Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, her alanda örnek olmuş, bu millete yönünü göstermiştir. 1969 yılında atıldığı siyasi hayata, kısa bir süre sonra hükümet ortağı olmak suretiyle adeta mührünü basmıştır. O’nun Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptığı zamanda, Türkiye tarihinin en köklü ekonomik faaliyetlerinin başlatıldığı inkar edilemez bir gerçektir.
Ağır sanayi nedir?
Şimdi Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hükümet ortağı olduğu dönemde başlatılan “Ağır Sanayi Hamlesi”nin ayrıntılarına bir göz atalım. Öncelikle “Ağır Sanayi” ne demektir? Ağır sanayi aslında diğer sanayileri kuran sanayidir. Bu sebeple ancak büyük ve lider ülkeler bu sanayi kurup işletebilir ve geliştirebilirdi. Erbakan ve arkadaşlarının gayesi, ülkemizin kısa süre önce geçirdiği sosyal yıkımların tedavisi ve kalkınma bu “ağır sanayi hamlesi” ile başarılabilirdi. Ağır sanayi yeniden büyük Türkiye’nin ana adımlarından birisi idi. Ağır sanayi, yaygın, milli, güçlü süratli kalkınmanın belkemiği idi. Yani bu, hakini kalkınma demekti. Yeni kurulmuş genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en büyük kalkınma hamlesi idi.
Erbakan’ın ağır sanayi hamlesi ile ilgili çeşitli zamanlarda yaptığı konuşmalar
Ağır sanayi hamlesi o yıllarda herkesin diline düşmüş ve halkın büyük bir umudu haline gelmişti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak Prof. Dr. Necmettin Erbakan yaptığı konuşmalarda halka düşüncelerini anlatıyor, onların desteğini alıyordu. Yine Mayıs 1974’te yaptığı bir konuşmada “Türkiye’de fabrikaların yalnız iki, üç ilde toplanmış olması doğru değildir. Biz bu dengesizlikleri gidermeyi vazife biliyoruz. Yurdumuzu bütünüyle kalkındırmak hedefimizdir. Bunun için inşallah ‘her ile fabrika kuracağız” diyordu. Eylül 1974’te Erbakan Afyon Şeker Fabrikası temel atma töreninde yaptığı konuşmada “Türkiye’nin sanayileşmesi davası ana davamızdır. Milli, güçlü, süratli ve yaygın kalkınma mutlaka gerçekleştirilecektir. Bu hamlemizi hiçbir bahane, hiçbir zihniyet, hiçbir tutum engelleyemeyecek ve geciktiremeyecektir. Milletimiz bu hamleyi istemektedir ve yapacak imkanlara sahiptir. Milletimizin bu arzusunu yerine getireceğiz. Yeniden büyük Türkiye ideali mutlaka gerçekleşecektir. İnşallah!” diyordu.
Temmuz 1975’te ise “Bu plan devresinde, hedefimiz sadece fabrikalar açmak tesisleri kurmaktan ibaret değil, fabrikaları kurabilen en ileri teknolojiyi bilen, takip eden ve daha da geliştirebilen mühendislik bürolarına, teknik erkanı harbiyeye, mühendis teknisyen ve sanatkar kadrolarına sahip olmak ta ana hedefimizdir” diyerek ağır sanayi için gereken insan gücünün yetiştirilmesi için de gayret göstereceklerini ifade ediyordu.
Yine Erbakan Mayıs 1976’da “Başlattığımız bu ağır sanayi hamlesi cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlesidir” diyor, Temmuz 1976’da da “Demir çelik tesislerimizi büyütüyoruz, arttırıyoruz, makine imalat fabrikalarımızı tesis ediyoruz. Motor, elektronik, elektromekanik, takım tezgahları sanayimizi kuruyoruz. Bu kalkınmamız müstemleke tipi kalkınma değil, lider ülke Türkiye kalkınmasıdır”, Ekim 1976’da “Bu kurduğumuz fabrikalar montaj fabrikalar değildir. Hakiki imalat fabrikalarıdır. Fabrika kuran fabrikaları, makine yapan makine sanayini kuruyoruz”, Ocak 1977’de “Büyük tarihi ağır sanayi hamlemizi, “Manevi Kalkınma” hamlesiyle beraber yürüttüğümüz için bu kalkınma hakiki kalkınmadır, sağlam kalkınmadır” ve Ekim 1977’de “Türkiye sadece kendi tesislerini kendisi kuran bir ülke olmakla iktifa etmeyecek, dış ülkelere, kardeş Müslüman ülkelere de fabrika kuran bir ülke haline gelecektir” diyerek ne kadar büyük ve ufku geniş bir düşünce ve eylem adamı olduğunu ortaya koyuyordu.
