Erbakan Hocamızın Mana Âleminde;
AKP’YE OY VEREN HACI HOCALARI UYARMASI[1]
Rüyamda: Milli Çözüm İstanbul Karargâhımızda nöbetçi oluyorum, ama bulunduğum yer bazen de Konya Milli Çözüm Karargâhımız oluyormuş. Çayımı demleyip temizliğe koyuluyorum. Süpürme-silme işi bitip lavaboları temizlemeye geçeceğim sırada zil çalıyor. İlk misafirimi karşılamanın heyecanıyla dopdolu bir şekilde kapıyı açıyorum. Aziz Erbakan Hocamız; kolları birkaç kez katlanmış bembeyaz bir gömlek, krem bir pantolon, mübarek ellerinde bir buket papatya, mübarek yüzlerinde aydan aydınlık, güneşten sıcak, yıldızların tamamından parlak bir gülümseme ile kapıda oluyorlar. Ben: “Hoş geldiniz Aziz Hocam!” diyerek, direkt mübarek ellerine sarılıp öpüyorum. Erbakan Hocamız: “Asıl sen hoş geldin. Biz ev sahibiyiz!” buyurdular aynı tebessümle. Aziz Hocamızı içeriye buyur edip hemen çay doldurmaya geçiyorum, ama Aziz Hocamız: “Dur bakalım, önce o çayı bir hak edelim. Hangi işleri tamamladın, hangi işler kaldı?” diye sordular. Yaptığım işleri sıralayıp, lavaboların temizliğinin kaldığını, onu da hemen halledip geleceğimi söyleyerek müsaade istedim.
Erbakan Hocamız: “İnsan bilmediği, daha evvel yapmadığı bir işi tavsiye edemez. İnsan bilmediği bir işle ilgili tavsiye veremez. İnsan, tatmadığı mutluluk ve huzurla ilgili tebrik ve iyi dilekte bulunamaz. İnsan, bilmediği acı ile ilgili teselli veremez. Şimdi yemin etsem yeminim karşılıksız olmaz ki; Milli Çözüm Karargâhımızda lavaboyu temizlemek, dünya ve içindekilerden hayırlıdır. Lavaboların, mutfağın çöplerini almak dünya ve içindekilerden hayırlıdır. Odaları, kitapları, dergileri düzenlemek… Silip süpürmek… Girer girmez çayın suyunu koyup, ziyaret edenlere ikram edilmek üzere o çayı demlemek… Kullanılan bardakları hemen yıkamak… Ziyarete gelecek olanlar için küçük ikramlar hazırlayıp getirmek; bunların hepisi, evden çıkarken niyetinize Allah’ın rızasını alıp, hedefinize de bütüün insanlığın kurtuluşunu oturttuysanız; işte bunların hepsi dünya ve içindekilerden hayırlıdır! Çünkü Milli Çözüm Şeytanilerin haksızlık ve ahlâksızlık saltanatını yıkmak ve tüm insanlığı huzura ve refaha ulaştırmak üzere yola çıkmıştır ve Allah rızası için çabalamaktadır!..” buyurdular. Benim hayran ve şaşkın bakışlarım içerisinde, pantolonlarının paçasını katladılar, çoraplarını çıkardılar, mübarek ayaklarına bir terlik giydiler ve lavaboya geçerek içeriyi tertemiz yıkadılar. Sonra yanıma geldiler. Erbakan Hocamız: “Bak, şimdi çayı hak ettik, dök ki içelim!” buyurdular. Kalkıp çayları döküp geldim. Çayın yanına da sürekli yaptığım fındıklı kurabiyelerden koydum. Erbakan Hocamız: “Hay babana rahmet. Çayın yanına ne güzel gitti bunlar. Senin mutfağındaki kavanozlardan alıp tatmıştım daha evvel!” buyurdular. Daha bir tane kurabiyeyi yiyip bitirmeden mübarek gözleri doldu. Mübarek yüzlerini aynı anda acı, hüzün, nefret kapladı.
..
Makalenin tamamı için tıklayınız…