden hakikat kulpuna ve Kur’ani kurallara yapışacaktır. Bir hadis-i şerifte: “İman, (misal olarak) gömlek gibidir. (Taat ve takva ile) Bazen onu giyinip kuşanır, (isyan ve günahlarla) bazen de onu çıkarıp atarsın”[1] buyrulmaktadır. Başka bir hadiste Hz. Peygamber Efendimiz: “Yüce Allah örnek olarak size her iki tarafında duvar bulunan dosdoğru bir yolu veriyor. Bu duvarın da açık olan kapıları ve kapıların da perdeleri vardır. Bu yolun başında birisi: ‘Ey insanlar! Bu yola girin ve bir yere sapmadan yürüyün!’ diye seslenmektedir. Yolun üzerinde aynı şekilde bir uyarıcı vardır. Yolda giden insanlardan biri duvardaki kapıların perdesini aralamak istediği zaman yolun üst tarafında bulunan iki kişi: ‘Sakın! Orayı açma! Şayet açarsan içeriye girmek zorunda kalırsın!’ diye onu uyarır. Bu örnekte dosdoğru yol, İslam’dır. Yolun kenarındaki duvarlar da, Yüce Allah’ın buyruklarıdır. Açık kapılar, Yüce Allah’ın yasaklarıdır. Yolun başında insanları uyaran kişi, Yüce Allah’ın Kitabıdır. Yolun üst tarafında durup insanları uyaran kişi de, her Müslümanın gönlünde bulunan vicdandır!”[2] buyurmaktadır.

İşte kabir suali ve bu imtihan sorularının yanıtları:

1- Rabbin Kimdir?

a- Benim Rabbim, âlemlerin ve her şeyin yegâne sahibi, yoktan var edip terbiye edicisi olan Cenab-ı Hak Zül Celal Hazretleridir.

b- Bizi tabiat güçleri meydana getirmiştir. Ben maymun soyundan türemeyim, annemin ve babamın sayesinde, kendiliğinden ve tesadüfen dünyaya gelmişim. Rabbimi bilmemekteyim…

c- Ben Allah’ın oğlu İsa Mesih’in takipçisi, teslis (üç ilah) akidesinin temsilcisi ve dinler arası diyalog düşünceliyim. Siyasi Siyonizm’in gönüllü hizmetçisiyim…

d- Ben çağdaş Batı medeniyetinin bir kulu-kölesiyim. Tüm dini ve ahlâki kurallardan bağımsız hayvani bir hürriyetin tarafgiriyim…

2- Dinin Nedir?

a- Benim dinim; Faizci ve fahişeci demokratik Kapitalizmdir…

b- Benim dinim; Darwinist Sosyalizm ve Komünizmdir…

c- Benim dinim; Irkçı Liberalizm ve taklitçi Şovenizmdir…

d- Benim Hakk Dinim; İslam Dini ve adalet düzenidir…

3- Nebin (örnek ve önder rehberin) Kimdir?

a- Benim rehberim; Yahudi Siyonizm’inin küresel liderleri ve ülkemizde bulunan kahraman kılıflı yöresel çömezleridir.

b- Benim Hakk Nebim; Hz. Muhammed (SAV) Efendimizdir…

c- Benim önderim; Karl Marx Dinsizi, Lenin, Mao türevleridir…

d- Benim peygamberim; Feto, Reto, Apo, Haydo gibi din istismarcısı ve dış güçlerin hizmetkârı kiralık kişilerdir…

4- Milletin Hangisidir?

a- Irkçı, ayırımcı-kayırımcı kavmiyet bağnazlığı illetidir, yani başkalarını dışlayıcı ve aşağılayıcı milliyetçiliktir.

b- Batı (Avrupa ve Amerika) takipçiliğidir…

c- Benim Milletim; 1,5 milyarlık İslam Ümmeti (ki Kürt, Laz, Arap, Boşnak gibi farklı köken ve kültürden oluşan ve İslam mayasıyla kaynaşan Müslüman Türk Milleti de bu ümmetin, necip, aziz ve asil bir üyesidir.)

d- Benim tercihim; Hümanizm (sahte insan sevgisi) taklitçiliği ve masonluk biraderliğidir…

5- Kıblen (yönelişin) Neresidir?

a- Benim Kıblem; Kâbe merkezli İslam kardeşliği hedefidir…

b- Benim hedefim; Haçlı Avrupa Birliği gayesidir…

c- Benim tercihim; ABD himayeli İsrail işbirlikçiliğidir…

d- Benim beğendiğim; Ateist, Budist ve Komünist ülkeler birlikteliğidir…

6- Kitabın (Anayasa kaynağın ve hayat programın) Hangisidir?

a- Benim bağlandığım; Kopenhag (Haçlı AB) Kriterleridir…

b- Benim peşine takıldığım; Marx ve Engels’in öğretileridir…

c- Benim Hakk Kitabım; Kur’an-ı Kerim’in hükümleridir…

d- Benim dayandığım; Doğal hukuka, genel ahlâka ve milli çıkarlara aykırı Avrupai yasaların Meclis’ten geçirilip T.C. kanunları kılıfı sarılmış halidir…

