“İHLAS” KAVRAMI VE YOBAZLAŞMA
İhlas; mertlik ve netliktir. Olduğundan başka türlü görünmeye ve insanların gözüne girmeye tenezzül etmemektir. İhlas; her işinde Allah’ın rızasını gözetmek ve bununla manevi huzura ve doyuma erişmektir.
Dinde ihlas: İslam’ın sadece kolayına gelen tarafına değil, tamamına sahip çıkmak… Kendisini, Kur’an’ın bütününe muhatap saymak… Dinimizin sadece iman ve ibadetle ilgili değil… Emanet, hürriyet ve adaletle ilgili hükümlerinin de uygulanmasını arzulamak ve bu amaçla çalışmaktır.
Kur’an’ı dışlayarak kurulan dengesiz ve değersiz bir ahlâk düzeninin tahribatından… İnancını yaşayan Müslümanları sindirmeye ve insanları sömürmeye çalışan bir sistemin varlığından rahatsız olmayan ve hatta zulmün devamına destek çıkan bir kimsenin, ihlastan bahsetmesi riyakârlık, samimiyetten bahsetmesi sahtekârlıktır.
İbadette ihlas: Onları Allah emrettiği için, Peygamberin öğrettiği şekilde, İslam’ın şart koştuğu kadar, öngörülen zaman ve mekânda ve önem ve öncelik sırasına göre yapmaktır. Nafilelerle uğraşmaktan, farzlara fırsat bulamayan tiplerden olmamaktır. Farz, vacip ve sünnetleri, onlara ihtiyaç ve iştiyak duyarak yerine getirmeye çalışmaktır.
Hayırlı hizmetlerde ihlas: Gösterdiği gayretlerin sonucu, dünyalık servet, şöhret ve etikete talip olmamaktır.
İhlas: Milletin ve ülkenin çıkarını, kendi özel meşrebinin, tarikatının ve partisinin üstünde tutmaktır. Örneğin bir seçim sırasında; kendi tarikatımıza, meşrebimize, vakfımıza ve derneğimize özel yararlar sağlayan, ama ülkeye ve millete zarar vereceği ve zulüm edeceği belli olan bir partiye oy verenlerin, ihlastan ve insanlıktan bahsetmeleri sadece edebiyattır.
Şahsi ilişkilerde ihlas: İnsanları Allah için sevmek ve hayra yatkınlığına göre dost edinmektir. Onlara; etiketine ve etkinliğine göre değil, takvasına ve teslimiyetine göre kıymet vermektir. Gerçek ihlas; kusurlarımızı söyleyen ve öğüt verenleri, bizi övenlerden daha değerli görmektir.
İhlas: Her şeyi Allah’tan bilmek, Allah’tan beklemek, O’nun takdirine ve taksimine rıza göstermektir. Ama ne yazık ki, günümüzde sevgiler göstermelik, saygılar sahtedir. Yapılan hayır ve hizmetler bile, menfaat ve hürmet devşirmeye yöneliktir. Güler yüzlü ve güzel görünümlü nice çehreler vardır ki, bunlar münafık ve marazlı ruhları gizleyen birer maskedir.
Maalesef, köpükten köprüye benzeyen sahte mürşitler çoğalmıştır. Sahil-i selamete ulaşayım diye, bunların üzerinden geçmeye kalkanlar, azgın sellere kapılıp daha büyük felaketlere sürüklenmektedir. Çağımızda en zorlu iş, gerçekleri yüklenmek ve sahiplenmektir. Çünkü “doğru”lar pahalıdır ve doğruluk riskli ve çetindir. Ama, her şeye rağmen, gerçeklere sahip çıkanlar ve doğruları savunanlar onurlu ve şereflidir.
Eğrilik ise kolaydır ve yalanlar, ucuz ve çürük bir malzemedir. Ne var ki eğriliği kabullenenler, basit ve bayağı kimselerdir. Kendi rahatı ve menfaati için, başkalarını zahmet ve zarara sokanlar, sorumsuz ve seviyesiz kişilerdir. Böylesi fertlerin çoğaldığı toplumlar huzura hasrettir. Çünkü bir toplumdaki ayrılık ve düşmanlıkların başlıca nedenleri: Irkçılık, siyasi kutuplaşma, sosyal dengesizlik ve adaletsizliktir.
Ve yine bir toplumda huzur ve güvenin garantisi; ahlâk, ekmek, dayanışma ve beraberliktir.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…