Bazı küçük beyinlerin, büyük olayları idrak etmesini beklemek boşunadır. Kindar ve kıskanç kimselere, Lider şahsiyetlerin birtakım üstün başarılarını kabul ettirmek gerçekten kolay olmamaktadır. Bu bakımdan, Erbakan Hoca’nın, 74 Kıbrıs Zaferini hafife alanların ve asıl kahramanlığı Ecevit’e yamamaya çalışanların bu tavırları da, ya bu olayın boyutlarını kavrayamadıklarından veya kıskançlık damarlarındandır. Demirel, Ecevit ve Özal dönemleri Masonik Medya’nın, hem Kıbrıs konusunda hem diğer tarihi ve talihli atılımlarında, Erbakan’ı yok sayma veya O’nun başarılarını başkalarına yamama nankörlüğünü, maalesef 20 yıllık iktidarları boyunca AKP’li kurmayları ve yandaşları da sürdürmeye çalışmışlardır.
Şimdi Kıbrıs Barış Harekâtı’nın hem stratejik, hem psikolojik, hem de siyasi ve askeri sahadaki üstün başarılarının ve mutlu sonuçlarının bir kısmını hatırlatalım:
Her şeyden önce bilinmesi ve kabul edilmesi gereken gerçek şudur ki, 74 Kıbrıs Harekâtı’nın asıl mimarı ve kahramanı Erbakan’dır. Sadece muhalefetteki Demirel’in Adalet Partisi değil, koalisyon ortağı Ecevit’in Halk Partisi de böyle bir harekâta karşıydı. Çünkü korkuyorlardı ve Amerika ve Avrupa’nın baskısı nedeniyle çıkarma yapmaya cesaret edemiyorlardı. Hükümetin CHP kanadının bu harekâta razı edilmesi için, Erbakan’ın ilk mücadelesini koalisyon içerisinde ve Büyük Millet Meclisi’nde kazandığını belirtmemiz lazımdır. Umuyorum ki pek yakın bir gelecekte, bütün bu gerçekler, belgeleriyle ortaya konulacak ve milletimiz olup bitenleri o zaman daha iyi anlayacaktır.
Bilindiği gibi 15 Temmuz 1974’te Sampson adlı EOKA’cı, Kıbrıs’ta Makaryos’u devirip darbe yapmış ve adayı Yunanistan’a katacağını ilan etmiş bulunmaktaydı. Artık Kıbrıs’a müdahale etmemiz kaçınılmazdı. Ama maalesef hem Ecevit, hem de başta Demirel olmak üzere bütün muhalefet, askeri çıkarmayı çılgınlık olarak nitelemekte ve karşı çıkmaktaydı.
Sonunda İngiliz Başkanı Callaghan’la konuyu görüşmek üzere Ecevit, Oğuzhan Asiltürk’le birlikte Londra’ya gönderiliyor, böylece Erbakan, artık tam yetkili başbakan vekili oluyordu. Erbakan Hoca, CHP ile koalisyon protokolüne, “Başbakan’ın (Ecevit’in) yurt dışına çıkması durumunda, Başbakan Yardımcısının “Her konuda ve tam yetkili sayılması” şartını yazdırıyor ve bu maddenin ne işe yarayacağının ve ne maksatla kullanılacağının farkına kimse varmıyordu!? Havaalanında Ecevit uğurlandıktan hemen sonra, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar ve Kuvvet Komutanları; Erbakan’la birlikte özel bir odaya geçiyor ve orada bulunan Süleyman Arif Emre Bey bile içeri alınmıyordu. Bu uzun ve tarihi toplantıda, Kıbrıs’a derhal çıkarma kararı üzerinde anlaşmaya varılıyordu. Kuvvet Komutanları: “Yıllardır böylesine onurlu ve olumlu bir karara hasret çektiklerini… Düşmanların dikkatini çekmesin diye, dağıtılarak Dörtyol, İskenderun ve Mersin’de konuşlandırılan birliklerimizin çıkarmaya hazır hale gelmesi için 2–3 gün gerekeceğini” bildiriyordu. Bu arada daha önce İnönü ve Demirel’in yaptığı gibi verilen karardan geri dönülmemesi için, Erbakan’dan özellikle ricada bulunuyorlardı. Ve artık Ecevit, Türkiye’ye döndüğünde alınan bu karar gereği, hazırlıkları tamamlanan ve Kıbrıs’a doğru yola çıkan kahraman Ordu’muza mani olmaya kalkışamıyordu.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..