Evet, daha mükemmele ancak mücadele ile ulaşılır. Daha uygun ve onurlu bir hayat, ancak inanarak ve yorularak başarılır. Cihad; her yönden daha iyiye ve daha güzele kavuşmak, kötülük ve çirkinlikleri aşmak için yapılan sistemli ve samimi çalışmalardır. Bir gün, Hz. Cibril’in insan suretinde Efendimize gelip:
1- İman nedir?
2- İslam nedir?
3- İhsan nedir? diye sorması bu konuya açıklık kazandırmaktadır. Çünkü Müslümanlık bu üç temel esastan oluşmaktadır.
İman; Kur’ani gerçekleri anlamak ve inanmak,
İslam; inandığı gerçekleri, emir ve yasak ölçüleri ile hayatına uygulamak,
İhsan ise; düşünce ve davranışlarında, devamlı Allah’ın huzurunda bulunma duygusunun verdiği bir ihlas olgunluğuna kavuşmak, nefsi ve zahiri (maddi ve manevi) cihad şuuruyla yaşamaktır.
Bu üç esas, “İlim-İbadet ve Cihad” olarak da ele alınabilir. Çünkü inanılması gereken şeyleri önce öğrenmek gerekir ki bu da ancak ilimle mümkündür. Helâl-Haram düşüncesi, Emir-Nehiy ölçüleri içinde yaşamak ise ibadet ve ahlâk konusudur. Bir yandan riya, kibir, haset, hıyanet, benlik, bencillik ve beleşçilik gibi nefsi duygular ve şeytani arzularla, bir yandan da haksızlık ve ahlâksızlık temeline dayanan bozuk ve barbar düşüncelerle mücadele etmek ise cihad şuurudur.
Geçmişte ilmi hizmetler MEDRESE’ler şeklinde, ibadet ve ahlâki faaliyetler TEKKE’ler şeklinde, cihad hazırlık ve hareketleri ise KIŞLA’lar şeklinde kurumlaşmıştı. Yani “Medrese, Tekke ve Kışla” üçlüsü Müslümanın bütün hayatını kuşatmıştı.
Günümüzde de İslam’ı öğrenme gayretleri ve ilim faaliyetleri kısmen Medreseler ve Kur’an kursları yanında genellikle çeşitli okullar şeklinde giderek sistemleşmekte ve geliştirilmektedir. Birçok dergi, gazete ve kitaplar (hatta bir zamanlar teyp ve video kasetleri ile CD’ler), seminer, konferans ve paneller yoluyla İslami şuurlandırma işleri yürütülmektedir. İbadetlerin, İslami edep ve âdetleri yaparak ve yaşayarak öğrenildiği mekânlar ise günümüzde çeşitli tarikatlar ve meşrepler şeklinde varlığını sürdürmektedir. Evrensel hukuk nizamını kurmak ve korumak için yapılan cihad hizmetleri ise günümüzde ilmi ve insani dernek ve vakıflar ile siyasi partiler gibi çeşitli teşkilatlar bünyesinde yapılagelmektedir. Bir dönem ise; Afganistan, Bosna, Kosova ve Çeçenistan gibi dünyanın pek çok yerinde ise fiili ve silahlı cihad devam etmiştir.
İslam’ı öğrenmeye gayret etmeyen bir kimse, İslam’ı önemsemiyor demektir. Oysa insan ilgi ve ihtiyaç duyduğu ve kıymet verdiği şeyi öğrenmeye yönelecektir. Ne dünyaya ne de ahirete yaramayan gereksiz ve geçersiz şeyleri merak eden, ezberleyen, örneğin; futbol kültürü gayet gelişen nice Müslüman tanırız ki; Allah’ın sıfatlarını sayamaz, namazın şartlarını anlatamaz, bir Fatiha’yı bile doğru okuyamaz. Ve hele cihadın (siyasi ve sosyal sorumluluklarının) anlamına ve amacına ilgi bile duyamaz… Pek çok Müslümanın da öğrendiklerini tatbikata koymadığını, hatta bildiklerinin tam tersini yaptığını hayretle görüyoruz!.. Yani ilmi var, ameli yoktur. Bilgisi var, bereketi yoktur. Nice Müslümanın da Kur’an’ın ibadet ve ahlâk esaslarını yaptığına, yani şahsi hayatında İslam’ı yaşadığına, ama adaleti hâkim kılmak, hürriyet ve huzur ortamını birlikte hazırlamak gibi bir gayesi ve gayreti bulunmadığına şahit oluyoruz!..
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..