Batılılara ilmi biz öğrettik
Erbakan, bu milletin batılılara fikri manada üstünlüğünü çeşitli örneklerle de izah ediyordu: Mesela 8. asırda Harun Reşit’in Şarlman’a hediye gönderdiği çalar saatin için de cin olduğu zannıyla Şarlman’ın gece yarısı cini görmek için saatlerce beklediği rivayet edilir. Selahaddin-i Eyyubi’nin kılıcına su vermedeki teknoloji ile Kral Richard’ın kılıcındaki teknoloji arasında çok fark var idi. Yakın zamandan örnek vermek gerekirse Defterdar Dokuma Fabrikası 150 yıl önceki zamanının en mükemmel dokuma fabrikası, Hereke tekstil fabrikası ise 70 sene önce kurulduğunda dünyanın en büyük fabrikalarından biri sayılıyordu. İşte Erbakan, tarihten bu tür örnekleri millete anlatarak, bizim bütün bu sanatlarda, ilimde olduğu gibi, batılılara bunları bizim öğrettiğimizi ve onların hocası olduğumuzu gururla söylüyordu.
Hedeflerine şimdi bile erişilemiyor
Erbakan ilk hedefi 1982 yılında 50 milyon olacak olan Türkiye’nin Avrupa’nın 5 büyük ülkesinden biri olmasını temin etmek şeklinde koyarken, sanayide ve tarımda üretimi yüzde 100 artırmak suretiyle yeryüzünde önemli maddeler üretiminde ilk 10 ülke arasına girileceğini, bunun da büyük bir hamle olacağını anlatıyordu. Milli gelir itibariyle de ilk 15 ülke arasına girmek için 8-10 ülkeyi geçmeyi hedefine koymuş idi. Erbakan, Türkiye’nin dünyadaki yerini çok iyi tesbit etmiş, nüfusu, yüzölçümü, madenleri ve teknolojik gücü ile önce çevresindeki ülkelerle mukayese etmiş, daha sonra dünyadaki diğer ülkelerle arasındaki farkları ortaya koymuştur.
Ağır sanayi hamlesi niçin yapılacaktı?
Prof. Dr. Necmettin Erbakan “Ağır Sanayi Hamlesi”ni sırf hükümet ortağı olup iktidarın nimetlerinden faydalanmak için yapmıyordu. Hiçbir göstermelik bir yanı yoktu. Aksine sağlam bir fikri altyapı oluşturulmuş, sermayesini bu milletin kendisinden alan, dış borçlanmayı aklına dahi getirmeden planlanan müthiş bir kalkınma hamlesi idi. Erbakan, bu ağır sanayi hamlesini başlatırken, milletimizin tarihinden örnekler vererek, onu hayalcilikle itham edenlerin yüzüne adeta tokat gibi gerçekleri çarpıyor ve kendilerine gelmesini sağlıyordu.
İşte Muhterem Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “Ağır Sanayi Hamlesi”nin fikri altyapısı: “Milletimiz tarihin en şerefli milletidir. Çağ açıp kapatmış bir milletin evlatlarıyız. Aziz milletimiz birçok imparatorluklar kurmuştur, büyük devlet adamları, kumandanlar yetiştirmiştir.
Yine ilimlerin kurucusu bizim milletimizdir. Bizim milletimiz sayısız alimler yetiştirmiş, asırlar boyu ahlak ve fazilet numunesi müstesna insanlar yetiştirmiş bir millettir. Bugün de yeryüzünün en zengin ülkesi üzerinde bulunuyoruz ve yine yeryüzünün en çalışkan milletiyiz.
Bugüne kadar bizim milletimiz başka milletlerle teke tek mukayese edilmemiştir. Onların pek çoğunun yekununa daima galip gelmiştir. 20. asrın ilk 25 senesi harplerle geçti. Bu harplerin arkasından 2. 25 senede yaralarımızı sarmakla meşgul olduk. Bir 3. 25 senesinde yeniden yurdumuzun kalkınması için çalışmalar başladı. En hızlı ve en verimli kalkınmayı nasıl yapacağımız hususunda milletçe yol aradık. Şimdi 20 asrın son 25 senesi başlamıştır. Milletimiz yolunu çizmiştir ve milletimiz şimdi en büyük kalkınma hamlelerinden birini başlatmıştır.
