İLBER ORTAYLI VE İSMAİL KÜÇÜKKAYA’YA
HEM TEBRİK, HEM TENKİT YAZISI
Doğruları ve hayırlı başarıları tebrik ve takdir etmek… Yanlışları ve kasıtlı çarpıtmaları ise tespit ve tenkit etmek, hem inancımızın hem de insanlığımızın bir icabıdır. Bize aykırı da gelse, başkalarını hakarete ve küçümsemeye yönelmedikçe; insanların inançlarına, yorum ve yaklaşımlarına ve yaşam tarzlarına saygılı davranmak zorundayız. Ancak büyük çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda, özellikle aydınların, bilim ve fikir adamlarının, sanatçı ve yorumcuların bu ülkedeki mü’minleri kıracak yanlışlıklara, kızdıracak haksızlıklara kaymamak ve böylece fitne-fesada sebep olmamak için, İslam’la, Kur’an’la, Resulüllah’la ilgili, ciddi ve gerçekçi bir araştırma yapmalarının gerekli olduğuna inanmaktayız.
Bize; tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ile gazeteci İsmail Küçükkaya’nın hazırladığı “Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı” başlıklı bir kitap ulaştırıldı. Genel hatlarıyla yararlı, yapıcı ve başarılı bir çalışmaydı, duyarlı ve tutarlı bilgiler barındırmaktaydı… Uzun süren bir röportaj neticesinde ve soru-cevap şeklinde hazırlanmasına rağmen, bu kitabı bir solukta ve bir saatte okuyup notlar aldım. Rabbimin özel inayetiyle, çok hızlı okuma yeteneğini de, elbette şükranla anmalıyım. Bu arada birikimli, becerikli ve cesaretli gazetecilerden İsmail Küçükkaya’nın; doğru ve doyurucu yanıtlar alacak şekilde, uygun, net ve vurgulu sorular yöneltmesinin, bu kitabın ortaya çıkmasında önemli ve etkili payı olduğunu da, özellikle vurgulamalıyım.
Sn. İlber Ortaylı’nın;
Türk tanımını, Türklerin tarihi devlet ve medeniyet aşamalarını… Son dönem Osmanlı padişahlarını… Abdülhamid Han’ın üstün kişilik yapısını ve Cumhuriyet’e zemin hazırlayıcı önemli altyapı icraatlarını… Mustafa Kemal Atatürk’ü tabulaştıranların da, haksız ve dayanaksız şekilde suçlayıp saldıranların da ötesinde; doğal ve normal yapısını ve üstün başarılarını tarafsız ve donanımlı bir bilim adamı duyarlılığıyla, akıcı ve anlaşılır bir üslupla aktarmaları yanında…
Rahmetli Erbakan Hocamızın; amaçları, atılımları, evrensel barış ve bereket programları, ülkemizin çok yönlü kalkınma ve gerçek bağımsızlığını kazanma planları konusunda… Daha da üzücü ve düşündürücü olan; İslam’ın, Resulüllah’ın ve Kur’an’ın temel ve akılcı esasları, genel ve insancıl kuralları hakkında; değil bir bilim adamının, hatta sıradan bir araştırmacı yazarın bile çok gerisindeki bilgi birikimine sahip olmaları… İdeolojik saplantıları ve fikri sapkınlıkları hâlâ aşamamaları… Hatta, kasıtlı olarak uydurulan ve sokak ağzıyla topluma duyurulan yanlış ve alâkasız itham ve iftiraları, tarihi doğrular gibi aktarmaları… Eğer araştırma zayıflığı ve kavrama kısırlığından kaynaklanmıyorsa, mutlaka ve maalesef kasıtlı ve ön yargılı bir çarpıtma ve saptırma hesaplıydı!..
Ve yine;
• Hem Sultan Abdülhamid Han’ın, Filistin topraklarında ve İslam’ın bağrında bir çıbanbaşı olarak oluşturulmaya çalışılan İsrail’in kurulmasını engellediği için başına açılan belaların ve atılan iftiraların…
• Hem Mustafa Kemal’in, topluma kasıtlı olarak yanlış tanıtılmasının, uzlaşma değil ayrışma ve kutuplaşma sebebi yapılmasının…
• Hem de Erbakan Hoca’nın; başarısız olması için çırpınanların, İslam Birliği, D-8’ler ve ekonomide Havuz Sistemi gibi tarihi projelerinin akamete uğratılmasının, perde arkasındaki asıl sinsi güçlerin Siyonist Yahudi merkezleri olduğu gerçeğini sanki hiç bilmiyorlarmış… Veya bunlar uydurma komplo kurgularıymış gibi davranmaları da, bilim adamı onuruna ve bağımsız yayıncılık şuuruna asla yakışmayan yaklaşımlardı… Çünkü korkuların avucunda ve kuşkuların kıskacında konuşup yazanların, gerçeklere tercümanlık yapamayacakları açıktı…
İlber Ortaylı’nın doğru ve olumlu yaklaşımları ve uygun yorumları:
Türklerin etnik yapısı bellidir. Türkler Asyalıdır. Hem de Doğu Asyalıdır. Orhun bölgesi Altayların eteğinde bulunmaktadır. Türklerin Moğollarla etnik yönden ilgili olduğu iddiaları yanlıştır ve kasıtlıdır. Çünkü birtakım orijinal kelimeler ve sayılar, Türklerin Moğollardan ayrı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Âdetlerimiz de çok farklıdır. Türkler, 10. asırda İslamlaşmaya başlamıştır. Türkler göçebe, at göçebesi topluluklardı. İşte bunun için çok teşkilatçıdır, çok askeri bir yapıdır. Türkleri konuşurken önce büyük bir coğrafyada ve inanç dünyasında Türkiye’nin öncülük rolünü hatırlamalıyız. Bu önemli bir konudur. Bize modellik edecek başka kimse yok, ulus yok. Biz herkesin modeli olma durumundayız.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..
İlginizi Çekebilir