13 Nisan 2024’te İran’ın İsrail’e güya yüzlerce İHA ve potansiyel füzeler fırlatmasının; küçük düşürücü ve düşündürücü sonuçları kafa karıştırıcıdır! Konunun anlaşılması için şu tespitlerin yapılması lazımdır:
1- Öncelikle; İran’ın saldırısı Filistin’e değil, İsrail’e yarayacaktır. İsrail bu saldırı ile Gazze’deki işgalini meşru göstermeye çalışacak, kabinesinde ve halkı içerisinde prestiji sıfırlanmış olan katil Netanyahu ise güven tazelemiş olacaktır.
2- Yani, İran’ın saldırısı göstermelik bir tavırdır. İsrail bu saldırıyla kendilerine destek vermekten yorulup bıkan ve artık neredeyse “Gazze işgaline son verin” diyecek olan Avrupa ülkelerinin desteğini yeniden arkasına alacaktır, almıştır.
3- Bütün vahşet ve dehşetlerine rağmen İsrail’e destek çıkan; ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya’da ve başka coğrafyalarda, işbirlikçi yönetimlerine karşı protesto gösterileri yapan duyarlı ve tutarlı halklara karşı, hükümetlerine mazeret, hatta meşruiyet kazandıran bu sonuçları, İran’ın siyasi ve askeri yöneticileri nasıl hesaba katamamışlardır? Oysa, örneğin Avustralya’da bir Süryani Kilisesi Papazı ve mensupları bile: “Birleşmiş Milletler’in Siyonist şeytanlarca kurulduğunu” söyleyecek kadar şuurlanmışlardı… Ve maalesef, Siyonist Yahudi Cemaati ve Mason Derneğince kiralanan 15 yaşındaki bir çocuk tarafından bıçaklanarak suikasta uğramışlardı.
4- Şimdi sormak lazımdı: İran tam olarak nereleri vurmayı başarmıştı? Bu harekâtla Filistin ne kazanmıştı? İran’ın saldırısından sonra, İsrail misilleme için neden Suriye’nin Şam şehrine saldırmıştı? İsrail bu saldırıdan ne kadar etkilenip geri adım atmıştı? İran’ın sözüm ona harekâtı niçin başlamadan sonuçlanmıştı? En önemlisi de İran, Gazze yedi aydır bombalanıp yok edilirken nerede kalmıştı ve bu nasıl kahramanlıktı?
5- Bu füze ve İHA saldırılarının günler öncesinden, İsrail ve ABD sever bölge ülkelerine haber verilmiş olması… Elbette ABD ve AB ülkelerinin hemen bunlardan haberdar olarak, İsrail’e koşup tedbirler alması, gönderilen İran füzelerinin ve İHA’larının vurulup devre dışı bırakılması, acaba bir devlet ciddiyetine yakışmayan sadece koyu bir gaflet ve cehaletin sonuçları mıydı, yoksa bir danışıklı dövüş mü oynanmıştı? İran tarafı da İsrail tarafı da biliyor ki, güya İran tarafından atılan yüzlerce İHA ve yine yüzlerce balistik füzeden %99’u Demir Kubbe’yi geçemezken, geçen %1 oranındaki füzenin bir kısmı da maalesef ülkemizdeki Malatya-Kürecik’ten gelen uyarıcı sinyallerle ABD, İngiliz ve Alman uçakları sayesinde vurulup etkisiz bırakılmışlardı. İsrail’e ulaşabilen füzelerin hepsinin de, ne hikmetse insan bulunmayan ve yerleşim alanı olmayan yerlere düşmesi tesadüf müydü, hesaplı ve planlı mıydı?
6- Dünya genelinde yoğun bir tarzda ve gün geçtikçe artarak devam eden “Filistin’e destek gösterilerine” böylece balta vurulması akıl kârı mıydı? İran’ın saldırısı ve kozları eğer, %1 isabet eden balistik füzelerden ibaretse ve eğer Gazze için elinden gelenin tamamı bu ise ve yaşanan İsrail’le danışıklı dövüş değilse, bu durum İran için ciddi bir fiyasko ve başarısızlık sayılmayacak mıydı?
7- Fırlatılan 200 füze ve 100 dron; İran’ın elindeki en etkili ve düşmanı hizaya getirici silahlar ise, maalesef netice ortadadır. Yok eğer danışıklı dövüş sergileniyorsa, bunun suçu ve sorumluluğu çok daha ağırdır.
8- Ve şayet; sokak çocuklarının havai fişek oyunları cinsinden, göstermelik ve halkı avutmaya yönelik olarak İran, elindeki basit füzeleri İsrail’e göndermişse, bunun İslami ciddiyet ve cesaretle hiçbir alâkasının olmadığı tartışılacaktır.
9- Bu talihsiz tavır; tüm dünyada “İsrail’le asla başa çıkılamayacaktır… İran bile umulanın çok altında ve oldukça etkisiz ve yetersiz kalmıştır… İsrail’le iyi geçinmek dışında hiçbir seçenek bulunmamaktadır…” gibi yanlış ve asılsız bir kanaatin oluşmasına yol açmıştır.