Bu büyük hamleye başlarken kendimizi küçük görmemeliyiz. Başarı inançla mümkündür. Türkiye büyük bir devlettir. Kabul edelim ki bugüne kadar yurdumuzda batılıları bizim büyük milletimizden daha üstün gösterme hususunda kesif bir propaganda devresi gelmiş geçmiştir. Hakikat bizim milletimizin şerefli tarihindeki vasıfları aynen muhafaza ettiği ve bugün yeryüzünde en büyük kalkınmayı gerçekleştiren bir millet olduğudur. Esasen bütün tarihimiz, milletimizin bu hamleleri başaracağının açık delilleriyle doludur. Batılıların tesiriyle yapılmakta olan olumsuz propagandalardan silkinmek, bu büyük kalkınmanın temel şartlarından birini teşkil etmektedir.”
Türkiye’yi depara kaldırdı
Böylece, daha 1977’de 24 ülkenin milli gelirinin Türkiye’den fazla olduğunu, milli gelirimizin 40 milyar doları aştığını ve o yılın sonunda 42,6 milyar dolara yükseltilmesini hedeflemişti. Türkiye’nin bir hamleye başladığını, adeta koşan bir atlet gibi depara kalktığını ve önündeki ülkeleri geçmeye başladığını bu millete gösteriyordu. İşte, o yıllarda ilk önce geçmek üzere olduğumuz ülkeler: Romanya, Çekoslavakya, Danimarka, Doğu Almanya, İsviçre, Belçika. Daha sonra ise Meksika, Polonya, İsveç, Avustralya, Hollanda ve İspanya’yı kalkınmada geçeceğimiz ülkeler olarak hedefe koyuyordu.
İlk hamlede 5 yıllık plan çerçevesinde takriben 70 milyar dolara çıkacağımızı, başlatılan büyük kalkınma seferberliği ile bunu başarabileceğimizi ifade eden Erbakan, daha sonra 10 yılda dünyanın ilk 10 ülkesi arasında olmanın planlarını yapıyordu. Bu hedefleri milli hedefler olarak nitelendiren Erbakan, bu hamleyi milletin başlattığını ve başaracağını da ifade ederek, topyekün bir kalkınmanın işaretlerini anlatıyordu.
10 yıl sonra ise ilk 10 ülke arasında olduğumuzda, Amerika, Rusya, Brezilya, Fransa, İngiltere, İtalya, Almanya ve belki Hindistan’dan sonra Türkiye’nin büyük ülke olarak geleceğini ve bu potansiyelin bu millette mevcut olduğunu ifade ediyordu.
Fert başına milli gelir sıralamasında 1977’te 52. sırada olduğumuzu ve bunun bizim milletimize yakışmadığını, daha fazla refaha kavuşmak için gece gündüz çalışılması gerektiğini ifade eden Erbakan, maalesef bütün Avrupa ülkelerinin milli gelirinin Türkiye’den yüksel olmasından dolayı üzüntüsünü dile getiriyordu.
Ağır sanayi hamlesi ile neler başarıldı?
1977 yılında sadece hükümet ortağı olarak başlatılan “Ağır Sanayi Hamlesi” sonucunda Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan yapılanları ve projeleri şöyle ifade ediyordu:
“Türkiye büyük bir devlettir. Devletimiz ne yapacağını bilmektedir. Milletlerarası yarışta en şuurlu, en büyük kalkınmayı milletimiz başarıyla yürütmektedir. Milletimizin nasıl yurdumuzu koruyan şanlı, şerefli bir ordusu varsa, silahlı kuvvetleri varsa, Türk milleti olarak gördüğümüz diğer bir gerçek de milletimizin aynı zamanda büyük bir kalkınma ordusu da vardır.
Milletimiz ağır sanayini kurup dünyanın en ileri ülkeleriyle boy ölçüşmeye karar vermiştir. 1975 yılında dünya milletleri arasında 25. noktada iken, sadece bir plan devresinde 15. noktaya zorlamak, 10 sene içerisinde de bütün dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer almak milletimizin kararıdır ve bütün bu çalışmaların hedefidir.
Bütün bu çalışmalar Türkiye’de aynı zamanda büyük bir ulaşım şebekesiyle beraber yürüyecektir. Önümüzdeki yakın yıllarda 16 bin kilometre yüksek standartlı yollara sahip bir ülkeyi önümüze bir hedef olarak almış bulunuyoruz. Avrupa-Asya otobanı yapılacak, yurdumuzun içerisinde birçok ağır sanayi otobanları yapılacak, dünyanın bu kilit noktasında dünya ulaşımı ve bu ağır sanayi ulaşımının gereklerini bir yandan adım adım yerine getireceğiz. Bu yolların arasında sadece 1975-1982 arasında yapılacak olan 200 büyük sanayi tesisi huzurlarınızdadır.
