İKTİDAR HEVESİ VE HALİFELERİN SON SÖZLERİ
“Başa geçme” arzusu ve “hükmetme” duygusu ve özellikle böyle bir şansı ve fırsatı olanlar için çok tehlikeli ve tahrik edici bir dürtü ve düşüncedir. Tarih boyunca pek çok ihtilallerin ve hıyanetlerin arkasında iktidar hırsının bulunduğu görülecektir. Nice komploların, kardeş kavgalarının ve kanlı savaşların en önemli sebeplerinin başında yine bu “hükümet ve hâkimiyet” sevdası gelir. Evlatla babanın, karı ile kocanın bile arasına giren, öz kardeşleri birbirine düşüren, sadık dostlukları düşmanlığa çeviren ve devamlı kin ve intikam ateşini körükleyen hep bu iktidar hırsı ve hevesidir. Hâlbuki her şey ezelde tayin ve takdir edilmiştir. Kıskançlıklar, komplolar ve her türlü kulis oyunları aslında hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Çünkü “Sizi yeryüzünün halifeleri kılan Allah, kimilerinizi ötekilerinizden (mal, mevki, marifet yönünden) derece derece üstün kılarak, size verdiği (nimet, fazilet ve fırsatlarla) sizi imtihan etmektedir.”[1] Cenabı Hak: “Nasıl davranacağımızı görmek ve bizi denemek üzere, başkalarının ardından bizleri yeryüzüne iktidar mevkiine getirmektedir.”[2]
Evet, Hakkı ve adaleti yürütmek, halka hizmet, hayra rehberlik etmek ve bu yolla Allah’ın rızasına erişmek maksadıyla Allah’tan imkân ve iktidar istenebilir.[3] Ama bunun için gayrı meşru yollara tevessül etmek ve kendisinden çok daha layık kimselerin ayağını kaydırmayı düşünmek ise en azından gaflettir. Sonu da mutlaka hasaret ve mahrumiyettir. “O (hain kişi) yönetmeye geçtiği zaman, ülkede fesatçılığa çalışır, ziraati ve zürriyeti boşa çıkarmaya uğraşır. (Tarım ve sanayi gelişimini ve ekonomik dengeleri bozar, zinayı ve ahlaksızlığı yaygınlaştırır)”[4] ayeti, kabiliyet ve karakteri müsait olmayanlar işbaşına geçtiğinde meydana gelecek acı sonuçları haber vermektedir. Evet, “Her toplum layık olduğu şekilde idare edilecektir” (Hadis) Bazen, belaya müstahak olmuş toplumların başına, Cenabı Hak, mücrim ve zalim kimseleri getirmek suretiyle onları tecziye ve terbiye edebilir.[5]
Hatta “Ülkenin servetini ve milletin emeğini sömürecek, her tarafı talan edecek ve halkın ileri gelenlerini ve iyilerini ezecek ve küçük düşürecek işgalcilere” fırsat verebilir.[6]
İşte Türkiye böyle bir süreçten geçmiştir ve geçmektedir. Ama ümit ediyoruz ki yeni ve haysiyetli bir dönem yaklaşmaktadır. Ve işte bu çok hassas dönemde, oldukça tecrübeli ve tedbirli beyinlere ihtiyaç vardır. Acemi ve aceleci davranışlar her yönüyle zarardır.
“Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife (Devlet ve hükümet reisi ve ümmetinin peygamberi) yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet… Sakın hevaya ve nefsi arzulara uyma! (Zira heva ve heves) seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu, hesap gününü unutarak Allah’ın yolundan sapanlara çok çetin bir azab vardır”[7] ayeti de nefsi heva ve hesaplarla iktidara talip olanların, korkunç akıbetini bizlere hatırlatmaktadır.
..
makalenin tamamı için tıklayınız…