ERBAKAN`A MİNNETTARIZ..
Aziz Hocam, Asil insan..
Yıllardır, bir yan dış güçlerle, öbür taraftan içerideki işbirlikçilerle uğraştın…
Eğrileri düzeltmeye, aksilikleri dizginlemeye çalıştın..
Belki de tarihte hiç görülmedik hıyanetlere, hiç hak etmediğin hakaretlere uğradın..
Ama yine de davan cihadından caymadın, usanmadın; asla şikayetçi olmadın, şahsi hesaplara, nefsi hırs ve heyecanlara hiç kapılmadın..
İslamiyet`te hidayeti; Siyasette feraseti; Hizmette dirayeti; Meşakket ve zahmette metaneti; Kuvay-ı Milliye`deki şuur ve fazileti, sizden öğrendik, hep sen anlattın..
Yurdumuzu, ordumuzu, Milli ruh ve namusumuzu ve bu cennet vatanı canları pahasına bize emanet bırakan: Mohaç, Çanakkale ve Dumlupınar şehitlerini, gazilerini, şerefli geçmişimizi ve onurlu soyumuzu, hep rahmet ve hürmetle ın…
Zorlu, uzun ve yorucu, ama kalıcı ve akılcı çözümler üretip uyguladın; kesinlikle ucuz kahramanlıklara ve uyuz şarlatanlıklara tenezzül buyurmadın..
Dört partini kapattılar… Kırk mahkeme açtılar… Ceza üstüne cezalar yağdırdılar… Zindanlara soktular… Siyasi yasaklar koydular… Dünyayı ele dolayan Siyonist mihraklar, 28 Şubatçıları kışkırtıp üzerine saldılar… Ancak sen asla yılmadın, yorulmadın ve yıkılmadın… Hayret ve hayranlığımızı bir kat daha artırdın.. Hainler hırlamaktan usı, hatta bazı gafiller, geç de olsa hatasını anlayıp uslı… Ama sen yine usanmadın..
Yarım asırdır, Hak çizgisinden sapmadın, döneklik ve ödleklik yapmadın ve bu güne kadar dimdik ayakta kaldın, hiç sarsılmadın..
Ve en şerefli tavrın; Hiçbir zaman mazeretlerin ve bahanelerin arkasına sığınmadın..
Bozuk ve bataklık sistemin ürettiği sivrisineklerle, kiralık ve seviyesiz sövücülerle, münafık ve marazlı samimiyetsizlerle boğuşup, boşuna vakit harcamak yerine; Şeytan`ın askerleri ve şer güçleri olan: Siyonist ve emperyalist merkezlerle; hem de, mert ve metin bir şekilde savaştın… Ama bazıları gibi tehyi veya ganimeti görünce sıvışmadın, kaçmadın, kaytarmadın, yıkılmadın..
Cumhuru, yani her sınıf ve seviyeden; farklı din ve düşünceden bütün toplumun hukukunu ve huzurunu esas olan yüksek bir cumhuriyetin; Göstermelik ve güdümlü değil; gerçek ve gerekli bir demokrasinin; Karşılıklı anlayış ve saygı temeline dayanan örnek bir laikliğin kurulması…
Ülkemizin: ekonomik, teknolojik, sosyolojik ve stratejik; her türlü baskı ve bağımsızlıktan kurtarılması…
Her yönden, hem de yerli dinamik ve imkanları ve Milli değer ve ahlakıyla kalkınıp, insanlığa yeni bir medeniyet, barış ve bereket modeli sunması için çırpındın..
Bütün bunları yaparken de; bir yan sahte ve satılık devrim yobazlarıyla, bir yan da münafık din istismarcılarıyla sürekli boğuşmak zorunda bırakıldın..
Mecburdun, asırlardır aklı köreltilmeğe, ahlakı kirletilmeye çalışılmış talihsiz bir toplum içinden; zahiren en az yıpratılmış ve “imalat hatası olarak; az buçuk sağlam bırakılmış” ve en az yamuklaşmış görünen, ve Atatürk`ten sonra tersine çevrilen ve çivileri sökülen masonik sistem tarafından dışlanıp değer verilmeyen kimseleri ve kesimleri önemseyip öne çıkardın…
Ki, bunların bazılarını mahalle bekçisi bile yapmazlarken, sen milletvekili yaptın…
Onların amele çavuşluğuna reva görmediklerini Sen, bakan yaptın…
Başkalarının çöpçü başı bile atamadıklarını Sen, Belediye Başkanı yaptın…
Ama ne kadar acıdır ve yüreklerimizi yakıcıdır ki; Bunların bir çoğu, kerameti kendilerinden zannetmekten ve sonunda davasına ve Hocasına hıyanetten sakınmadılar, sıkılmadılar.. Hazmedemeyip kustular.. Yine de oralı olmadın, aldırmadın..
Bu tiyniyetsiz tiplerin, önemli bir kısmından; maalesef Zatınızı topluma: “Olduğunuzdan farklı, aykırı ve hatta huzursuzluk kaynağı ve baş belası” gibi yanlış tanıtmaktan başka bir fayda da bulamadın..
Ellerine fırsat geçtikçe, size haksızlık, hatta hayasızlık etmekten çekinmeyen yazar-çizer takımına; bütün bu yaptıklarına ve bozuk kafa yapılarına rağmen; yine de acıyıp, gazete`nin, TV`nin kapılarını açtın… Köşe ve kaşe sahibi yaptın…Çünkü hiç kimsenin birikim ve deneyimlerinin körletilmesine, karakter ve kabiliyetlerinin kirletilmesine razı olmadın..
Ey Asil insan, Aziz Hocam..
Seni hakkıyla anlamak ve anlatmak haddimiz değil… Bizler için “Erbakan`a yağcılık yapıyor” iddia ve iftirasında bulunanlara cevabımız: “Hayatını ve rahatını, İslam`ın hikmet ve hakikatine ve tüm insanlığın hizmetine adamış olan bu Zat`ın yağcılığı değil, ah keşke nasip olsaydı da ayakkabı boyacılığı bile, bizim için büyük şereftir” Zira Ashabı Kehf`in köpekleri bile makbul sayılır ve Kur`a anılırsa, Türkiye merkezli yeni bir saadet ve mehdiyet medeniyetine öncülük yapan; İnançlı ve kutsi amaçlı Kuvay-ı Milliye emekçileri de, herhalde ve inşallah manen mahrum edilmeyecektir.
Kur`anı Kerimin ayet ayet haber verip söylediklerinden; Hz. Peygamberin (SAV) hadis ve haberlerinden, O`nun sünnet ve siyerinden; Hikmet ve hakikat ehli muhteremlerin müjdelerinden ve insanlık tarihinin tabii seyrinden anlıyoruz ve kesinlikle inanıyoruz ki: Hasretle beklenen Kutlu Kuvay-ı Milliye devrimi ve mutlu Erbakan dönemi çok yakında gerçekleşecektir
ŞİİR
Hürmetle ellerin öpmek, münasiptir bizlere
Hak davana hizmet etmek, hem nasiptir bizlere
Nankörlük eden utansın; Ey hidayet Yıldızı,
Dost yolunda ezilmek de; şereftir acizlere
Yazar Editör
MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