“HİZBULLAH” MI, “FETHULLAH” MI?
Mahiyeti, marifeti ve Amerika’daki karanlık odalarla münasebeti malum olan Ruşen Çakır “Hizbullah Görücüye Çıkıyor” yazısında şunları söylüyor ve “Tabi Hizbullah tek başına kendi kaderini belirleme imkânına sahip bulunmuyor” tespitleriyle, bu tür oluşumların perde arkasındaki dış ve iç odakları da tarif ediyordu:
“Bugün TT Arena’da AKP kongresi izlerken aklım aynı saatlerde Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlenen “Ahde Vefa Mitingi”nde olacaktır. “Ahde vefa”dan kasıt 2004 yılında kurulup ülke çapında 20 şubesi bulunan ve geçtiğimiz günlerde kapatma kararı Yargıtay tarafından onaylanan Mustazaflar Derneği’ne destek sağlamaktır. Ancak bunun sadece bir protesto mitingi olacağını düşünenler yanılır. Çünkü başlığa çıkarttığımız gibi esasında Hizbullah’ın görücüye çıkması söz konusudur.
Konuyu açalım: Kurucu lideri Hüseyin Velioğlu’nun çatışmada ölmesinin ardından bir süre kabuğuna çekilen Hizbullah 2000’li yılların ortalarından itibaren hiç yapmadığı bir şey yaptı, yasal alanda faaliyete başladı ve zamanla bu stratejiyi temel aldı. Mustazaf-Der’in bu stratejinin lokomotifi olduğunu ve bu yüzden kapatıldığını çekinmeden söyleyebiliriz.
Musatazaf-Der’in kapatılması kuşkusuz Hizbullah’ı olumsuz anlamda etkilemiştir ancak onun kadar popüler ve etkili olmasa da bir dizi yasal kuruluş benzer çizgide faaliyet gösteriyor; örgüt, bazı gazete, dergi, radyo istasyonu, internet sitesi, haber ajansı ve televizyon kanalları aracılığıyla görüşlerini kamuoyuna iletiyor. Nitekim Diyarbakır’da görüştüğüm kapatılan Musatazaf-Der’in genel başkanı avukat Hüseyin Yılmaz bunun yerine yeni bir derneğin kurulmayacağını vurguladı. “O zaman mitingde toplananlara bundan sonrası için ne söyleyeceksiniz?” diye sorduğumda kendisinden “Yeni yol haritasını açıklayacağız” cevabını aldım.
Geçtiğimiz günlerde medyada, İslamcı bir Kürt partisi girişimi olduğu hakkında haberler çıkmış ve gözler doğal olarak Hizbullah’a çevrilmişti. “Yeni yol haritası derken bu partiyi mi kastediyorsunuz?” diye sorduğumda “Bizi çağırmadılar, haber bile vermediler. Görülüyor ki bu, sanıldığı gibi BDP’ye değil tam tersine bizlere alternatif olma iddiasında bir girişim, ama daha başlamadan bitmiş durumda.”
Söz konusu parti girişimiyle ilgilerinin olmaması Hizbullah’ın yasal alanda siyaset yapmaya niyetli olmadığı anlamına gelmiyor. Anladığım kadarıyla Hizbullah yeni dönemde daha aktif bir şekilde yasal siyasete dahil olacak; dolayısıyla bugünkü Diyarbakır mitinginde yasal bir “siyasi hareket”in ilan edilmesini ve böylece bir partileşme sürecinin startının verilmesini bekleyebiliriz.
Tabii Hizbullah kendi kaderini tek başına belirleme imkanına sahip değil!? Öncelikle devletin bu dönüşüme ne diyeceği, nereye kadar izin verip nerede ne tür engeller çıkaracağı önemli. İkinci olarak, PKK’nın başını çektiği Kürt siyasi hareketinin Hizbullah’ın yeni stratejisini nasıl değerlendireceği henüz belli değil.
..
makalenin tamamı için tıklayınız…