“HER NEREDE (VE NE HALDE) OLURSANIZ,
O (ALLAH) KESİNLİKLE SİZİNLE BERABERDİR…”
(Hadid Suresi 4. Ayet)
Her daim kulluğun, kusurundayım
Mahzun ve mahcubum, andan çöküntüm…
Oysa her anü şan, huzurundayım
Hatam günahımdan, boyun büküntüm
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”1
Her ne yaptığını, Allah biliyor
Görüyor duyuyor, hayrın diliyor
Hepsin kaydediyor, çoğun siliyor
Beni alt eyledi, nefsani dürtüm
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
Halktan utanılır, Hak’tan korkulur
Dost hüsnü zan eder, içim burkulur
Bütün amellerim, kayıt tutulur
Aşikâr olması, büyük ürküntüm
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
Bırak şu yalanı, vazgeç riyâdan
Hiç nasibin yok mu, takva hayâdan
Eli boş yüz kara, gitme dünyadan
Farkı yok mezarda, Türk’ün ve Kürt’ün
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
Efendi erdemli, edebin takın
Daim gözlenirsin, gafletten sakın
Hak rızasın elde, etmeye bakın
Affet eşiğine, alın sürttüğüm
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
Hidayet kararsa, vicdanın kurur
Zahirde kof kalıp, vücudun durur
Allah yaptıkların, yüzüne vurur
Sen sanırsın, belaları püskürttüm
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
Hak’ka hürmetkâr ol, halka hizmetkâr
“Hak’kı ta’zim, halka şefkat” büyük kâr
Yeter yalpaladın, bul artık karar
İbadete dönsün, gelenek kültün2
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
Özün sözün birse, kızarmaz yüzün
Mutluluğa döner, kuşku ve hüzün
Ecel kapın çalar, yazın ya güzün
Beden kanser ise, ne yarar kürkün
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
Tatlı haram yersen, acı kusarsın
Kahramanlık söner, korkup pusarsın
Böyle atıp tutma, yarın susarsın
Rezil rüsvay olup, hayata küstün
“Ve hüve meaküm, eyne ma-küntüm”
1- “Her nerede (ve ne halde) olursanız olun, O (Allah kesinlikle) sizinle beraberdir” (Hadid: 4)
2- Kült: Kof adet ve gösteriş halindeki tapınma.