7- Dünyada iken asli gayen ve görevin ne idi?

a- Benim tek emelim; Şahsi makam ve çıkar uğruna BOP’a hizmetçilik, Büyük İsrail hedefine şövalyelikti…

b- Benim ideolojim; Sınırsız, sınıfsız, İslamsız ve insafsız Komünizm cenneti hayaliydi…

c- Benim asıl gayem ve görevim; Ülkemizde ve yeryüzünde; Kur’an’a, Resulüllah’a, akla, ahlâka, vicdana ve bilimsel doğrulara dayalı Adil bir Düzenin yerleştirilip yürütülmesiydi…

d- Benim tek hevesim; Helal-haram demeden kazanıp tüketmek, keyfince yemek-içmek, gezip eğlenmek düşüncesiydi…

Kur’an’ın ve Resulüllah’ın çok açık uyarılarına rağmen:

Faizi; kâr payı, mevduat neması ve enflasyon farkı olarak tanımlayan ve resmen faiz sistemini sahiplenip yürütmekle Allah ve Peygamberle savaşan…

Zinayı; resmen ve hukuken ceza almaktan ve suç olmaktan çıkaran ve ülkede fuhuş reklamcısı TV programlarını ve porno yayınlarını yaygınlaştıran…

Kumarı; şans kapısı, kazanç yarışı ve devlet yasası yapan…

Haçlı AB’ye katılmayı; medeniyet aşaması, modernizm sıçraması ve demokrasinin sigortası olarak kutsayan…

İslam’a, ahlâka ve insanlık fıtratına aykırı olarak; idamı (kısası) kaldırmayı, Haçlı dayatması kanun paketlerini Meclis’ten geçirip yasalaştırmayı çağdaşlık görevi ve demokrasi gereği olarak yorumlayan…

Siyonist ve zalim işgalci İsrail’le uzlaşıp anlaşmayı; barışçı ve akılcı dış politika çizgisi olarak yutturan…

Kısaca; helali haram, haramı helal, günahı mübah, mübahı günah sayan liderlerin, hükümetlerin, bunlara fetva veren ve mazeret gösteren âlimlerin ve uyarıldıkları halde peşlerinden gidenlerin ve destekleyenlerin hepsi, Allah’tan gayrı Rabbler edinip şirke sapmışlardır.

Fatiha Suresi’nin başındaki: “Elhamdü lillahi Rabbil âlemin=Her türlü hamdü sena, övgü ve minnet, hürmet ve itaat âlemlerin Rabbi olan Allah içindir ve O’na aittir” ayet-i kerimesinden: Lafza-i Celal olan ve tüm sıfatlarını kapsayan “Allah” kelimesinden sonra, Cenab-ı Hakkın en şamil isimlerinin başında Rabb sıfatının yer aldığı anlaşılmaktadır.

Rabb: Terbiye etmek, yetiştirmek, ıslah ve tamir etmek, yönetmek ve hayra yönlendirmek, sorumluluk yüklemek, istediğini yapabilmek; ayrıca başkan olmak, toplamak, yığmak, hazırlamak; mâlik ve sahip olmak ve nimeti artırmak manalarını taşır. Arapça üstünlük ve efendilik anlamlarındaki “r-b-b” kökünden türeyen Rabb; efendi, mâlik, sahip, terbiye edici, yetiştirici, düzeltici, tedbir alıp sorumluluk üstlenici, yönetici, nimet verici, ihtiyaçları giderici, kefil olan, otorite sahibi reis ve melik anlamındadır, çoğulu erbabtır. Kur’an’da 969 defa geçen Rabb kelimesi, Allah’ın ve insanların sıfatı olarak şu anlamlarda kullanılmıştır:

1- İhtiyaçları gideren “efendi, mâlik” anlamında insanın sıfatı Yusuf Peygamber, gayr-ı meşru ilişki teklif eden Zeliha’ya, “Allah’a sığınırım, gerçekten o (eşiniz Aziz Kıtfîr) benim efendimdir (Bana ikramda bulunmuştur, ona hainlik edemem) dedi.” (Yusuf: 23) ayetinde geçen (Rabb) Mısır Azizinin sıfatı olarak kullanılmıştır.

2- İtaat edilen, sözü geçen, otorite sahibi, reis, efendilik ve üstünlüğü kabul edilen kişiler mesela; “(Yahudi ve Hristiyanlar) Allah’ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de (rab edindiler)” (Tevbe: 31) ve “Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi rabler edinmeyelim” (Âl-i İmrân: 64) ayetlerinde geçen “Erbab”; emir ve yasaklarına boyun eğilen, koyduğu kurallara uyulan, İlahi vahye dayanmadan helal ve haram dediklerine inanılan, ilahlık mertebesine yükseltilen kimseler anlamında kullanılmıştır.

