İSLAM DOĞALLIK VE KOLAYLIKTIR
Zorlaştıran da, Yozlaştıran da Kınanmıştır!
“Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine (İslam’a yani), Allah’ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı (tabiat kanunları ve İslam’ın kuralları) için hiçbir değiştirme olmayacaktır. İşte dimdik ayakta duran din (bu İslam’dır). Ancak insanların çoğu bilmeyen (ve gerçeği araştırıp öğrenmeyen konumdadır).”[1] Ayeti, İslam’ın; insanın yaratılışına, yani doğal arzu ve ihtiyaçlarına en uygun İlahi kurallar olduğunu hatırlatmaktadır.
Evet, İslam;
• Hem; onurlu ve huzurlu yaşama kılavuzu, helâl ve kolay bir hayat nizamıdır.
• Hem; fert, cemiyet ve devlet ilişkilerini düzenleyen ve disiplinize eden İlahi prensipleriyle bir toplum intizamıdır.
• Hem de; musibetlere dayanmak, cihat, zekât, ukûbat sıkıntılarına katlanmak, İlahi emir ve yasaklara uymak ve sonunda ebedi hayatı kazanmakla alâkalı bir imtihan programıdır.
“İslam fıtrat dinidir” demek; insanın yaradılışındaki ve yapısındaki (tabiatındaki) arzu ve ihtiyaçları en doğru ve doğal yollarla karşılayan kurallar içeriyor anlamındadır. İslam taklitçilikten, şekilcilikten, gösterişten ve külfetçilikten uzaktır. Yani İslam; insandaki duyguları ve arzuları, hem kısıtlayıp körleten; hem de aşırılığa ve ahlâksızlığa kayıp kirleten yöneliş, yöntem ve sistemlerden farklı olarak; adaletli (dengeli) ve asaletli kurum ve kurallar ortaya koymaktadır. Cenab-ı Hak din adına, ne yobazlık ve fesatçılığa ne de yozlaşma ve fırsatçılığa asla razı olmamıştır. Hem toplumu çürüten dinsizlik başıboşluğunu ve ahlâki bozukluğu önlemek, hem de din adına uydurulan kabalık ve softalık boyunduruğunu gidermek üzere Allah, Kur’an’ı ve Resulüllah’ı yollamıştır.
“Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan Elçiye (Resule) uyarlar; O, onlara ma’rufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helâl, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri (gereksiz külfet ve zahmetleri) indirip (hafifletiyor). Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve Onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.”[2] Çünkü dinde aşırı kuralcılık; evham, kuruntu ve saplantı gibi psikolojik hastalıklara yol açmaktadır.
Hz. Peygamber Efendimizin: “(Her konuda) Kolaylaştırın (sakın) zorlaştırmayın; müjdeleyip (sevdirin, sevindirin, rahatlatıp ferahlandırın ve sakın) nefret ettirip (ürkütmeyin ve uzaklaştırmayın)!” Hadislerini de böyle anlamak lazımdır. Özel istidadı ve iştiyakı (yetenek ve hevesi) olanların farzlar dışında, sünnet ve nafile ibadetlere yoğunlaşması, aile efradını ve toplumsal sorumluluklarını aksatmadan ve asla riyakârlık ve istismara kalkışmadan, sadece O’nun rızasını arayarak Mevlâ’sına yaklaşma çabası, elbette övgüye layıktır. Ama bununla üstünlük taslamak, “orta yol”daki mü’minleri horlayıp dışlamak, cihat ve tebligat gibi önemli görevlerinden kaytarma bahanesi yapmak ise şarlatanlıktır ve şeytana kapılmaktır.
Velhâsıl din kolaylıktır; ancak bu laubalilik ve laçkalık sanılmamalıdır. Din doğallıktır; ama bu kuralsızlık ve dağınıklık şeklinde anlaşılmamalıdır. İmtihan için yaratıldığımızı, hayra ve şerre müsait duygu ve yeteneklerle donatıldığımızı ve bu nedenle; Kur’an’la uyarılıp, Resulüllah’la ayarlandığımız asla unutulmamalıdır.
..
makalenin tamamı için tıklayınız…