ERBAKAN HOCA’NIN ALTINOLUK SOHBETİ VE NABUCCO PROJESİ!
Asrımızda Hakkın tercümanı ve mazlum halkların avukatı olan Milli Görüş’ün tek ve gerçek lideri, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız, yaz aylarını değerlendirmek üzere geldiği Altınoluk’taki ilk Cuma namazı sonrası selamlaşma sohbetinde, benim anladığım ve hatırladığım şekliyle şu çarpıcı gerçekleri açıklamıştı:
“28 Haziran 1996, Refah-Yol hükümetini kurup Başbakan olduktan sonra, en önemli ve öncelikli girişimlerimizden birisi de; nüfusu 60 milyondan fazla 8 Müslüman ülkesiyle, D-8’leri oluşturup, İslam Birliği’nin çekirdeğini tarih tarlasına atmaktı. Bu maksatla ziyaret ettiğimiz Nijerya’daki Müslümanların olağanüstü teveccüh ve tezahüratı bizleri şaşırtmış ve duygulandırmıştı. Bunun sebebini sorduğumuzda, Nijerya Devlet Başkanı bize şunları aktarmıştı:
Bundan 200 sene önce, İspanya ve Portekiz, elmas ve kömür gibi zenginliklerimizi yağmalamak, bizleri da köleleştirip satmak üzere, ülkemizi işgale hazırlandıklarını duyunca Osmanlı Hükümdarına haber saldık. Dönemin Padişahı, zaman kaybetmemek için, derhal, Cezayir ve Mısır’da ki Osmanlı donanmasının Nijerya kıyılarına ulaşmasını sağladı. Ardından işgalci ve sömürgeci Batılılar gelip Osmanlı donanmasını görünce savaşı göze alamayıp, gerisin geri dönüp kaçmış ve tam 100 yıl bir daha buralara uğrayamamıştı.
Osmanlı paşası ise, halkımızı toplayıp, hiçbir karşılık istemeden, hatta çok kıymetli hediye mücevher sandıklarını bile kabul etmeden: “Ülkenizde huzur ve hürriyet içinde yaşayın. Mazlum milletlere ve Müslüman kardeşlerimize yardıma koşmak Osmanlının inancının ve insanlık anlayışının gereğidir. Biz görevimizi yaptık, haydi Allah’a ısmarladık!” deyip ayrılmıştı. İşte vefalı halkımız o günleri hiç unutmamıştır ve Sn. Erbakan, sizi de Osmanlının varisi ve temsilcisi bildiklerinden böylesine coşkulu ve duygulu bir karşılama yapmaktadır.”
O gün, hakka ve adalete bağlı olan Osmanlı aleme nizam verirken ve tüm mazlumların imdadına koşarken, bugün maalesef Türkiye; Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğu’da ve işte Doğu Türkistan’da Sincan Uygurlarına karşı işlenen zulüm ve katliamlara bile etkili bir tepki koyamaz ve sahip çıkamaz bir konuma taşınmıştır!?..
Bütün insanlık ve tabi Müslümanlar, Siyonist fikirli zalim ve sapkın Yahudilerin kurduğu batıl ve bozuk bir dünyada yaşamaya; ırkçı emperyalizme kölelik yapmaya mecbur ve mahkûm bırakılmıştır. Türkiye’mizde ve diğer bütün ülkelerde, istisnasız herkes; aldığı ekmekten gömleğe, otomobilden çamaşır makinesine, uçak biletinden, bankalardan para transferine kadar, her türlü işleminde ve alışverişinde, Siyonist Yahudi sistemine faiz, rüşvet ve mecburi vergi ödemeden hayatını sürdürmesi imkânsızdır.
Bu zulüm ve zillet dönemi, Sultan Abdülhamit’in Siyonist entrikalarla tahttan indirilmesiyle ivme kazanmıştır. Dönemin İtalya Baş hahamı Emanuel Karasso, Selanik’e gelip bazı askerlerden Hareket Ordusunu oluşturmuş, sivil sabataistlerden ise Mason İttihat ve Terakki Partisini kurup 31 Mart isyanıyla Osmanlı yönetimini ele almış ve 7 yüz yıllık koca imparatorluğu, 7 yılda dağıtmıştır.
Yahudi 3 (üç) Kâğıtçılığı!
Amerika’yı güdümlerine alan ve zalim dünya düzeninin jandarması gibi kullanan Siyonist sermaye baronları:
- Önce “dolar” diye, karşılıksız yeşil kâğıtları matbaada basıp, bunları Arap şeyhlerine vererek petrolü ellerinden almaktadır. Tam 10 trilyon dolar böyle kazanmaktadır
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…