Ayrıca Türkiye Dış Bakanı Hakan Fidan’ın, başta İran ve birçok ülkedeki mevkidaşıyla başlattığı telefon trafiği ise, bu çiğ ve riyakâr şovun bizdeki kahramanlık numaralarıdır! Oysa terörist İsrail; bunların samimiyetini bilse, Türkiye ve İran’ın bir notası dahi, Katil Netanyahu şebekesinin rotasını şaşırttırır!..
10- Tekrar hatırlatıyorum, son yaşanan olay bir danışıklı dövüşü andırmaktadır!.. Bu saldırının; İsrail’in İran’a çok sert bir karşılık vermeye kalkışmasına, İran’a saldırıp büyük zararlara ve katliamlara yol açmasına uygun bir bahane olarak kullanılması, çok ciddi tahribatlara yol açacaktır. İsrail’in İran’a girip, ciddi yıkımlara ve katliamlara neden olması halinde, aklı başında olan her insan, İran’ın 13 Nisan 2024 saldırısını neden göze aldığı sorusunu gündeme taşıyacak ve bunun perde arkasını kaşıyacaktır. İran gibi her konuda anormal derecede tedbirli hareket eden bir devletin, hiçbir kazanım elde etmeden böyle bir riske girmesi şaşılası bir olaydır!..
Umuyoruz ki bu saldırının; İsrail’in haberi varken ve İsrail’in yararına olacak şekilde bir saldırı olduğunu, İran’ın bu saldırısının İsrail’in İran’a girişini meşru hale getirmek için, İran içinden gizli işbirlikçi ve gayri milli odakların bir hamlesi olduğunu… Bu hamlenin ardından İsrail, Amerika vesaire hepsinin birleşerek İran’a hücuma kalkışacağını ve bu müdahalenin kısmen Türkiye’ye de sıçrayacağını fark eden Milli Yapı, cesur ve kahraman İran halkını uyarıp, bu Siyonist ve emperyalist saldırıyı inşaallah savacaktır. Ve yine biliyoruz ve bekliyoruz ki, anayurdumuzda hazırlanan ve İran’a da aktarılan harika savunma teknolojileri sayesinde, bu Siyonist ve emperyalist çapulcular İran’da bozguna uğratılacak ve Kuvayı Milliye İttifakıyla Türkiye, kuduz İsrail’i yerin dibine batıracaktır.
Biliyorum, bize kızacak olan İranlı diplomatlara şunu hatırlatalım; bize gösterdiğiniz tepkili tavrı, asıl kuduz İsrail’e karşı takınınız ve “Attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmedi” cinsinden değil, İsrail’i gerçekten hizaya getirecek, Tel Aviv’deki, Yafa’daki askeri tesisleri yerin dibine geçirecek füzelerinizi (eğer varsa…) gönderin de, önce biz alkışlayalım ve duacı olalım. Türkiye’deki mevcut yönetimin, işbirlikçi tavrını ve uyuz kahramanlık nutuklarını da bahane edip, “Erkekseniz siz yapın!..” mazeretine de sığınmayın… Milli Çözüm Dergisi olarak onları da, gerektiği şekilde sürekli uyardığımız açıktır. Ancak AKP iktidarının bu konudaki gevşeklik ve cesaretsizliği, sizlerin mazeretiniz sayılamayacağını da unutmayın!..
İran’ın, Trump’a: “Başka Seçeneğimiz Yok, Sizi Vurmak Zorundayız” İtirafı!
Eski ABD Başkanı Donald Trump, o dönem Teksas’ta yaptığı seçim konuşmasında; İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani’nin Ocak 2020’de ABD tarafından öldürülmesinin ardından İranlı yetkililerin kendisiyle iletişime geçtiğini belirterek, Tahran’ın, ABD üssüne düzenlediği bir saldırıyı önceden haber verdiğini açıklamıştı.
ABD güçleri, 3 Ocak 2020’de İran Devrim Muhafızları, Kasım Süleymani’nin konvoyunu hedef almıştı, saldırıda Süleymani’nin de aralarında olduğu 10 kişi hayatını kaybetmiş durumdaydı. Olay, İran’da büyük infiale yol açmıştı. İran ordusu 8 Ocak’ta ABD’nin Irak’ın Anbar eyaletindeki Ayn el Esad Hava Üssüne ve Erbil’de Amerikan askerlerinin bulunduğu noktalara en az 22 füze atmıştı. Amerikalı yetkililer o dönem, üslerin saldırı öncesinde boşaltıldığını ve kimsenin zarar görmediğini vurgulamıştı.[1]
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan: “ABD’ye ve Bölge Ülkelerine, Saldırıdan Önce Bilgi Aktardık!”
Abdullahiyan, saldırıya ilişkin değerlendirmesinde, “Bölge ülkelerini, saldırıdan 72 saat önce saldırının mahiyeti konusunda, ayrıca kısıtlı ve misilleme amaçlı olduğu hususunda bilgilendirdik.” ifadesini kullanmıştı. Saldırıyı “meşru müdafaa” olarak nitelendiren Abdullahiyan, İran Silahlı Kuvvetlerinin “doğru hesaplamalarla, insansız hava araçları ve güdümlü füzeler ile İsrail’e ait askeri üssü hedef aldığını”, söz konusu üssü, İran’ın “Şam’daki konsolosluk binasına düzenlenen saldırıya katılan F-35 uçaklarının kullanıldığını” hatırlatmıştı.
…
MAKALENİN TAMAMINI OKUMAK/DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ..