ERBAKAN’IN “AŞKIN”LIĞI[1], “ELAZİZ”CİLERİN ŞAŞKINLIĞI
Erbakan’ın Zaferi, Yüksek Cesaret ve Stratejisi Pentagon’da Ders Olarak Okutulmaktaydı!
Maalesef Türkiye, NATO’nun güdümlü müttefiki, Tanzimat’tan beri Batı’nın yörüngesine girmiş uydu ülkesi konumundaydı. Bu nedenle asıl mimarı Erbakan olan 1974’teki Şanlı Kıbrıs çıkarması ABD’yi şoka uğratmıştı. Çünkü adalara yapılan çıkarmalarda genellikle sıkıntılı ve başarısız olmuşlardı. 1522’de Rodos alınırken 30 bin şehidimiz vardı. Kıbrıs Eylül 1571’de fethedildiğinde, 50 bin şehit verildiği anlaşılmıştı. Ardından Osmanlı donanması İnebahtı’da 30 bin şehit verdi. Girit’te 24 yıllık kuşatma ile 1669’da Kandiye Kalesi alındığında 130 bin şehit bırakılmıştı. Ecdadımızın tam 403 yıl önce 50 bin şehit vererek aldığı Kıbrıs, 1974’te bugüne göre o günkü TSK’nın kıt imkânlarıyla rahmetli Orgeneral Semih Sancar’ın komutasında nasıl sadece 498 şehit verilerek alındığına; müttefikimiz NATO’nun kışkırtmalarına, Avrupa ve Amerika’nın askeri ambargosuna rağmen bu zaferin nasıl başarıldığına, Batılıların bir türlü akılları yatmamıştı.
Viyana’yı Çözen Gâvur Kafa, Kıbrıs’ı Bir Türlü Kavrayamamıştı!
Malazgirt’te, Kosova’da, İstanbul surlarında, Viyana’da, Çanakkale’de Milli Görüş’ün ne olduğunu biraz bilen Haçlı Batı’nın; 1974 Kıbrıs çıkarmasını ve Erbakan’ın strateji dehasını bir türlü çözemediği anlaşılmaktaydı. Milli Gazete’den bir kardeşimiz, bir heyetle birlikte Kıbrıs’ı gezerken görevli rehber aktarmıştı. Daha önce gezdirdiği bir heyetteki, bizzat Amerikan ordusunda görevli bir subay da rehberimize anlatmıştı. ABD’li subaya göre; 1974 Kıbrıs Zaferi’nin başarısı, Pentagon’da askeri okullarda ders olarak okutulmaktaydı! Çünkü adalarda yapılan savaşlar her zaman çok zor, kayıplı, meşakkatli olur ve de kesin zaferle sonuçlanmazdı. Çok sayıda asker hayatını kaybettiği halde, sonuç alınamazdı. Ancak 1974’te tersi yaşanmış, Batılıların ağızları açık kalmıştı. Amerikalı subaya göre, Amerikan Genelkurmay Başkanlığı Pentagon, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı askeri bir strateji dehasının ürünü olarak yorumlamıştı. Ve bunun nasıl gerçekleştiğini askeri okullarında ders olarak okutma kararı alınmıştı.
İslam; hem Doğu’yu hem Batı’yı… Hem geri bırakılmış ve işgale uğramış Müslümanları hem Hristiyan dünyasını… Hem Kapitalizmin kıskacında kıvrananları, hem Komünist rejimler altında çağdaş kölelik yaşayanları; bu zulüm ve zilletten kurtaracak, herkesi temel insan haklarına ve evrensel hukuk ve huzur kurallarına kavuşturacak Hak Dinin ve Adil Düzen’in adıydı… Ve Erbakan bu kutlu hakikat kaynağının çağımızdaki tercümanıydı…
Hoca, Washington’da Amerikalıları Nasıl Fırçalamıştı?
Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan’ın uluslararası gezilerin bazılarında O’nun tercümanlığını yapan Temel Karamollaoğlu o döneme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunmuşlardı.
Nezaket abidesi Necmettin Erbakan’ın, konu İslam davası ve ülke çıkarları olunca nasıl celallendiğinin, “Washington’da üst düzey Amerikalılara toplantıda öyle fırçaları vardı ki, biz bile tercüme etmekte tereddütler yaşadık. O’nda ise tereddüt ve endişenin eseri yoktu.” itirafları bunun kanıtıydı. Evet, dış ülkelerde ve yabancı heyetler önünde Erbakan Hoca’nın tercümanlığını yapanların bir kısmının ya korkusundan veya bilgi kısırlığından; İngilizce, Arapça ve Almanca tercümelerindeki yanlışlık ve noksanlıkları Erbakan’ın nasıl düzelttiğine bizler de şahit olanlardanız. O toplantıda Hoca’nın “ABD aygır gibi tepiniyor” cümlesi salonda buz gibi bir hava oluştururken, Hoca’nın hız kesmeyerek “Bu azgın aygırın zapt edilmesi lazım” cümleleri toplantı salonunda bomba tesiri yapmıştı. Washington’da üst düzey NATO Komutanları ve Büyükelçilerin bulunduğu toplantıda Erbakan’ın bu cesur ve onurlu konuşması salonu karıştırmıştı. Amerika’da Amerikalılara “Amerika azgın bir aygıra benziyor, sadece tekmeleyip etrafında ne varsa yok ediyor; Amerika’yı dizginlemek lazım, işte vazifemiz budur.” diyebilen tek Lider Erbakan’dı.[2]
Evet, Erbakan Başbakanlığı sürecinde ve aktif siyasette olduğu dönemde, ABD’yi “terbiye edilmemiş aygıra”, ABD Başkanı Bill Clinton’u da “İkinci Ramses”e benzetmekten sakınmamıştı. Erbakan Hoca Batı dünyasını, “Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz. Dünya’nın huzura kavuşması için önce aygır Batı zihniyetinin terbiye edilmesi lazım” sözleriyle uyarmıştı. Batı dünyasına yön veren merkezleri “Siyonizm” suçlamasıyla da sık sık eleştiren Erbakan’ın, “Kökü firavunlara dayanan aygır zihniyeti her gün başka bir yeri tekmeliyor” sözleri de basına yansımıştı.[3]
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…