İNSANLARI, YÜZÜNDEN VE BEDEN DİLİNDEN OKUMA SANATI
İnsanın vücut dili, yani hal ve hareketi bazen sözlerinden daha anlamlı mesajlar taşımaktadır. Bu nedenle ağzımızdan ve lafımızdan önce tavrımızı ve tarzımızı düzeltmek ve kontrol etmek, daha duyarlı ve yararlı olacaktır. “Karşınızdaki insanları (ve size bir ihtiyacı için başvuranları) güzel bir söz (güler bir yüz) ve bağışlayıp (hoş karşılayıcı bir tavır), peşinden eziyet (ve hakaret) gelen sadaka (ve iyilikten) daha hayırlıdır. (Zira) Cenabı Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır ve Halim (bağışlayıcı ve yumuşak davranandır)” (Bakara: 263) gibi ayetlerde uygun ve olgun davranışların muhataplarımızı olumlu yönde etkileyeceği ve bizi Allah’ın rızasına eriştireceği vurgulanmaktadır. “Arkadan çekiştirip duran ve kaş göz işaretleriyle alay etmeye kalkışan kişinin vay haline!” (Hümeze: 1) ayeti de vücut dilinin kötü kullanılmasını yasaklamaktadır.
Marifetname’de insanı tipinden tanıma!
18. yüzyılda yaşamış ünlü bilim adamı ve mutasavvıf Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın (1705-1771) Marifetname’si ansiklopedik bir kitap olması itibariyle, fizyognomiye (görünüş bilimine ve beden diline) de büyük yer ayırmıştır. Bu eser, kapsamlı ve olgun düzeyde eğitim almış, çağındaki bilgi ve keşifleri de araştırıp anlamış olan büyük İslam Âlimi İbrahim Hakkı Hz.lerinin eski ile yeniyi kaynaştırmaya çalıştığı bir kitaptır. Ve zaten kendi ifadesine göre de yaşadığı dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik özellikte bir çalışmadır. İbrahim Hakkı Hz.leri bu kitabında kendinden önce yaşamış İslam düşünürlerinin eserlerinden yararlandığı için, eserin fizyognomiyle (vücut dili ve görünüş bilimi) ilgili bölümünü okurken önceki dönemlerdeki İslam âlimlerinin görüşleri konusunda da önemli bilgilere ulaşılmaktadır.
Beden Dilinin Gizemi ve Özelliği
Her insanın “öz”ü “yüz”üne ruh hali ve psikolojisi beden diline ve mimiklerine yansımaktadır. Bu nedenle insanların beden dilini okumak ve ona göre davranmak bir bilgelik sanatıdır. İnsanların dilinden ziyade hali önemli ve anlamlıdır. Soğuk ve somurtkan yüz hatları ve bakışlarla, doğru ve olumlu şeyler de konuşulsa yararı olmayacaktır. Canı sıkılan bir insanın kaşları çatık, yüzü asık, omuzları düşük ve algı merkezi kapalıdır. Hepimiz sık sık sebepsiz bir can sıkıntısı yaşarız. Oysa çok kere kaşlarımızı çattığımız, yüzümüzü astığımız ve omuzlarımızı düşürüp, algı merkezimizi kapattığımız için canımızın sıkıldığının farkına bile varmayız. İnsan hangi tavrını takınırsa, bir süre sonra beden kimyasında meydana gelen değişikler sebebiyle o yönde duygular yaşamaya başladığını unutmamalıyız. Sıkıntılı bir insan gibi davranmakla hem biz mutsuzluk yaşarız, hem de karşımızdaki insanlara ve muhataplarımıza yanlış telkin ve tedirginlik aşılarız. İslam Peygamberi ve insanlık rehberi Hz. Muhammed’in de (SAV); imana ahlaka ve temel insan haklarına yönelik kötü davranışlar karşısında “mübarek yüzünün kızardığı ve alın damarlarının kabardığı”sağlam kitaplarda kayıtlıdır. Yani Peygamber Efendimiz de, yeri geldikçe beden dilini kullanmış, konuşmaktansa yüz hatlarıyla haksızlıklara tavır almıştır. Ve zaten beden dili Efendimizin “Takriri Sünneti” sayılmış ve ölçü alınmıştır. Elbette beden dilinin yüz ifadelerinin, jest ve mimiklerin hepsini tam okumak ve o kişiye uygun tavır takınmak açısından, yüzde yüz doğru ve doyurucu bir ölçü saymak hatalıdır; ancak bütün bunların insanların psikolojisini yansıttığı da bir vakıadır.
İletişimde İlk Dakika Çok Önemlidir
..
makalenin tamamı için tıklayınız…