HAKAN FİDAN: BAŞÇAVUŞLUKTAN, BAŞBAKANLIĞA MI?
NATO tezgâhından, ABD ve İngiliz tornasından geçip basamakları hızla tırmanmıştı.
Hakan Fidan 1986’da muhabereci astsubay çıktı. Daha sonra yurt dışı görevine atandı. Gittiği yer 2. Dünya Savaşı sonrası İngiliz ordusuna tahsis edilen Rheindahlen Askeri Kompleksi’nde konuşlu ARRC Karargâhıydı. Burayı hem İngilizler, hem de NATO kullanıyordu. ARRC Karargâhındaki bu görevde 3 yıl kaldı. Amerikan Maryland üniversitesi bu üstlerle anlaşmalıydı. ABD askerinin olduğu her yerde bu okulun şubesi vardı ve daha doğrusu CIA kullanmaktaydı. Bu kapsamda askerlere üniversite öğrenim hizmeti de sağlanırdı. Fidan, ARRC karargâhında görev yaparken bu üniversitede kendisine siyaset ve yönetim bilimi okutmuşlar ve 4 yıllık üniversiteyi ona 2 yılda tamamlatmışlardı.
Şimdi yurt dışında alınan diplomaların denklik, gerçeklilik ve geçerliliklerini, incelemeye aldıran YÖK Başkanı Sn. Yekta Saraç tarafından, acaba Hakan Fidan’a; NATO bünyesinde sağlanan özel iltimasla, 4 yıllık okulu 2 yılda nasıl bitirdiği de sorulacak ve araştırma yapılacak mıydı?
İşte İngilizlerin kontrolünde olan ARRC karargâhındaki bu görev, Fidan’ın hayatındaki dönüm noktası sayılırdı. Bu görevden sonra önü açıldı ve baş döndürücü bir hızla yukarılara doğru tırmanmaya başladı. Hakan Fidan TSK’dan istifa ederken önemli görevlere atanacağı çok önceden tasarlanmıştı. Daha Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı iken MİT Müsteşarlığına getirileceği konuşulmaktaydı. O günlerde önemli görevlerde bulunmuş üst düzey bir bürokrat da bunu doğrulayarak, “Bir gün dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner’le sohbet ediyorduk. Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan’a dikkat çekti. ‘Yakında bunu MİT’in başına getirecekler” ifadesini kullanmıştı. Belli ki çok önceden yapılmış planlar vardı” itirafında bulunmuşlardı.
Fidan’ın enteresan işleri bunlarla da kalmamıştı. Fidan daha Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı iken özel uçakla Ortadoğu ve bölge ülkelerinde sürekli dolaşmaktaydı. Yanında da genellikle o zamanlar Başbakanlık Dış Politika Danışmanı olan Ahmet Davutoğlu vardı. Uçağı kimin verdiği, ziyaretlerin ne amaçla gerçekleştiği ve kimin finanse ettiği saklı bir sırdı. Ziyaretlerde sık sık kesişen merkez ise Katar’dı.
Fidan’ın sesini duyan var mıydı?
Hakkında çok şey konuşuldu yazıldı. Savcılar ifadesini almaya kalktı, bu durum kişiye özel kanun marifetiyle askıya alındı. Türkiye’nin en çok konuşulan isimlerinden, en çok merak edilen portrelerinden ve çok fazla konuşulurken, Türkiye’nin en az fotoğraf verenlerinden biri halini aldı. Bugüne kadar kendisini çok iyi sakladı diyebiliriz, çünkü Hakan beyin sesini hiç duyan olmadı. Sesi ne kadar etkilidir, hitabeti nasıldır? Hala muammadır. Hakan Fidan, 30 Haziran 2013’te Habertürk gazetesine verdiği ilk ve son demecinde farklı bir ayrıntıya parmak basmıştı; “Dünyada ilk defa bir devlet (İsrail), başka bir devletin istihbarat yönetimine tepki gösterdi ve açıkça kendi çıkarları için Hakan Fidan’ın MİT’in başına gelmesini istemedi ve resmi açıklamayla bunu beyan etti.” Acaba bu beyanat İsrail’le özel ilişkilerini kamufle amaçlı mıydı?
Derken, istifa edecek mi, etmeyecek mi tartışmaları sonlanmış ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan görevinden 10 Şubat 2015 tarihi itibari ile ayrılmıştı. Hakan Fidan, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP listelerinden milletvekili adayı olacaktı. Daha şimdiden Hakan Fidan’a “geleceğin başbakanı” gözüyle bakanlar vardı. Tabii bunun için teamüller gereği önce toplanacak olan kongrede AKP Genel Başkanı olması lazımdı. 7 Haziran 2015 sonrası kurulacak olan kabinede Hakan Fidan’a “Dışişleri Bakanlığı” koltuğunu yakıştıranlar da çıkmıştı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…