Yüzlerce fabrikanın temelleri atıldı
Bütün bu plan ve projeler bir araya geldiği zaman 18 çimento fabrikası, 16 gübre fabrikası, 14 şeker fabrikası, 23 Sümerbank fabrikası, 6 SEKA fabrikası, 77 büyük sanayi tesisi 63 organize sanayi bölgesi ve 250 küçük sanayi sitesi. Bütün bunlara ilaveten 7 demir çelik tevsiat ve yeni kuruluşlar, 32 ağır makine fabrikası ve MKE’nin makine sahasında yeni büyük atılımları, 4 takım tezgahı fabrikası, 10 motor sanayine ait tesis, 11 elektromekanik sanayine ait tesis, 3 araştırma merkezi, 4 elektronik sanayine ait tesis, telekomünikasyon sanayine ait 1 tesis, 1 tane de uçak olmak üzere 72 adet ağır sanayi kuruluşu sadece 5 yıl içinde yani 1982 yılına kadar başlanıp bitirilmek üzere hedefe alınmıştır. Bütün bunların hepsi 462 tane tesis için 239, 5 milyar lira, takriben 240 milyar lira. Bugüne kadar harcadığımız paraların en hayırlı harcanma yeri olarak harcanacaktır.
50 yılda yapılamayanları yapmak
Bu yatırıma mukabil her yıl bu yeni tesislerden 259 milyar liralık üretim sağlayacağız . 50 yıldan beri bütün sanayi tesislerinin milli gelire katkısının sadece 120 milyar dolar olduğunu hesaba katarsak, bu üretim değerinin ne ifade ettiği anlaşılır. Bu kuruluşların hepsinde 1 milyon 208 bin kişiye iş bulunacaktır. Bu tesislerin yan sanayi ve diğer ya hizmetleri de göz önüne alındığında 4-5 milyon kişilik istihdamın sağlanacağı da ortaya çıkar.
Bunlar Türkiye’ye bugüne kadar yapılmadığı takdirde dövizle almaya mecbur olduğumuz maddelerdir, makinalardır, cihazlardır. Önümüzdeki 5-6 senede, 50 yılda yapılanları bir misli geliştirmek istediğimizi apaçık gösteriyor. Sanayide ve tarımda üretim yüzde 100 artırılacaktır inşallah.
Üretimde ilk 10 ülke arasında yer almak
Dünyanın önemli üretim maddelerini üreten ilk 10 ülkesi arasında yer alacağız ve Türkiye dünyanın en büyük 15 ülkesinden biri olacaktır. Bu hamleler işsizlikten kurtulmanın reçetesidir. Dış ticaret açığını kapatmanın da reçetesidir. Bu hamle ağır sanayiye sahip olarak güçlü Türkiye’yi kurmanın reçetesidir. Fabrikalarını kendisi kuran güçlü Türkiye’nin reçetesidir. Milli gelirden fert başına büyük artış temin etmek, müreffeh Türkiye’nin reçetesidir. Bu bir ağır sanayi hamlesidir. Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlesidir.
Bütün hızıyla bu hamle yüklenerek, artarak devam ediyor. Her ile bir fabrika dediğimiz zaman çok kimsenin hafsalasına bu sığmamıştır. Halbuki şimdi her ilçeye bir fabrika isteniyor. Şimdi bu büyük kalkınma hamlesine bir bütün olarak baktığımız zaman manevi kalkınma ve maddi kalkınma olarak Türkiye bir büyük çalışmanın içindedir. Bu inancımız, temel inancımızdır.”
Dünya müslümanlarını da kalkındırmak istiyordu
Erbakan sadece Türkiye’nin kalkınmasıyla ilgilenmiyor, diğer Müslüman ülkelerin de geri kalmışlığından üzüntü duyuyordu. Bunlar arasında sadece Suudi Arabistan’ın petrol gelirlerine rağmen yine de Türkiye’den daha az gelişmiş olduğunu ortaya koyuyordu. 35 büyük Müslüman ülke gelirlerinin 191 milyar dolar ettiğini, diğer küçük ülkelerin de buna eklenmesi durumunda ancak 200 milyar dolara ulaştığını, oysa sadece Fransa’nın 235 milyar dolarlık gelire sahip olduğunu üzülerek belirtiyordu.
Necmettin Erbakan’ın hazırladığı 5 yılık kalkınma planlarının tatbik edilmesi durumunda 2000 yılına gelindiğinde nüfus 82 milyon, 400 milyar dolar gelirle Almanya yakalanacak, İtalya ve Fransa ise geride bırakılacaktı. Erbakan, bu yılların çok uzun yıllar olmadığını sadece bir asrın son 25 senedi olduğunu ve Türkiye’nin bunları başarabilecek potansiyele sahip bir ülke olduğunu daha o yıllar anlatıyordu.