Anasayfa » GEREKTİĞİNDE DEVLET MÜDAHALESİ KAÇINILMAZDIR!

GEREKTİĞİNDE DEVLET MÜDAHALESİ KAÇINILMAZDIR!

Yazar: yonetici
0 Yorum 274 Görüntüleyen

GEREKTİĞİNDE DEVLET MÜDAHALESİ KAÇINILMAZDIR!

 

Haziran 2016 tarihinde Milli Çözüm Dergimizde yayınladığımız bu yazımızı, önemine binaen değerli okurlarımıza ve kamuoyuna tekrar hatırlatmayı, tarihi bir zorunluluk ve insani bir sorumluluk sayarak dikkatlerinize arz ediyoruz.      

AKP iktidarına ve Sn. Cumhurbaşkanı’na karşı bir askeri darbe yapılacağı iddiaları, malum ve marazlı medyada o dönem sıkça gündeme taşınmaktaydı. AKP’nin tahribatları bahanesiyle İslam düşmanlığı ve Batı uşaklığı yapan çevreler, Ordu’yu darbe yapmaya kışkırtarak, hem kendilerine iktidar yolunun açılacağını hem de TSK’yı yeniden yıpratıp güdümlerine sokacaklarını sanmaktaydı. Evet, Çözüm Süreci gafleti ve dalâletiyle 4 yıl boyunca PKK’nın Güneydoğu’ya silah ve mühimmat yığıp büyük ayaklanma hazırlığına göz yumulması, hatta bıçak kemiğe dayanınca TSK’nın inisiyatifi eline alıp PKK’nın belini kırma harekâtında; dönemin Mardin Valisinin, Nusaybin operasyonunu yöneten komutanların işini savsaklama yaklaşımları ve Diyarbakır’da yaşandığı gibi, terörist eşkıyalara yönelik operasyon hazırlıklarının PKK’ya sızdırılması sonucu gerekli tedbirlerin alınması elbette sabır taşını zorlamaktaydı. Ancak TSK; artık hamasi duygularla, kof laiklik damarının kışkırtılmasıyla ve hele ABD’nin arka çıkmasıyla değil, Milli sorumluluk duyarlılığıyla ve tarihi sonuçlarını hesaba katacak bir ortak akılla davranma olgunluğuna çoktan ulaşmıştı. Yani Türkiye’de klasik anlamda bir askeri darbe beklentisi içinde olanlar, hayal kırıklığına uğrayacaktı, çünkü böyle bir girişim asla olmayacaktı. Ancak; milletin dirlik ve bekası, ülkenin birlik ve bağımsızlığı tehlikeye düştüğünde bu kötü gidişata bir devlet müdahalesi elbette kaçınılmazdı. Öyle ki; iktidarın ve Cumhurbaşkanı’nın da mecburen olur vereceği, askerin ve emniyet güçlerinin birlikte hareket edeceği ve halkımızın da memnuniyetle destekleyeceği girişim ve gelişmeler herhalde yaşanacaktı.

Sn. Erdoğan’ın 2016’daki Amerika ziyareti öncesinde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby’nin, Türkiye’de bazı medya kuruluşlarında çıkan “ABD, AKP hükümetini ve Erdoğan’ı düşürmeye çalışıyor” iddialarını, “saçma sapan, yanıt vermeye bile değmez iddialar” şeklinde yanıtlaması; Türkiye’deki askeri darbe hesaplarından, ABD’nin de haberdar olduğunu ortaya koymaktaydı.

Ancak ABD’nin Türkiye’deki asker ve diplomatlarının ailelerini tahliye kararı kafaları karıştırmıştı.

Amerikan Savunma Bakanlığı, İncirlik Askeri Üssü’nün bulunduğu Adana ile Muğla ve İzmir’deki askeri personelinin aile ve yakınlarının, bulundukları kentleri terk etmeleri kararını niye almıştı? Yoksa Türkiye’yi iyice karıştırma planları mı vardı?

Meşhur yandaşlardan, Yeni Şafak gazetesi yazarı ve Ankara temsilcisi Abdülkadir Selvi, uzun yıllardır çalıştığı gazetesinden niye ayrılmıştı?

Yeni Şafak gazetesi yazarı ve Ankara temsilcisi Abdülkadir Selvi, 2016’da Yeni Şafak’tan ayrıldığını açıklamıştı. Abdülkadir Selvi’nin: Son 1 yıl içerisinde belki birkaç kez bu kararı vermem gerekiyordu. Kimi zaman acıyı bal eyledik. Sıkıntılara ‘davamız’ dedik, göğüs gerdik. Vefaya ve istişareye önem verdim. Onun gereğini yerine getirdiğim için bu süre uzadı” sözleri, o dönemde son bir yıldır PKK’ya karşı askerle birlikte davranan Sn. Cumhurbaşkanı’na bir uyarı mıydı? Yoksa yaklaşan askeri darbe korkusuyla gemiyi ilk terk eden fareler takımından mıydı? Abdülkadir Selvi, istifasının ardından Hürriyet’in yazar kadrosunda yer alacaktı. Deniz Zeyrek, Hürriyet Ankara Temsilciliği’ne devam edecek, Selvi ise Ankara’da yazar olarak görevine başlayacaktı. Yani Abdülkadir Selvi, Erdoğan’a yandaş gazeteden (o dönemdeki) karşıt gazeteye atlamıştı.

O süreçteki Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 29 Mart 2016 Salı günü partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşurken: “Teröre karşı herkes maneviyatını ve moralini en yüksek düzeyde tutarak hayata karışmalıdır. Herkes sokağa, caddeye, bulvara, meydana büyük bir özgüvenle çıkmalı ve kucaklaşmalıdır. Biz karanlığı mum yakarak, şiddeti merhametle, nefreti daha fazla muhabbetle yeneceğiz…” sözleri neyin telaşıydı? Yoksa “Artık biz bu ülkeyi yönetemez ve terörle baş edemez hale geldik” itirafı mıydı?

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi