ERBAKAN’IN FARKLILIKLARI
VE
ŞEYTANİ ODAKLARIN FIRILDAKLARI
Bir insanın gerçek ayarı, onun tarafıyla, yani sahip çıkıp savunduklarıyla doğrudan alâkalıdır. Eğer bu şahıs; meşhur bir kimse ise, Siyonist ve emperyalist merkezlerin ona bakış açısı ve yaklaşım tarzı da, onu doğru tanımamız ve tartmamız bakımından çok önemli bir kriter olmaktadır. Siyonist Merkezlerce; kendi şeytani düzenleri açısından tehlikeli saydıkları, girişim ve projelerinden kuşku duydukları ve bu nedenle hakkında karalama kampanyaları başlattıkları, yetmezse ihtilal ve suikastlara başvurdukları böylesi şahsiyetlere yönelik nefret ve husumetlerini, doğrudan açığa vurmaktan sakınılmaktadır. Çünkü bu durumda iz’an ve vicdan ehli olanlar, o şahsiyete hürmet ve muhabbet duymaya başlayacaktır. Malum ve mel’un merkezler bunun yerine, o ülkedeki kendi adamları ve elemanları olan, ama toplumda:“Bilge kişi, istihbarat analizcisi, iktisat teorisyeni ve terör stratejisti”diye öne çıkarılan ve saf insanlarca “Milli duruşlu insan” sanılan kimselerin diliyle, korktukları ve devre dışı bırakmaya çalıştıkları şahsiyetleri kötülemeye ve kösteklemeye çalışmaktadır.
İşte Mahir Kaynak da bu maksatla eğitilip donatılan ve küresel Siyonist sömürü düzeninin yerli figüranı gibi davranan insanlar arasındadır. Eski MİT müsteşarlarından Fuat Doğu’nun; “Biz aslında MİT müsteşarı değil, CIA’nın şube başkanıydık!” itirafında olduğu gibi, Mahir Kaynak da Siyonist ve masonik merkezlerin bir elemanı ve borazanı gibi davranmış ve bu tavrını özellikle çok derin ve gizli Erbakan karşıtlığıyla açığa vurmuşlardır.
“Bizim kullandığımız doğruların, sınırlarımız dışında bir anlam taşımadıklarının farkında mısınız? Milli olmak, alt sıralardaki doğruları kabul etmekle mi mümkündür? Biz, bizden ileri oldukları söylenenlerin dogmalarını da aşan bir söyleme ulaşamaz mıyız?” (Komplo Yok, Timaş yy. 1999 Önsöz) sözleriyle, Milli ve yerli değer ve doğruların, boş ve kof avuntular olduklarını, ülkemiz dışında hiçbir işe yaramadıklarını, bu nedenle küresel odakların “dogma”larını (yani Siyonizm’in dünyaya hâkimiyet amaçlarını ve araçlarını) kutsamak ve kullanmak gerektiğinisavunmaktadır. 1995 Ağustos’unda CIA Başkanı’nın Türkiye ziyaretini yorumlayan şu yazı, onun gerçek ayarını ve yularının kimlerce tutulduğunu ortaya koymaktadır:
..
makalenin tamamı için tıklayınız…