3- Melik ve sahip olma, yaratma, hidayet buyurma, yedirip içirip doyurma ve bağışlama anlamında Allah’ın sıfatı olarak kullanılmıştır. Mesela “Onlar bu Beyt’in Rabbine ibadet etsinler” (Kureyş: 3) ayetindeki “Rabb” kelimesi bu anlamdadır. Allah’ın sıfatı olarak “Rabb”, bütün varlıkları yaratan, yetiştirip olgunlaştıran, terbiye edip donatan, ihtiyaçlarını giderip barındıran, rızık verip görüp gözeterek sahip çıkan (Şuarâ: 77-82), insanlara, yerlere, göklere, gezegenlere, hayvanlara, bitkilere, ağaçlara, çiçeklere, toprağa, suya, havaya her şeye düzenini, güzelliğini, yeteneklerini bağışlayan, yaşamalarını sağlayan, her şeyin maliki ve sahibi olan anlamında kullanılmıştır. Rabb kelimesi; Kur’an’da “Er-Rabb” şeklinde hiç kullanılmamış, “çok merhametli Rabb” (Yâsin: 58) ve “çok bağışlayan Rabb” şeklinde iki yerde nekre, bunun dışında; “âlemlerin Rabbi” (Fatiha: 2), “ulu arşın Rabbi” (Tevbe: 129), “göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbi” (Meryem: 65), “Musa ve Harun’un Rabbi” (Taha: 70), “yedi göğün Rabbi” (Mü’minun: 86), “doğu, batı ve ikisinin arasında olanların Rabbi” (Şuarâ: 28), “Kâbe’nin Rabbi” (Kureyş: 3), “sabahın Rabbi” (Felak: 1), “insanların Rabbi” (Nâs: 1), “her şeyin Rabbi” (En’am: 164) ve daha çok “Rabbin” (243 defa), “Rabbiniz” (118 defa) ve “Rabbimiz” (111 defa) terkipleriyle kullanılmıştır.

Rabb; sözlükte “bir şeyi yetkinlik noktasına varıncaya kadar kademe kademe inşa edip geliştirmek” manasındaki rab (rabb) kelimesi mübalağa ifade etmek üzere daha çok sıfat gibi kullanılır ve kelimenin, hepsi de Allah Teâlâ hakkında olmak üzere “mâlik, seyyid, idare eden, terbiye eden, gözetip sahiplenen, nimet veren, ıslah edip geliştiren, Ma’bud-u hakiki, gibi anlamları vardır.[3] İbn Cerîr et-Tâberi bu manaların Mâlik, Seyyid ve Muslih kelimelerinde yoğunlaştığını kaydeder. Mâlik “evreni yaratan ve yöneten”, Seyyid “hâkimiyetinde dengi ve benzeri olmayan”, Muslih de “lütfettiği nimetler vasıtasıyla yaratılmışların halini düzeltip geliştiren” demektir.[4] Ebü’l-Beka el-Kefevi rab kelimesinin Allah için kullanıldığında içerdiği manaları şu şekilde sıralar: Rab “mâlik” anlamına alındığı takdirde Allah’tan başka bütün varlıklarla, “muslih” olarak düşünüldüğünde kendi başına mevcudiyeti bulunmadığından ıslaha elverişli olmayan arazların dışındaki nesnelerle, “seyyid” diye açıklandığında sadece akıllı yaratıklarla, “mâ’bud” manası verilmesi halinde ise mükelleflerle ilgili bir muhteva taşır.[5]

Özetle, Kur’an-ı Kerim’de RAB kelimesi genellikle şu 5 anlamda kullanılmıştır:

1. Yaratıp yönetici, gereksinimleri giderici, terbiye edici ve yetiştirici.

2. Kefil, himaye edici, koruyup gözetici, ıslah edip düzeltici.

3. Çeşitli kimselerin oluşturduğu bir toplulukta merkezi bir sıfata sahip olan kişi.

4. Kendisine bağlananların efendisi, sözü geçen, üstünlüğü ve yüceliği kabul edilen ve tasarruf hakkına sahip, itaat ve boyun eğilen birisi, güç ve egemenlik sahibi reis;

5. Mâlik, efendi.

Rab kelimesi Kur’an-ı Kerim’de yukarıda açıkladığımız tüm manalarıyla yer almıştır. Ayetlerde, bazen bu manalardan sadece bir ya da ikisi bazen daha fazlası bazen de beş anlamıyla birden kullanılmıştır.

1. ve 2. şıktaki Rabb, Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:

“De ki: “O, her şeyin Rabbi (ve gerçek sahibi) iken, ben Allah’tan başka bir Rab mi arayayım?..” (En’am: 164)

(Allah) Doğu’nun ve Batı’nın (bütün yönlerin ve ülkelerin) Rabbidir. O’ndan başka ilah yoktur. Şu halde (yalnızca) O’nu vekil tut (va’adine güvenip sarıl).” (Müzzemmil: 9)

 

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi