ERBAKAN HOCA’NIN MANEVİ EĞİTİMİ
Fatma BETÜL ERİŞKİN – KONYA – 15.07.2019
Rüyamda: Aziz Erbakan Hocamızla birlikte namaz kıldık, tesbihatımızı yaptık, dua ediyoruz. Erbakan Hocamız: “Bu hangi vaktin namazıydı?” diye sordular. Ben: “Sabah namazıydı Aziz Hocam” dedim. Erbakan Hocamız: “Biz namaz kılarken hayatımızı kurtaracak, kurtuluşumuzu kolaylaştıracak, yüklerimizi hafifletip rahatlatacak bir dua okuduk. Neydi o dua, söyleyebilir misin?” buyurdular. Ben: “Siz daha iyi bilirsiniz Aziz Hocam!” dedim. Erbakan Hocamız: “Yani “Kolay olanı seçiyorum” diyorsun!” buyurdular gülerek. Ben de güldüm, biraz da mahcup bir şekilde: “O dua hangi duaydı ki Aziz Hocam? Kendimi öyle ağır, öyle yorgun hissediyorum ki, şimdi o bahsettiğiniz dua bana ilaç gibi olacak!” dedim. Erbakan Hocamız: “Her halimizin karşılığı Rahman’dadır. Zira her halimizi an be an, taze taze yeniden yaratan Rahman’dır!” buyurdular. Tesbihlerini yere koydular, mübarek sırtlarını beton sütuna yaslayıp bağdaş kurdular. Bana da işaret buyurup oturmamı talimat buyurdular. Karşılarına oturdum. Erbakan Hocamız kısa bir sessizlikten sonra konuşmaya başladılar: “Şimdi biz her işe başlarken, sure okurken, ayet okurken neyle başlarız? Besmele ile başlarız. Ama öyle bir dua vardır ki; duanın fazilet ve öneminden dolayı namazlarda besmeleden önce okunmaktadır. Çünkü bu duaya insanın her an, acilen ihtiyacı vardır. Hangi duadır bu? İşte, Sübhaneke duasıdır. Nedir ve ne denir bu duada? “Allah’ım? Sen noksan sıfatlardan uzak ve paksın. Seni daima böyle över ve tenzih ederim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka hiçbir İlah yoktur!” Hangi işe başlayacak olsak besmele çekeriz. Düşünün ki, namazda besmeleden önce bile bu duayı okuyoruz. Artık kıyas edin ki, besmelenin bile önünden gelen Sübhaneke’nin fazileti ve hikmeti ne kadar büyüktür. Bu duayı okuyarak; Allah’a olan sevgimizi, saygımızı ve Ona ne derece bağlı olduğumuzu gösteririz. Bu dua baştan sona Kur’an-ı Kerim’de geçmez, ancak parça parça ayetler içinde zikredilir. Bu dua Hz. Âdem’e aittir. Bizzat Rabbimiz Hz. Âdem’e öğretmiştir. Bir Peygamber duasıdır, lâkin Rabbimizin sözleridir. Gerçi bütün diller ve sözler Rabbimizdendir! Hz. Âdem ve Hz. Havva validemiz cennette Rablerine karşı yaptıkları hatadan dolayı af dilemek istemişler, bunun üzerine Rableri de kendilerini mağfiret etmek için onlara bu duayı öğretmiştir. Daha önce de sana söylemiştik, Rabbimiz kıyamete kadar kullarını affetmek için sebepler, bahaneler yaratır durur; fakat maalesef kullar bu sebepleri görmezler, görseler önemsemezler, önemseyenler ise ısrarcı ve kararlı hareket etmezler. Anlıyoruz ki, Hz. Âdem ve Hz. Havva Rablerinin kendilerine öğrettiği bu duayı okuyarak affedilmişler, arınıp kurtulmuşlardır. Dolayısıyla bu dua, yeryüzünün ilk dualarındandır. Tarihimizde ve kültürümüzde onun için çocuklarımıza ilk bu dua öğretilir. Sübhaneke’nin en önemli faziletlerinden birisi de bakın şudur; ‘Allah Azze ve Celle, meleklerine Arş-ı kaldırmalarını emreder. Melekler Arşı kaldırmakta zorlanır, bunun üzerine Rabbimiz bu duayı okumalarını emreder. Melekler hep birlikte bu duayı okurlar, arşın yükü kendilerine hafifletilir. Az önce kesinkes kaldıramayacakları yükü Allah’ın dilemesiyle kaldırırlar. Bizler de namazlarda besmeleden bile evvel okuduğumuz bu dua ile, nefis ve şeytanın üzerimize serpmiş olduğu ölü toprağını, üzerimizde Rabbimize yönelmemizi engelleyen ne kadar ağırlık, yük varsa tamamını atıyoruz. Hafifleyip her şeyi arkamızda bırakarak Rabbimize yöneliyoruz. Tüm güç ve iradenin yalnızca Kendisinde toplanmış olduğu sonsuz kudretin sahibinden, bu dua hürmetine altından kalkamadığımız ne kadar ağırlık ve yükümüz varsa bizden almasını, üzerimizden kaldırmasını talep ediyoruz. Tabiri caizse; “Ya Rabbi, Arş-ı taşıyan meleklerin yüklerini bu dua ile nasıl hafiflettiysen, benim de üzerimdeki maddi, manevi yükleri de öyle hafiflet! İmanımdan, ömrümden, ibadetlerimden, kardeş oluşumdan, eş oluşumdan feyz almamı sağla, bana verdiğin sorumlulukları kolaylaştır” diyoruz. Yapılacak bir işte ve girişimde nefis ve şeytan bu hayırlı işi engelleyemezse bu sefer kişinin kalbine telkin ettiği sözlerle yapacağı işi zorlaştırır. Bu ikili (nefis ve şeytan) yapmış oldukları oyunda başarılı olurlarsa, kulun yapacağı işle Rabbine ulaşmasını engellemeye, samimiyetini köreltmeye çalışır. Yapacağı işin ihlas ve feyzini azaltırlar. Bu dua samimiyetle okunursa, manasına ulaşılırsa ve gereği mucibince yaşanırsa, her türlü engel ve zorluklarla kişinin arasına elmas bir kılıç gibi girer, yapılacak işin ruhunu ve samimiyetini yutmaya hazırlanan bu fitnenin başını gövdesinden ayırır. Bak, haricen okumasak bile bu duayı beş vakit namazda 15 kez okuruz.” (“15 sayısında da bir esrar bir hikmet var” deyip anlatmışlardı fakat ben o kısmı hatırlamıyorum) “Bunu ne için yapıyoruz? Allah’a olan sevgimizi, saygımızı, O’na olan bağlılığımızı dile getirmiş oluyoruz. Yaratılmış varlıkları gözümüzde büyütmekten çok, Yüce Allah’ın övgüye en layık olduğunu, diğer varlıkların ancak Allah’ın yarattığı mucizeler olduğunu tekrar tekrar hatırlamış oluyoruz. Bak, sana bir de sır vereyim. Hoş, bu sır ayetlerle sabit ama maalesef sizleri Meal-i Kerim’e gerektiği kadar yaklaştıramıyoruz. Bak, insanlar cennete girince, Allah’a teşekkür için de bu sözleri, bu duayı (Sübhaneke Duasını) okuyacaklar! Öyleyse bu duanın manasını bilin! Sırrına erin! O sırla yaşamaya gayret edin! Bu duayı beş vakte hapsetmeyin, dilinize yapıştırın! Zira insanın diline yapışan gönlüne ve hayatına da yapışır. Şimdi kalk, hatırladıklarını yaz. Söyle onlara ki, tüm kardeşlerime selam edip hasretle kucaklayıp bağrıma basıyorum, alınlarından öpüyorum. (Yaklaşan) Fetihten önceki en son günlerini boş geçirmeyip uyanık ve hazırlıklı olsunlar! Her duada, her surede, her yeni yaratılışta, gelip geçiverecek her saniyede Allah’ı, Allah’ın rızasını arasınlar. Arasınlar ki bulsunlar, bulsunlar ki sırra ve kutlu huzura ulaşsınlar, ulaşıp ersinler ki; her anlarını hiç ölmeyecekmiş gibi, yine her anlarını hemen ölüvereceklermiş gibi yaşasınlar. Ne gariptir; öleceğini bilerek yaşayan tek canlı insandır! Ve acıdır; Yine öleceğini bile bile hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan yine insandır!” (Biraz sessiz durdular) “İnsan bu sözün bile bir ömür sırrını arasa ömrü biter, içinde gizlenen sırlar bitmez! Heyhat ki sizler de o insanlardan birer insansınız!” buyurdular. Sonra bir kardeşimizin oğlu ile ilgili bir tedavi önerdiler, ardından uyandım.
Te’vili:
Cenab-ı Hak, Aziz Hocamız vesilesiyle bizlere, dua ile dava hükmünü, ibadetle hizmet bütünlüğünü öğretmekte ve bizleri manen eğitip disiplinize etmektedir. Zaferin çok yakın olduğuna dikkat çekip, sağlam bir iman ve ihlasla tarihi sorumluluklarımıza hazır hale gelmemizi ve istikamet = adalet üzere hareket etmemizi öğütlemektedir. Sübhaneke duası, namazımızda, cihadımızda, her türlü hayırlı icraatımızda ve tabi Millet, devlet ve siyaset sorumluluklarımızda, işlerimizi kolaylaştırmak ve huzurumuzu arttırmak için sığınacağımız bir manevi başarı anahtarı konumundadır. Ve sürekli bu şuur ve huzurla okunmalıdır.
Sübhanek’ellahümme ve bi hamdik:
Ey Allah’ım, en yüksek ve içten bir hamdü senayla, Seni her türlü noksanlık, yanlışlık ve haksızlıktan tenzih ediyor, en güzel ve mükemmel sıfatların ve en doğru şeriat ve takdiratın sahibi olduğunu ikrar ve ilan ediyorum.
Ve tebareke’smük:
Senin mübarek ismini kutsal, kuşatıcı ve kurtarıcı biliyor, bu ibadetimde ve her işimde yüce isminin hatırına Senden kolaylık ve başarı diliyorum.
Ve teala ceddük:
Ya Rabbi Senin Ululuk ve Azametinin, Yüce Şanının ve kudretinin, çok yüksek ve sınırsız olduğunu bilerek;
Velailahe ğayrük:
Ve Senden gayrı tapılacak, rızası aranacak, kullarını terbiye ve disiplinize etmek üzere şeriat (kanun ve kurallar) koyacak ve yardımına sığınılacak başka bir İlah olmadığına iman ve ikrar ederek huzuruna duruyor, hidayet, inayet, rahmet ve nusretini diliyorum.
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/erbakan-hocanin-manevi-egitimi/