Anasayfa » “İFTİRA”NIN HEDEFLERİ VE SEBEPLERİ

“İFTİRA”NIN HEDEFLERİ VE SEBEPLERİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 289 Görüntüleyen

“İFTİRA”NIN HEDEFLERİ VE SEBEPLERİ

 

“İfk”: o konuda masum ve günahsız birisine çamur atmak; ağır bir suçu ve sorumluluğu başkasının sırtına bırakmak, kötülemek istediği kişiler hakkında, asılsız ve alakasız iddialar uydurmak ve yaymaktır.

“İftira” ise: aynı anlamda, yalan ve yakışıksız ithamlarla, hasımlarını ve haset ettiği insanları karalamaktır.

“Bühtan” ise: kendi işlediği cinayet ve rezaletleri, başka insanların üzerine yıkmaktır.

“Kim bir hata (veya kasıtla) bir günah işler de bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, bir bühtanı apaçık bir günahı sırtına almıştır.”[1]

Ancak ne var ki, hemen bütün peygamberler ve hak dava önderleri, böylesi asılsız isnat ve ithamlara maruz kalmış ve çirkin iftiralara uğramışlardır. Bu bir imtihandır.

Ya hakkında kafasına doldurulan yalanlar ve önyargılarla veya solcu ulusalcıların ve sağcı ırkçıların İslam düşmanlığından kaynaklanan saptırma ve sataşmalarıyla Bediüzzaman’a hücum edilmektedir.

Kur’an ayetlerinin, herkesi bağlayan genel hükümleri ve temel prensipleri yanında, her olay, oluşum ve şahsa yönelik özel işaretleri ve gizli beşaretleri (müjde ve alametleri) olabileceği tüm müfessirlerce kabul edilmiştir. Ne var ki, açık haberler ve genel hükümler; bütün Müslümanları bağlayan, iman ve amel edilmesi mecbur tutulan esaslar olmasına rağmen, özel müjdeler ve işari manalar, sadece öyle düşünenleri teselli ve tatmin eden şeylerdir. Ve herkesi inanmaya mecbur edilemeyecektir.

Bediüzzaman Hz.leri çok önemli bir İslam Alimidir, ancak elbette, kendisinin de defalarca itiraf ettiği gibi, özellikle siyasi tercih ve teşebbüslerinde, bazı tevil ve tefsirlerinde hatalı olabilir. Bu tür hatalar ilmi ve vicdani içtihatlar cinsinden ise bir sevap, nefsi ve dünyevi amaçlar içinse bir günah içerir.

Bediüzzaman’ın, Cumhuriyet devrimleri sırasında, Türk Milletini dinden uzaklaştırmak, manevi ve ahlaki değerlerini yozlaştırmak isteyen çoğu sabataist bir gizli zındıka komitesinin ve masonik şebekenin tahribatını dizginlemek, ama dış güçlerin desteklediği bu güçleri de idare edip dengeleri gözetmek isteyen Mustafa Kemal’i, bu hıyanet ekibinin başı zannedip tepki göstermesi de bu cinstendir.

Bediüzzaman’dan önce nice büyük İslam alimleri ve tasavvuf ehli, ayet ve hadislerin hususi mana ve mesajlarına, dikkat çekmişlerdir.

Bu tür özel işaret ve beşaretleri nedeniyle Bediüzzaman’ı, haşa sapıtmış ve sanki dinden çıkmış gibi gösteren cahil yazarların (Bak. A. Bican Ercilasun. 25 Mart 2012. Yeniçağ) ve tutarsız ilahiyatçıların (Bak. Zekeriya Beyaz. Kendi Belgeleriyle Said Nursi – Sancak Yayınları) Bediüzzaman düşmanlıklarını, Üstadın menfi Milliyetçiliği ve ırkçılık düşüncesini ilmi ve İslami delillerle reddedip çürütmesinde aramak gerekir.

Solcu ulusalcıların Bediüzzaman düşmanlıkları ise, Risale-i Nur’ların Allah’ın varlığını ve iman esaslarını akli, vicdani, Kur’ani ve ilmi delillerle ispat edip, inkârcı tabiatperestliği ve komünistliği çürütüp çöpe attığı içindir; ve bu nedenle Ona sahip çıkan ve saygı duyan kimselere bile edepsizce hücum edilmektedir. (Bak. 28 Mart 2012. Aydınlık. Isparta’ya Said Nursi’li Tanıtım.) Aynı sağcı ırkçıların ve solcu ulusalcıların, şeriatçı Mehmet Akif’e sahip çıkmaları ise hayret vericidir ve herhalde istismar içindir.

 

..

 

makalenin tamamı için tıklayınız…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi