ERDOĞAN’IN KARANLIK YÖNLERİ
Sn. Başbakan bugünlerde PKK elebaşıyla resmen uzlaşma sürecini demokratik(!) bir metanetle ve Yahudi Lobilerince takılan üstün cesaret madalyasının kerametiyle yürütürken, “Kürtlerin anadilde savunma yapabilmeleri, Güneydoğu (Kürdistan federasyonu) özerk Bölgesinde Kürtçenin eğitim dili haline getirilmesi” konusunda hassasiyet gösterirken… Daha önce 1. Hatay Medeniyetler Buluşmasındaki bütün dünya dillerinin “TEK DİL-TEK DİN” hedefini hatırlayıp hayretler içinde kalmıştık. Bir yandan bütün dillerin ve dinlerin birleştirilmesini isteyen başbakan niye Türkiye’de Kürtlerin ayrışma girişimine ve Kürtçenin resmileşmesine gayret göstermekteydi?!
“Sn. Erdoğan’ın Yahudi ağzıyla konuşması!
Sn. Ahmet Musaoğlu’nun 06-08. Şubat 2007 tarihinde Milli Gazete’deki yazısında vurguladığı gibi:
1.HATAY “Medeniyetler Buluşması”nın açılışında Başbakan Erdoğan: “Bugün farklı medeniyetlerin bir ideal etrafında bir araya geldiği, bu idealin, ‘Babil Kulesi’ felaketinden bu yana, insanların özlemlerinin en önemlisini temsil ettiği bilinmektedir. Bu toplantı Babil’de dağılan insanlığın tekrar bir araya nasıl getirilebileceği üzerine bir adım olarak da kabul edilebilir, Artık Babil Kulesi sendromunu aşmanın da vakti gelmiştir”[1] dediği hatırlanacaktır.
Sayın Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiği “Babil Sendromu” ya da “Babil Kulesi Efsanesi” denilen şey, insanlık ailesinin “bir (bütün)” iken trajik bir biçimde parçalanarak yeryüzüne dağılış efsanesini anlatmaktadır!..
Muharref Tevrattaki bu efsaneye göre, Tanrı (!), Adem’in torunlarının, O’na karşı geliyor olmalarını cezalandırmak için ‘Babil Kulesi’ni yıkmış ve lânet olarak da hiç kimsenin bir başkasıyla anlaşamaması kararını almış, insanlar arası iletişimi (-dili) yok etmek için dillerin çoğalmasını ve birbirlerini anlamamalarını insanların başına bela yapmıştı. Tufandan sonra (Nuh Tufanı’ndan kurtulan) insanlığın ‘dil’i ‘bir’, sözü bir iken; kibri yüzünden, Rab ile (!) yarışa girip, göğe ulaşacak (pişmiş kerpiç ve ziftten göklere yükselen) bir ‘kule’ yapan insanoğlunun, bu davranışını Tanrı bir küstahlık saymış ve ‘Babil Kulesi’ni yıkarak, öncesinde ‘tek dil’ konuşan insanların, dillerini (farklılaştırıp) birbirinden uzaklaştırmıştır! Kısaca ‘Babil Kulesi Efsanesi’, dillerin, insanlığın bir daha uzlaşmamak üzere Babil Kulesi’nden ayrılıp yeryüzüne dağıldığı ‘inancı’ olmaktadır.
İşte, tarihte yaşandığı ileri sürülen bu hadise, bugün yeryüzündeki mevcut bütün kavgaların ve anlaşmazlıkların sebebi gibi sunulmakta ve ‘Babil laneti’ sonrası ortaya çıkan dağılma aynı zamanda, ‘Babil Sendromu’ olarak da tanımlanmaktadır.
Babil Sendromu’nun çıkış noktası.
Kökeni Yahudilik olan bu inanç, İslam’da ya da bilimsellikte yerini bulamamakta, Tevrat’ta ise, Babil Kulesi ve dillerin ayrılması haberi şu şekilde anlatılmaktadır:
..
makalenin tamamı için tıklayınız…