HÜKÜMET GEVŞEK AYARLI DEVLET DUYARLI VE KARARLI
Sabık Başbakan Ahmet Davutoğlu, düne kadar kendisine övgüler yağdıran yandaş-yağcı medyada birden “sabıkalı Başbakan” olup çıkıyordu. Güya O, Sn. Erdoğan’a vefasız davranıyordu… Sadakatini ispatlayamıyordu… “Başkanlık” arzularına tam destek vermiyordu… Üstelik haddini aşıp rol çalmaya kalkışıyordu… Erdoğan’ı kısıtlamak üzere CHP ile koalisyona yelteniyordu… Cumhurbaşkanının AKP üzerindeki ağırlık ve saygınlığını törpülemeye çalışıyordu… 1 Kasım seçim başarısında kendisine de pay çıkarıyordu… Velhasıl tek kelime ile şirk koşuyor ve isyankar oluyordu!…
AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ “Gittikçe siyasetin ve siyasetçinin profili düşüyor. Şahsi yeteneklerin yerini, bütün yeteneklerden vazgeçmek alıyor” diye yakınmaya başlıyordu. ‘Düşük profilli Başbakan’ oldum diye sevinilir mi? diye soruyordu. 12 Eylül 2015 tarihinde yapılan AKP 5. Olağan Kongresinde MKYK Üyesi seçilen Özdağ, geçen pazar günü yapılan 2. AKP Olağanüstü Kongresi’nde MKYK’ya giremiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çizik yiyen ve Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, “Vefa, hakkı verilince güzel bir meziyettir. Herkes vefasızlıklardan dem vurur, bir başkasından vefa bekler. Kimse kendinin de vefa göstermekle mükellef olduğunu düşünmez. Oysa vefa çift taraflıdır, karşılığı olmayan vefa, vefa değil biattır” diyerek ateş püskürüyordu.
“Ortadoğu’nun ne kadar hastalığı varsa transfer edilerek bir iç sorun haline getiriliyor. Bu gibi durumlarda dikkatlerin milli varlığımızı hedef alan tehditlere yönelmesi gerekiyor. Kişiye odaklı bir siyaset hem itibar kaybettiriyor, hem de var olan sorunları içinden çıkılamaz hale getiriyor” diyerek Erdoğan’ı eleştiren Özdağ, şunları yazdı: “Gücün tek elde toplanması her şeyin çözümü olsa bugün Suriye’de, Irak’ta, Libya’da olanların hiç biri yaşanmazdı. Aslolan devlet yönetimine mümkün olduğu kadar daha çok aklı dâhil etmeyi sağlamaktı. Eskiler bir elin nesi var çok elin sesi var buyurmuşlardı. Bu sözü bugün “bir aklın nesi var, çok aklın sesi var” diye düşünmek lazımdı. Öyle sorunlar yaşıyoruz ki çok farklı akılların devreye girmesi, bilgi ve tecrübelerin birbirine eklenmesi şarttı. Aksi takdirde içinde olduğumuz sarmaldan kurtulabilmemiz imkânsızdı.” “Ülkeyi yönetenler nasıl olurlarsa yönetilenler de öyle olmaktaydı. Toplumdaki her hastalık yukarıdan aşağıya doğru sirayet edip yayılmaktadır. Aşağıda ne varsa yukarıda da o vardır veya tersi ile söylemek gerekirse “yukarıda ne varsa aşağıda da o olmaktadır. Tarihin çöp tenekesi uçurumun kenarında bile bir araya gelemeyen ve ortak akıl üretemeyen toplumların akıbetini yansıtmaktadır” diyen Selçuk Özdağ’a “makamınız ve menfaatiniz elinizden alınınca mı aklınız başınıza geliyor” diye sormak gerekiyordu!
Oysa bu değişime iki farklı açıdan bakmak lazımdı:
1-Hükümet ve hesabı sorulacak mesuliyetleri açısından,
2- Devlet ve stratejik siyaset tahlili bakımından..
1- AKP’de aslında her şey “sıfır”la çarpılmakta, “değişme” edebiyatıyla “pekişme” yaşanmaktaydı.
Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Değerli Mustafa Kurdaş’ın, enfes yorumlarıyla:
AKP’de “Aslında her şey “sıfır”la çarpılmaktaydı!”
..
makalenin tamamı için tıklayınız…